... anet ... TUBITAK ... turkbilim.sitemynet.com ... www.turkuler.com ab/ Su aba/ Keçe abacı/ Keçeci abacılık/ Keçecilik abaküs/ 1.Çörkü 2.Sayıboncuğu abbasî/ Abbasoğlu abbasîler/ Abbasoğulları abdal / Gezgin derviş. abdomen/ Karın, böceklerde vücudun son bölümü. abdüktör/ Uzaklaştırıcı aberasyon/ Sapınç abes / Boş, asılsız, saçma abes/ Gereksiz, Saçma, Asılsız, Boş, Yersiz, Sürevsiz abesle iştigal etmek/ Boş işlerle uğraşmak abı hayat, âb-ı hayat / ölümsüzlük suyu, bengisu Âb-ı zer/ Altın suyu Âbide/ Anıt Âbideleşmek/ Anıtlaşmak Âbideleştirmek/ Anıtlaştırmak Âbidevî/ Anıtsal ablatif/ Ayrılma (eki) abluka/ Kuşatma, ihata ablukaya alınmak/ Kuşatılmak ablukaya almak/ Kuşatmak abone etmek/ Sürdürümcü yapmak abone olmak/ Sürdürümcü olmak abone/ Sürdürümcü abonelik/ Sürdürümcülük abonman/ Sürdürüm abrasif/ Aşındırıcı (kimya) absorban/ Soğurucu, soğurgan (kimya) absorbe etmek/ 1.Soğurmak(biy) 2.Emmek absorbsiyon / Enerji ya da diğer bir maddeyi emebilme, soğurma. absorpsiyon/ 1.Soğurma 2.Emme abstraksiyon/ Soyutlama abstraksiyonist/ Soyutçu abstraksiyonizm/ Soyutçuluk abstre/ Soyut absürd komedi/ Saçma güldürü absürd, absürt/ Saçma; Anlamsız; Usdışı abus / Somurtkan acayip/ Tansı acayipleşmek/ Tansılaşmak acayipleştirmek/ Tansılaştırmak acayiplik/ Tansılık acele etmek/ Çabuk olmak acele/ 1.İvedi 2.İvedilikle aceleci/ İvecen acelecilik/ İvecenlik acem/ İranlı. acemî/ Toy acemîce/ Toyca acemîlik/ Toyluk acemlalesi/ Güneştopu acente/ İşletme acep/ Acaba acil/ İvedi acilen/ İvedilikle aciz/ 1.Güçsüz 2.Düşkün 3.Yetersiz acoelomata/ Sölom boşluğuna sahip olmayan canlılar. Endoderm ve ektoderm arası tamamen mezoderm ile doludur. acuze/ Kocakarı açık gri/ Kır adab-ı muaşeret/ Görgü kuralları adale/ Kas adaleli/ Kaslı adalesiz/ Kassız adalet / Hak, tüze adalet/ 1.Tüze, türe 2.Yargı 3.Eşitlik âdap/ 1.Görgü 2.Yordam adaptasyon/ Uyarlama adapte etmek/ Uyarlamak adapte olmak/ Uyarlanmak adaptör/ Uyarlaç addetmek/ Saymak addolunmak/ Sayılmak Âdem / İlk peygamberin adı, insan adem / Yokluk, hiçlik ademiyet / İnsanlık, insancıllık ademoğlu/ Kişioğlu âdet/ Görenek adet/ Görenek; sayı âdetâ/ Neredeyse âdî/ 1.Niteliksiz 2.Aşağılık 3.Sıradan âdil/ Eşitlikçi adli kuvvet/ Yargısal güç adli süreç/ Yargısal süreç adlî/ 1.Türel 2.Yargısal adliye Sarayı/ Yargı Konağı adliye/ Yargılık adres/ Bulunak adsorpsiyon/ Yüze soğurma aerob/ Yalnızca oksijen varlığında yaşayabilen. aerometri/ Yoğunlukölçüm af/ Bağışlama afak/ Ufuklar, gökyüzünün kenarları aferist/ Çıkarcı aferizm/ Çıkarcılık affedersiniz/ Bağışlayın affetmek/ Bağışlamak afirmasyon/ Kesinleme afiş/ Ası afişe edilmek/ Açığa vurulmak afişe etmek/ Açığa vurmak afişe/ Bildiri afiyet olsun/ Esenlikler, esenlik olsun aforizma/ Özsöz aforoz edilmek/ Dışlanmak aforoz etmek/ Dışlamak aforoz/ Dışlama agnosi/ 1.Bilinemezlik (fel) 2.Tanısızlık (tıp) agnostik/ Bilinemezci agnostisizm/ Bilinemezcilik agora fobi/ Alan ürküsü agora/ Alan agrandisman etmek/ Büyütmek agrandisman ettirmek/ Büyülttürmek agrandisman/ Büyültme agrandisör/ Büyülteç agrandize etmek/ Büyültmek agreman/ Uygunluk agresif/ Hırçın agresifçe/ Hırçınca agresiflik/ Hırçınlık agresivite/ Hırçınlık aguş/ Kucak ağ/ Ak. ağı, ağu/ zehir. ağıl/ Koyun ve keçi sürülerinin gecelediği çit ya da duvarla çevrildiği yer. ağmak/ Akmak, karışmak. ağyar/ Yabancılar ahbap/ Gönüldeş ahbaplık/ Gönüldeşlik ahdetmek/ Ant içmek --> Antlamak ahenk/ 1.Uyum 2.Ezgi ahenkli/ Uyumlu ahenksiz/ Uyumsuz aheste / Yavaş, ağır, yavaş yavaş ahir/ En son, sondaki, nihayet son olarak. ahit/ Antlaşma ahitleşmek/ Antlaşmak ahitname/ Antlaşma ahize/ Kulaklık ahkam/ Yargı(lar) ahlak / Huylar, davranışlar, Etik. ahlât/ Suyuklar ahmak/ Bön ahmakça/ Bönce ahmaklık/ Bönlük aht/ Ant ahu / Ceylan ah-u zar/ Yüksek sesle ağlama, dövünme. ahu/ Maral, burçın ahval/ Durum, durumlar. aidat/ Ödenti aidiyet/ İlişkinlik aile/ Bark ailecek/ Barkça ailevî/ Barksal ait/ İlişkin aitlik/ İlişkinlik ağustos/ Derim ağustosböceği/ Cırcırböceği ajan provokatör/ Kışkırtman ajan/ Çaşıt ajanda/ Günce ajanlık/ Çaşıtlık akabinde/ Ardından akıbet/ Son akıl dışı/ Usdışı akıl erdirmek/ anlamak akıl vermek/ Öğüt vermek akıl yetirmek/ Akıl erdirmek. akıl/ 1.Us 2.Bellek 3.