Yarın 33. Avrasya Maratonu yapılıyor. Biz de Gamet Gelişim Atölyesi grubu olarak katılacağız.
Bu etkinlikte benim için önemli olan bir maratona katılmak değil. Hatta, bir kıtadan bir kıtaya yürüyerek geçiyor olmak bile değil!
Ama benim için şu çok önemli: yanıbaşımızda, burnumuzun ucunda duran olanakları; belki de bir daha karşımıza çıkamayacak, bir daha değerlendiremeyeceğimiz güzellikleri ve fırsatları görmezden gelme alışkanlığından sıyrılmak. Bu maratona asıl bu nedenle katılmak istiyorum. Büyük olasılıkla koşmaya bile yeltenmeyeceğim. Yürümek fazlasıyla yeterli olacak.
Yarın, Avrupa kıtasına yürüyerek geçtiğimde kendime diyeceğim ki: “Yürüyerek bir kıtadan bir başka kıtaya geçebilen az sayıdaki insandan birisin artık. Üstelik yağmur altında. Üstelik İstanbul’dasın. Bu şehirde bir başka yerde bulunamayacak daha nice güzellikler, daha nice farklılıklar var. Artık onları görmeye, onları farketmeye, onları yaşamaya başla!”
“Türkiye’desin. Sadece bu ülkeye özgü, başka bir yerde bulamayacağın o kadar çok şey var ki! İşte onları görmezden gelmekten vazgeç! Onları farket! Onları gör! Onları yakala! Onları yaşa! Etrafına bakmayı, etrafında olup biteni görmeyi öğren!”
Bardağımızın boş tarafıyla uğraşmaktan, içtiğimiz suyun tadını bile farkedemez olduk.
Avrasya Maratonu benim için artık bir FARKINDALIK simgesidir.
Ahmet Aksoy
33. Avrasya Maratonunun Halk yürüyüşü etabına katıldık.
Yürüyüş saat 9.30 civarında başladı. Sanıyorum beklenen kalabalık oluşmadı. Bunda hem hiç ara vermeden çiseleyen yağmurun, hem de geçen seneki “rezonans” endişesinin etkili olduğunu düşünüyorum.
Katılım beklenenden azdı; çünkü sabah saatlerindeki açıklamalarda bile hala dağıtılabilecek göğüs numarası olduğu anons ediliyordu. Ayrıca, yürüyüş boyunca boş tutulacağı söylenen dış şeritler konusunda doğru dürüst önlem alınmamıştı. Avrupa yönünden Asya yönüne yürüyüşlere izin verilmeyeceği söylenmişti ama, yine de yürüyenler vardı. Maksimum 25 bin kişilik gruplardan da bahsedilmişti ama, benim görebildiğim sadece gevşek yapılı tek bir grup mevcuttu.
Katılımın çok yoğun olmaması ve çiseleyen yağmur, güzel ve rahat bir yürüyüş yapmamızı sağladı. Rüzgar yoktu denebilir. Isı, yürüyüş için çok uygundu. Umarım gelecek yılın organizasyonu için daha uygun önlemler alınır. (Bana kalırsa, bu yıl için alınacağı söylenen yoğun önlemler, katılımcı sayısının düşmesine neden oldu.)
Ben hedefime ulaştım. Artık “Asyadan Avrupaya yürüyerek geçtim” diyebilirim. Gelecek yıl katılmayı düşünmüyorum. Yerimi, bu yürüyüşü ertelemiş olan başkalarına bırakıyorum. Onlar da “Ben de yaptım!” diyebilsinler.
Ahmet Aksoy