Öğüt akılcı/ Usçu akılcılık/ Usçuluk akılda kalmak/ Bellekte kalmak akılda tutamamak/ Bellekte tutamamak akılda tutmak/ Bellekte tutmak akıllandırmak/ Uslandırmak akıllanmak/ Uslanmak akıllı/ Uslu akıllıca/ Usluca akıllılık/ Usluluk akılsız/ Ussuz akılsızca/ Ussuzca akılsızlık/ Ussuzluk akis/ 1.Yansıma 2.Yankı akit/ Sözleşme akl-ı selim/ Sağduyu aklî/ Ussal aklîleştirme/ Ussallaştırma akliye/ Us sayrılıkları akraba/ Hısım akrabalık/ Hısımlık akran/ Yaşıt akredite/ 1.Yetkilendirilmiş 2.Yetkili akrostiş/ Adlık aks/ 1.Dingil 2.Eksen aksam/ Bölümler aksam-ı seba/ Yedi bölüm (yazınbilim) aksan/ Vurgu aksetmek/ 1.Yansımak 2.Yankılanmak aksettirmek/ Yansıtmak aksi istikamet/ Ters yön aks-i sada/ Yankı aksi/ Ters aksilik/ Terslik aksine/ Tersine aksiyom/ Belit aksiyon/ 1.Etki 2.Etkime 3.Eylem aksülamel/ 1.Tepki 2.Tepkime aktif metod/ Etkin yöntem aktif rol oynamak/ Etkin olmak aktif/ Etkin aktifleşmek/ Etkinleşmek aktifleştirici/ Etkinleştirici aktifleştirmek/ Etkinleştirmek aktiflik/ Etkinlik aktivist/ 1.Etkinci 2.Eylemci aktivite/ Etkinlik aktivizm/ 1.Etkincilik 2.Eylemcilik aktüalite/ Güncellik aktüel olmak/ Güncelleşmek aktüel/ Güncel aktüelleşmek/ Güncelleşmek akustik/ 1.Yankıbilim 2.Yankılanış akut/ İleri akuzatif/ Belirtme (eki) akü(mülatör)/ Akımtoplar akvam/ Uluslar alafranga/ Fransal 2.Avrupaî 3.Batısal alafrangalık/ 1.Fransallık 2.Avrupallık alâka göstermek/ İlgilenmek alâka/ İlgi alâkadar etmek/ İlgilendirmek alâkadar olmak/ İlgilenmek alâkadar/ İlgili alâkalı/ İlgili alâkasız/ İlgisiz alâmet/ Belirti alâmet-i farika/ Ayırtaç aleniyet/ Açıklık alarga/ uzak dur alârm/ Uyarı alaturka/ 1.Türksel 2.Doıusal alaturkalık/ 1.Türksellik 2.Doğusallık albinizm/ Akşınlık albino/ Akşın alçak/ Yüksek karşıtı, yüksek olmayan yer ova. alelacele/ Çarçabuk alelâde/ basit alelade/ Sıradan, basit âlem/ dünyâ alem/ Yeryüzü ve gökyüzü nesnelerinin tümü, Evren. Dünya, Acun. alenen/ 1.Açıkça 2.Açıktan açığa alenî/ Açık aleniyet/ Açıklık alet edevat/ Araç gereç, takım taklavat alet/ araç aleyh/ Karşıtlık aleyhinde konuşmak/ Kötülemek aleyhinde olmak/ Karşıt olmak aleyhtar olmak/ Karşıt olmak aleyhtar/ Karşıt aleyhte oy/ Karşıt oy alfabe/ İmcelik, abece alfabetik/ 1.İmceliksel, abecesel 2.Dizinsel alg/ Su yosunu ali cenab/ Yüce gönüllü âli, ali/ Büyük, yüksek, üstün, yüce, aziz olan. Ali/ Hazreti Muhammed'in damadı ve amcası Ebutalib'in oğlu . alim/ 1.Bilimci 2.Bilge alimlik/ Bilimcilik alişan/ Şan ve şerefi büyük olan, meşhur, bir çeşit lale. Allah vergisi/ Tanrı vergisi Allah/ Tanrı almanak/ Yıllık alternatif/ 1.Seçenek 2.Seçeneksel 3.Seçimsel 4.Dalgalı akım (fiz) altimetre/ Yükseklikölçer altruist/ Özgeci altruizm/ Özgecilik ama/ Ancak Âmâ/ Kör aman Allahım/ Aman Tanrım aman yâ Rabbî/ Aman Tanrım aman/ Sığınca, koruyucu, dayanma gücü, umut. amana düşmek/ Sığınarak bağışlanma ya da yardım dilemek ambalaj yapmak/ Sartalamak, sarmak ambalaj/ Sarta ambalajcı/ Sartacı ambiyans/ hava amblem/ Belirtke ambulans/ cankurtaran amebosit (Ameboid)/ Amip benzeri hücreler. amel/ Edim; Niyet, itaat, dini bir emri yerine getirme. amele/ Edimen ameli/ Edimsel Amik ovası/ Derinova amilaz/ Nişastayı parçalayarak şekere çeviren enzim. Tükürükte bulunan haline “Pityalin" adı da verilmektedir. amir/ Buyurman amitotik bölünme/ Hücrenin boğumlanarak ikiye bölünmesi, amitoz bölünme amitoz bölünme/ Eşeysiz bölünme amitoz/ Eşeysiz amme davası/ Kamu dilevi amme hukuku/ Kamu tüzesi amme idaresi/ Kamu yönetimi amme nizamı/ Kamu düzeni amme/ Kamu amoeboid hücreler/ Belirgin bir şekilde olmayan ve başka hücrelere farklılaşma potansiyeline sahip olan hücreler. ampirik/ Deneysel ampirist/ Deneyci ampirizm/ Deneycilik amplifikatör/ Yükselteç an/ Kıpı; en kısa zaman birimi. anadan üryan/ Çırılçıplak anaerob/ Yaşamı için oksijen varlığına gereksinim duymayan. anafor/ Çevrinti anagalis/ Tavukotu anahtar/ Açar anahtarcı/ Açarcı anahtarcılık/ Açarcılık anahtarlık/ Açarlık anakronik/ 1.Çağaşımsal 2.Çağdışı anakronizm/ 1.Çağaşım 2.Çağdışılık analitik/ Çözümsel analiz etmek/ 1.Çözümlemek 2.Değerlendirmek analiz/ Çözümleme analjezik/ Ağrı kesici analog/ Kökenlerinin benzer olmasına gerek olmaksızın, aynı görevi gören organlar. ör. Midyedeki ve balıklardaki solungaçlar. anane/ Gelenek ananecilik/ Gelenekçilik ananeleşmek/ Gelenekleşmek ananeleştirmek/ Gelenekleşmek ananevi/ Geleneksel anarşi/ Kargaşa anarşik/ Kargaşalı anarşist/ Kargaşacı anarşizm/ Kargaşacılık anasır/ Elemanlar , öğeler, unsurlar. anatomi/ Gövdebilim anatomik/ Gövdebilimsel anatrop/ Tohum taslağını plasentaya bağlayan sap olan funikulusa göre 180 derece dönmüş, ters tohum taslağı. anavatan/ Anayurt anber çiçeği/ Yayla çiçeği ançüez/ Balık ezmesi andaç/ ajanda; anı, yadigâr anekdot/ Öykücük anemi/ Kansızlık anemik/ Kansız anemometre/ Yelölçer, akışölçer anemometri/ Yelölçüm angaje/ Bağımlı angajman/ Bağlantı ani/ ansızın; kıpıl aniden/ Birden ankebut/ Örümcek anlık/ Kıpıl anonim/ 1.Adsız 2.Ortak anons etmek/ Duyurmak anons/ Duyuru anormal/ 1.Olağandışı 2.Dengesiz 3.Aykırı anormallik/ Olağandışılık 2.Dengesizlik 3.Aykırılık anot/ Artıuç ansambl/ Topluluk ansızın/ Birden antagonist/ Yağı antant/ Antlaşma anteridyum/ Çiçeksiz bitkilerde ve mantarlarda erkek gametleri oluşturan kısa, silindirik yapıdaki kese. antet koymak/ Başlık koymak antet/ 1.Başlık 2.Simge antetli/ Başlıklı antetsiz/ Başlıksız anti-biyotik/ Dirimkıran anti-damping/ Karşı düşürüm anti-entellektüalizm/ Aydın karşıtlığı antik devir/ İlkçağ antik/ Eskil antikite/ İlkçağ antikoagülan/ Kanın pıhtılaşmasını önleyen madde. antimon/ Rastıktaşı anti-pati/ 1.Sevimsizlik 2.Soğukluk 3.İticilik anti-patik/ 1.Sevimsiz 2.Soğuk 3.İtici anti-tez/ Karşı sav antoloji/ Seçki antrakt/ Ara antre/ Giriş antropojen/ Doğal bitki örtüsünün insanların çeşitli etkinlikleri sonunda özelliklerini yitirmesiyle ortaya çıkan yeni bitki örtüsü. antropoloji/ insanbilim antrparantez/ Ayraçta apolet/ Omçak, omuzluk aposteriori/ Sonsal apostrof/ Kesme imi apriori/ Önsel aptal/ Şapşal aptalca/ Şapşalca aptallık/ Şapşallık ar/ Ut, utanma; Utanç, ayıp arabesk/ Arapsal arabiyat/ Arapbilim aranje etmek/ Düzenlemek aranjman/ Düzenleme aranjör/ Düzenlemeci arboretum/ Doğru biçimde etiketlenmiş odunsu ve otsu bitkilerin teşhisi ve bilimsel araştırmalar amacıyla bir araya getirilip yetiştirildiği ortamlar. ardiye/ Yığımlık areometre/ Yoğunlukölçer argo/ Yozdil argüman/ Kanıt arif/ Bilge arife/ Öngün arillus/ Döllenme sonrasında, bazı tohumların üzerinde oluşan ek örtü. aritmetik dizi/ Eşartanlı dizi aritmetik/ Sayıbilim arıza yapmak/ Bozulmak arıza/ Bozukluk arızalı/ Bozuk arkaik/ 1.Aşnı 2.Eskil arkaist/ 1.Aşnıcı 2.Eskilci arkaizm/ 1.Aşnıcılık 2.Eskilcilik arkegonyum/ Genellikle şişe biçiminde, bir sıra verimsiz hücre tabakasıyla çevrilmiş boyun, karın kanal hücreleriyle yumurta hücresinden meydana gelmiş üreme organı. arkenteron/ Embriyodaki ilkin bağırsak tüpü. arkeolog/ Kazıbilimci arkeoloji/ Kazıbilim arkeolojik/ Kazıbilimsel arkeosit/ Süngerlerde, besin depolayan amoeboid hücrelere verilen ad. arketip/ İlkörnek armoni/ Uyum arozöz/ Yersular arsız/ Utanmasız arşiv/ Belgelik artifisyel/ Yapay artikülasyon/ Boğumlanma arz etmek/ Sunmak arz ve talep/ Sunu ile istem arz/ Yeryüzü, dünya; Enlem; sunu arzetmek/ önermek arz-ı hal, arzuhal/ Dilekçe arz-ı halci, arzuhalci/ Dilekçeci arzolmak/ sunulmak arz-talep dengesi/ Sunu-istem dengesi arzu etmek/ Dilemek arzu/ Dilek arzuhal/ Dilekçe arzuhalci/ Dilekçeci asa/ Değnek asabı bozulmak/ Sinirleri bozulmak asabi/ 1.Sinirli 2.Gergin asabilik/ Sinirlilik asabiye/ Sinir sayrılıkları asabiyet/ Sinirlilik asalet/ 1.Soyluluk 2.Asallık asaleten, asâleten/ asıl olarak; asalca asaleti tasdik olunmak/ Asallığı onaylanmak asap/ Sinir(ler) asayiş ber-kemal/ Düzen sağlandı asayiş/ 1.Düzen 2.Güvenlik asgari/ En az(r) Azra asi/ baş kaldıran asıl/ 1.Asal 2.Kök 3.Kaynak 4.Gerçek 5.Temel asil/ Soylu asıllı/ Uyruklu asılsız/ 1.Dayanaksız 2.Gerçekdışı asimetri/ Herhangi bir simetri tipine sahip olmama durumu. asimilasyon/ 1.Benzeşme 2.Eritme asimile etmek/ 1.Benzeştirmek 2.Eritmek asimile olmak/ 1.Benzeşmek 2.Erimek asır/ 1.Yüzyıl 2.Çaı asırlık/ Yüzyıllık asist / yardım asker/ Süer; ordu mensubu askeri levazımat/ Süer gereçleri askeri/ Süersel askeriye/ 1.Ordu 2.Süerlik askerlik/ Süerlik asla/ hiçbir zaman aslen/ aslında asli/ 1Asal 2.Birincil 3.Temel asrî/ 1.Çağdaş 2.Çağcıl 3.Çağsal asrîleşmek/ 1.Çağdaşlaşmak 2.Çağcıllaşmak asrilik/ 1.Çağdaşlık 2.Çağcıllık asteriks/ Yıldız (imi) astrolog/ Yıldızbilimci astroloji/ Yıldızbilim astrolojik/ Yıldızbilimsel astronom/ Gökbilimci astronomi/ gökbilim astronomik/ 1.Gökbilimsel 2.Uç asuman/ Gök, gökyüzü, sema. aş/ Yemek aşık/ 1.Sevgen 2.Tutkun 3.Vurgun 4.Ozan aşikâr/ Apaçık aşina / Bildik, tanıdık aşinâlık/ Tanışıklık aşiret/ Oymak aşiyan / Kuş yuvası, ev , mesken aşk/ Sevi aşka gelmek/ coşmak aşkar/ Sarışın at/ Satranç oyununda iki taşın adı. atamak/ tayin etmek atavist/ Atacı atavizm/ Atacılık ateist/ Tanrısız, Tanrıtanımaz ateizm/ Tanrısızlık, Tanrıtanımazlık atelye/ İşlik ati/ Gelecek atik/ Çevik atizm/ İçe kapanış atlet/ Koşucu atmak/ hızla göndermek, fırlatmak; kovmak atmosfer/ Buğuyuvar atölye/ İşlik avanak/ Alık avangard, avangart/ Öncü avanproje/ Öntasarı avans/ öndelik avanta/ Çıkar avantür/ Serüven avare / Başı boş, işsiz, aylak. avarelik/ Aylaklık avaz/ Yüksek ses avdet / Dönüş averaj/ Ortalama avlak/ Av alanı. avukat/ Savunman ayan/ ayân ayan/ Belli, açık, meydanda ayân / Belli, açık, meydanda ayet/ Kur'an'ın herhangi bir cümlesi. ayin/ dinsel tören aylak / İşsiz güçsüz aymak/ Uyanmak, farkına varmak; Söylemek, hitab etmek. aymaz/ anlayışı kıt; kendinden habersiz ayna/ Gözgü aynen/ Olduğu gibi aynî yardım/ Nesne yardımı aynî/ Nesnesel aynı/ Özdeş aynılık/ Özdeşlik aynısı/ Özdeşi ayniyat saymanı/ Nesne saymanı ayniyat/ Nesneler aysberg/ Buzdağı ayyaş/ İçken, içkici ayyuka çıkmak/ Yayılmak aza/ Üye azad/ Serbest bırakma, azat. azade/ Özgür azadelik/ Özgürlük azalık/ Üyelik azamet/ Ululuk azami/ En çok --> Çokra azap/ Ezinç azar/ Paylama azarlamak/ Paylamak azarlanmak/ Paylanmak azat etmek/ Özgürleştirmek azat/ özgür azatlık/ Özgürlük azim / Kesin karar verme, irade aziz / Sevgide üstün tutulan azl / İşten çıkarma azmış / Yol sapıtmış Azrail/ can alan melek , ölüm meleği. bade/ içki; süci. badem ağacı/ Payam ağacı badem ezmesi/ Payam ezmesi badem sakızı/ Payam sakızı badem yağı/ Payamyağı badem/ Payam bademcik/ Payamcık bademiçi/ Payamiçi bademlik/ Payamlık bad-ı sabah/ seher yeli. badire/ Güçlük bağ/ Demet, deste; üzüm kütüklerinin dikili olduğu toprak parçası; bahçe. bağban/ Bahçıvan, bağcı. bağır/ Yürek, gönül; göğüs, sine bahadır/ Yiğit bahane/ Nedensi bahane/ uydurma gerekçe bahar/ İlkyaz bahar/ Ot baharat/ Otyam baharatçı/ Otyamcı bahir/ Deniz bahis mevzuu/ Söz konusu bahis/ 1.Konu 2.Söz 3.Öcür bahr, bahir/ Deniz, büyük göl veya nehir . bahse girmek/ Öcürleşmek bahse var mısın ?/ Öcüre var mısın ? bahsetmek/ Söz etmek baht/ 1.Mut 2.Yazgı baht/ tâlih bahtiyar/ Mutlu bahtiyar/ mutlu bakî/ 1.Ölümsüz 2.Kalıcı, kalımlı bakı/ fal. bâki/ ölümsüz bâkir/ annesinden doğduğu gibi; el değmemiş bâkire/ kız oğlan kız bakiye/ 1.Kalan 2.Artan bakteri/ Prokaryot hücre yapısındaki mikroorganizma. bala/ Çocuk, yavru. balaban/ bir kuş türü. balans/ Denge balast/ Kırmataş balkımak/ Parlamak. balsam/ Sıklıkla odunsu bitkilerden elde edilen reçine ve bu reçinelerden yapılan ilaç. balya/ Dengi balyx/ Mercanlarda, kalsiyum karbonat yapıda olan, kase şeklindeki dış iskelet. banal/ bayağı banal/ Sıradan bandaj/ Sargı bandajlamak/ Sargılamak bandıra/ Sancak banliyö/ Palanka banyo yapmak/ Yunmak banyo/ Yunak bar/ İçkilik baraj/ Büğet barbar/ İlkel bari/ En azından barikat/ Engel bariz/ Belirgin barometre/ Basınçölçer barometri/ Basınçölçüm basiret/ Öngörü basiretli/ Öngörülü basiretsiz/ Öngörüsüz basit cümle/ Yalın tümce basit yaprak/ Yaprak ayası parçalara bölünmemiş, sap üzerinde bir parçadan oluşan yaprak. basit/ 1.Kolay 2.Yalın 3.Sıradan basitleşmek/ 1.Sıradanlaşmak 2.Kolaylaşmak 3.Yalınlaşmak basitleştirmek/ 1.Kolaylaştırmak 2.Yalınlaştırmak basket/ Manka basketbol/ Mankatopu, çembertopu basketbolcu/ Mankatopçu basketbolculuk/ Mankatopçuluk baskül/ Tartı baston/ Değnek basur/ İğnik başkâtip/ Başyazman başkonsolos/ Büyükelçi başkonsolosluk binası/ Büyükelçilik başkumandan/ Başkomutan başmakale/ Başyazı başmuharrir/ Başyazar başşehir/ Başkent başvekalet/ Başbakanlık başvekil/ Başbakan batıl/ Boş, beyhude, yalan, çürük. batıl/ yanlış batın/ İç, dahili, gizli, sır, esrar. batıni/ İçrek bayii/ Satıcı bayilik/ Satıcılık baz/ Bir şeyin küçük kısmı, parçası, bir miktar, bir kısım. baz/ Temel bazen/ Arasıra, arada bir bazı/ 1.Kimi 2.Birkaç bazıları/ Kimileri bazısı/ Kimisi bedbaht/ Mutsuz bedbin/ Kötümser bedbinlik/ Kötümserlik beddua etmek/ 1.İlenmek 2.Ah etmek beddua/ 1.İlenç 2.Ah beddua/ Kargış, ilenç. bedel/ Karşılık beden/ Gövde bedeni/ Gövdesel bedevî/ Göçebe bedir/ Dolunay bedir/ Dolunay. bednos/ Yaban tavuğu behemahal/ Kesinlikle beis/ Sakınca beka/ 1.Kalıcılık 2.Ölümsüzlük beka/ Devamlılık, sabitlik. bel/ İnsan bedeninin göğüsle karın arasında kalan daralmış bölüm. beleşçi/ Otlakçı beleşçilik/ Otlakçılık belik/ Saç örgüsü. benchmarking/ Bilgileşim bende/ Köle bendeniz/ Köleniz bentik/ Deniz ve tatlı sularda dip ya da taban bölgesine ilişkin. bephalothorax/ Baş ve gövdenin kaynaşmış hali. beraat etmek/ Aklanmak beraat/ Aklanma beraber/ Birlikte berabere kalmak/ Eşitlikte kalmak berabere/ Eşit beraberlik/ 1.Birliktelik 2.Eşitlik bercus (Serkus)/ Bazı canlı gruplarında, vücudun sonunda görülen ve çeşitli şekillerde olabilen, kuyruk benzeri uzantı. berrak/ 1.Duru 2.Saydam beste/ Ezgi besteci/ Ezgici bestekar/ Ezgici beşaret/ Muştu beşer/ insân betonyer/ Karmaç bevliye/ Siybilim bevliyeci/ Siybilimci beyan etmek/ 1.Açıklamak 2.Bildirimde bulunmak beyan/ 1.Açıklama 2.Bildirim beyan/ açıklama beyanat/ Demeç beyanname/ Bildirim beyaz menekşe/ Manta beyaz/ ak beyazlaşmak/ Ağarmak beyhude/ Boşuna beyit/ İkilik beynelmilel/ Uluslararası beyzade/ Beyoğlu beyzbol/ Sopatopu beyzbolcu/ Sopatopçu bezenmek/ süslenmek. bezirgan/ Tecimen bezirgan/ tüccar biberon/ Sütlük bibliyofil/ Betiksever --> Betikçil bibliyografi/ Kaynakbilim bibliyografik/ 1.Kaynakbilimsel 2.Kaynakçal bibliyografya/ Kaynakça biblo/ Süslük biçare/ Umarsız bidat/ Uyduruk bidayet/ başlangıç bienal/ Yılaşırı, iki yılda bir olan. bigane/ 1.İlgisiz 2.Yad bigudi/ Sarmaç bihaber/ 1.Salıksız 2.Bilgisiz bijuteri/ Takı bijuterici/ Takıcı bijutericilik/ Takıcılık bilafasıla/ Aralıksız bilahare/ Sonra bilaistisna/ Ayırmaksızın bilakis/ Tersine bilateral simetri/ Vücudun tam ortasından geçen bir düzlemin, vücudu iki eş yarıya (sağ ve sol) ayırdığı simetri tipi. bilavasıta/ Doğrudan bıldır/ Geçen yıl. bileşik yaprak/ Yaprak ayası parçalara bölünmüş, yaprak çok sayıda yaprakçıklardan meydana gelir. bilet/ Girimlik biletçi/ Girimlikçi biletçilik/ Girimlikçilik bilge/ bilgili, özünü bilen bilgin/ alim bilhassa/ Özellikle billur/ Sırça bilumum/ Bütün bina etmek/ Kurmak bina/ Yapı binaen/ Dayanarak binaenaleyh/ 1.Bundan dolayı 2.Dolayısıyla birader/ Erkardeş, erkek kardeş; Arkadaş; Birleşmiş Milletler/ Uluslar Derneği --> Ulustay bitab/ güçsüz bitap/ 1.Bitkin 2.Yorgun 3.Argın biyografi/ Yaşamöyküsü biyografik/ Yaşamöyküsel biyolog/ Dirimbilimci biyoloji/ Dirimbilim biyolojik/ 1.Dirimbilimsel 2.Dirimsel biyolüminesans/ Bazı canlılar tarafından, belirli bir metabolik yol izlenerek ışık meydana getirilmesi. biyom/ Yaşam kuşakları. Yeryüzünün geniş alanlarına yayılmış bitki ve hayvanların doğal olarak kümelendirilebilicek özellikte olanlarının bulunduğu yaşama alanları. biyometri/ Dirimölçüm biyometrik/ Dirimölçümsel biyometrisyen/ Dirimölçümcü biyonik/ Dirimkurgusal biyosfer/ Canlıların birbirleriyle ilişkilerinin sürdüğü kayaç, su ve hava katmanlarından oluşan yeryüzü örtüsü. bizatihi/ 1.Kendisi 2.Kendiliğinden bizzat/ Kendi blastomer/ Embriyoda bulunan genç hücreler. blastopor/ Embriyoda, dış hücrelerin içeri çökmesiyle oluşan ilkin girintinin açıklık kısmı, ilkin ağız açıklığı. blastosöl/ Embriyonun erken safhasında, dış tabakadaki hücrelerin içeriye doğru bir girinti yapması sonucu oluşan, ilkin vücut boşluğu. blender/ Karıştırıcı bobin/ Sarımlık bodyguard/ Koruman bohem/ Önemsemez, aldırışsız boks/ Yumrukoyunu boksör/ Yumrukoyuncu boksörlük/ Yumrukoyunculuğu bone/ Başlık bonjur/ Günaydın bonkör/ Eliaçık, açmık bonsuvar/ Tünaydın bora/ Boğanak botanik/ Bitkibilim botanikçi/ Bitkibilimci boz/ Açık toprak renginde olan, külrengi. boz-bulanık/ 1.Dumanlı, tipili, sisli. 2. Duru olmayan, çok bulanık. böbürlenmek/ Kasıntılanmak braki sefal/ Kısa başlı brakte/ Çiçek sapı yaprakçığı. Çiçek sapının kaidesinde, sapın gövdeye bağlandığı yerde bulunan yaprakçık. brakteol/ İkinci derecedeki brakte. Çiçek sapının üzerinde bulunan küçük yaprakçık. branş/ 1.Alan 2.Dal 3.Kol bronz/ Tunç bronzlaşmak/ Tunçlaşmak bronzlaştırmak/ Tunçlaştırmak broşür/ Betikçe brulör/ Yakaç brunch/ kuşluk yemeği bu cihetle/ Bu nedenle bu kadar/ 1.Bunca 2.Bu denli bu suretle/ Böylece buat/ Kutu bubi/ Bombacık budala/ Bön budist/ Budacı, Burkancı budizm/ Budacılık, Burkancılık buhar/ Buğu buharlaşmak/ Buğulaşmak buharlı/ Buğulu buharsız/ Buğusuz buhran/ Bunalım buhur/ Tütsü buhurdan/ Tütsülük buhurdanlık/ Tütsülük bukalemun/ Bürüngen, kaya keleri bukle/ 1.Büklüm 2.Kıvrım buldozer/ Yoldüzer burak/ Girdap, anafor. burçak/ Baklagillerden, taneleri hayvan yemi olarak kullanılan yıllık bir yem bitkisi. Bu bitkinin mercimeğe benzeyen tanesi. burjuva/ Kentsoylu burjuvazi/ Kentsoyluluk burma/ Büklüm, kıvrım. burs/ Öğrenimlik buse/ Öpücük butik/ Giyimevi buton/ Düğme buzhane/ Buzevi büluğ/ 1.Ergenlik 2.Yetişme bünye/ Yapı bünyevi/ Yapısal bürka/ Peçe bürleks/ Savruklama büyük Şelale/ Çavlan caba/ Fazladan, üstelik, bir şey ödemeden alman şey . cahil/ 1.Bilgisiz 2.Toy câhil/ bilgisiz cahilane/ 1.Bilgisizce 2.Toyca cahillik etmek/ Düşüncesizce davranmak cahillik/ 1.Bilgisizlik 2.Toyluk caiz değil/ Uygun değil caiz/ Uygun cami/ Tapınak camia/ Topluluk camping/ Oba canan/ Gönülden sevilen, gönül verilmiş olan kadın. casus/ Çaşıt casusane/ Çaşıtça casusluk/ Çaşıtlık cazibe/ Çekicilik cazip/ Çekici cebir/ Denklembilgisi cebr/ Zor cebren/ Zorla cefa/ Büyük sıkıntı, üzgü. cefakar/ 1.Cefalı. 2.Cefa eden. cehalet/ Bilgisizlik cehâlet/ bilmezlik cehennem/ Tamu celallenmek/ Kızmak cellat/ Öldürmen cellatlık/ Öldürmenlik celp/ Çağrılık celse/ Duruşma cem olmak/ Toplanmak. cem/ birlik cemaat/ Topluluk cemal/ Yüz güzelliği. cemiyet/ Dernek cemiyet-i Akvam/ Uluslar Derneği --> Ulustay cenah/ 1.Yan 2.Kanat 3.Kesim cenaze merasimi/ Yuğ cengaver/ Savaşçı cengaverlik/ Savaşçılık cenin/ Dölüt cenin-i sakıt/ Düşük --> Düşüt cenk/ Savaş cennet/ Uçmağ center/ Özek centilmen/ Çelebi cenub-ı garbi/ Güneybatı cenub-ı şarki/ Güneydoğu cenup/ Güney cerahat/ İrin cerahatlı yara/ İrinli yara cereyan yapmak/ Akım oluşmak cereyan/ Akım cereyanda kalmak/ Akımda kalmak cerh etmek/ 1.Yaralamak 2.Çürütmek (Tüze) ceriha/ Yara cerrah/ Yarman cerrahlık/ Yarmanlık ceryan, cereyan/ akım cesamet/ İrilik cesametli/ İri cesaret etmek/ Göze almak cesaret vermek/ Yüreklendirmek cesaret/ Yüreklilik cesaretlendirmek/ Yüreklendirmek cesaretlenmek/ Yüreklenmek cesaretli/ Yürekli cesaretsiz/ Yüreksiz ceset/ Ölük cesur/ Yürekli cet/ Ata cetvel/ Çizeç, çizgeç cevaben/ Yanıt olarak --> Yanıtça cevabi/ Yanıtsal cevahir/ Cevherler , çok kıymet verilen ve az bulunan şeyler. Çok kıymetli maden veya taşlar. Çok kıymetli söz veya faydalı yazılar. cevap almak/ Yanıt almak --> Yanıtlanmak cevap vermek/ Yanıt vermek --> Yanıtlamak cevap/ Yanıt cevaplamak/ Yanıtlamak cevaplandırmak/ Yanıtlamak cevher/ 1.Töz 2.Yetenek 3.Öz cevheriyye/ Tözcülük cevşen (Far): Savgan ceylan/ Geyik cezbe/ Çoşku chat yapmak/ Söyleşmek chat/ Söyleşi check-in/ Giriş işlemi check-out/ Çıkış işlemi check-up/ Sağlık taraması chip/ Yonga cibillet/ Soy cibilliyetsiz/ Soysuz cidar/ Duvar. cığa tel/ Erkek yabanördeğinin kuyruğunun üstündeki kıvrık yeşil tüyler ve yeşil kanat telekleri. cığa/ Yeşil. cığalı koşma/ Cinaslı koşma, sorguculu koşma. ciğerpare/ sevgili evlât cihad/ kutsal savaş cihan/ Acun cihan/ bütün âlem cihangir/ Algan cihangirlik/ Alganlık cihat/ Din savaşı cihaz/ Aygıt cihet/ 1.Yön 2.Neden 3.Nedence cila/ Parlatıcı cilalamak/ Parlatmak cilalı/ 1.Parlak 2.Süslü cilasız/ Soluk cilve/ Naz cim/ Osmanlı alfabesinin altıncı harfi olup ''ebced'' hesabında üç sayısının karşılığıdır. cimri/ Pinti, elisıkı, kısmık cimrileşmek/ Pintileşmek, elisıkılaşmak cimrilik/ Pintilik, elisıkılık cinas/ Çok anlamlı bir sözcüğün, her kezinde başka bir anlamını öngörerek yapılan bir söz oyunu sanatı. Değişik cinas biçimleri vardır. [Tam cinas, birleşik cinas (benzeşmeli cinas, farklı cinas), basit cinas, eksik cinas...] Eski Edebiyat'ın bu yaygın söz oyunu sanatından Halk Edebiyatı da nasiplenmiştir. Özellikle manilerde cinasa çok rastlanır. cins/ 1.Tür 2.Eşey cins/ tür cinsel/ Eşeysel cinsi/ Eşeysel cinsiyet/ Eşeylik cips/ Yonga cirm/ Oylum cisim/ Nesne civan/ 1.Körpe 2.Genç civan/ Genç. Genç ve yakışıklı olan. civar/ 1.Dolay 2.Yöre coırafik/ Yereybilimsel coırafya/ Yereybilim, yuvarbilim computer/ Bilgisayar conta/ Yalıtaç cömert/ Eliaçık, açmık cömertleşmek/ Eliaçıklaşmak cömertlik/ Eliaçıklık cumhurbaşkanı/ Kamubaşkanı cumhuriyet/ 1.Kamuerki 2.Ulusal Egemenlik cühela/ Bilgisizler cümle/ Tümce cürm-i meşhut/ Suçüstü cürüm ika etmek/ Suç işlemek cürüm/ Suç cüsse/ 1.Gövde 2.Yapı cüsseli/ İriyarı çağrışmak/ Bir ağızdan bağırmak, yaygara etmek. çal / Ala renk. çallı-çapraz/ Çapraz çizgili bir şal deseni. çalmak/ Doğmak, vurmak, atmak çamaşır suyu/ Ağartıcı çapraz/ Eğik olarak birbiriyle kesişen. çare/ Umar çareli/ Umarlı çaresiz kalmak/ Umarsız kalmak çaresiz/ Umarsız çaresizlik/ Umarsızlık çarpım tablosu/ Çarpım çizelgesi çatmak/ 1.Yetmek. 2.Üzücü olaylarla karşılaşmak, uğramak. çehre/ Beniz çember/ 1.Manka 2.Döngü çenebaz/ 1.Çeneci 2.Geveze 3.Konuşkan çenek/ Çim yaprakları, kotiledon/ Tohumlu bitkilerin tohumlarının çimlenmesiyle embriyolarından oluşan ilk yaprak ya da yaprakları. çeper/ 1.Engel, çit, kamıştan yapılan çit . 2.Kırık dal ve yaprak kümesi. çerağ/ Mum, çıra. çeri/ Asker. çetme/ İşlemeli baş örtüsü, sırma işlemeli baş örtüsü, çalma. çevgân/ Savlacan çevre/ Sırma işlemeli baş örtüsü, mendil. çevrişir/ Dönüşür. çifte/ 1.İkil 2.İkili 3.İkiz çiklet/ Sakız (r) Çiğnem çıma/ Yoma çımacı/ Yomacı çımacılık/ Yomacılık çimmek / Yıkanmak. çip/ yonga çıra/ Çerağ, kandil. çiroz/ Çelimsiz çit/ Başörtüsü, yemeni. çok yıllık bitki/ Yaşamlarını iki yıldan fazla sürdüren bitkiler. çomak hücreleri/ Retinada bulunan ve beyaz ışığa karşı duyarlı olan, çubuk şeklindeki hücreler. dadaist/ Dadacı dadaizm/ Dadacılık dağ salı/ Dağ düzlüğü, dağ eteği. dağ/ Kızgın demirle vurulan özlük belirtici damga, işaret, nişan. dağdağa/ Çekişme, anlaşmazlık. dağlanmak/ 1 .Kızgın demirle damgalanmak. 2. Yanmak. 3.Sağaltma amacıyla vücudun yaralı ve sayrılıklı bölümlerinin kızgın demirle yakılması. dağlı/ Damgalı. daha/ Bundan sonra. dahi/ Ökeli dahice/ Ökelice dahil olmak/ 1.Katılmak 2.Girmek dahil/ İçinde dahilen/ İçten dahili/ 1.İçsel 2.İç dahilik/ Ökelilik dahilinde/ İçinde dahiliye/ 1.İçişleri 2.İçsayrılıkları 3.İçsel dahiliyeci/ İçsayrılıkları uzmanı (r) İçselci dahiyane/ Ökelice dahli olmak/ Parmağı olmak daim etmek/ Sürekli kılmak daim/ Sürekli daim/ Sürekli, her an, daima. daimi olmak/ 1.Süreklilik 2.Kalıcılık daimi/ Sürekli dair/ İlişkin daire/ Teğre daktilo/ Yazıncak daktiloskopi/ İzbilim dal/ Omuz, omuz başı. dalalet/ Sapkınlık dalda/ Gölge. daldalanmak/ Gölgelenmek. daldalık/ Gölgelik. dalkavuk/ Şakşakçı dalkavukluk/ Şakşakçılık dallanmak/ Salınmak, sallanmak. dalya/ Yıldızçiçeği dam/ Eş dam/ iskambilde kraliçe damat/ Güvey damatlık elbise/ Güveylik giysi damlık/ Eşlik damping/ Düşürüm danışmak/ Konuşmak. dansimetre/ Yoğunlukölçer dansimetri/ Yoğunlukölçüm dansite/ Yoğunluk dantel/ Oya dantela/ Oya dantelacı/ Oyacı dantelacılık/ Oyacılık dantelalı/ Oyalı dantelasız/ Oyasız dantelci/ Oyacı dantelcilik/ Oyacılık dantelli/ Oyalı dantelsiz/ Oyasız dar gün/ Kara gün; sıkıntılı, zor, bunalımlı an. dar/ Ev, yer, dar ağacı. dar/ Sıkıntı, bunalım . dara düşmek/ Sıkıntıya düşmek, zorda kalmak, bunalmak. daraba/ Kepenk darb-ı mesel/ Atasözü darül aceze/ Düşkünler yurdu data/ Veri datif/ Yönelme (eki) dava/ Dilev dava/ sorun davacı/ Dilevci davalı/ Dilevli davet etmek/ Çağrımak davet/ Çağrı davetçi/ Çağrıcı davetiye/ Çağrılık davetkar/ Çağrıcı davetli/ Çağrılı davetsiz misafir/ Çağrısız konuk davetsiz/ Çağrısız dead line/ Süre sonu dealer/ Satımcı dealing/ Satım debbağ/ Sepici debbağlık/ Sepicilik debdebe/ 1.Gösteriş 2.Patırtı debdebeli/ 1.Gösterişli 2.Patırtılı dedektif/ İzmen dedektifçilik oyunu/ İzmenlik oyunu dedektiflik/ İzmenlik dedüksiyon/ Tümdengelim dedüktif/ Tümdengelimsel def etmek/ Savmak (r) Savuşturmak def ol/ Savuş def olmak/ Savuşmak defa/ Kez defans/ Savunma defansif/ Savunmalı define/ Gömü defnetmek/ 1.Gömmek 2.Topraıa vermek deformasyon/ Biçimsizleşme deforme etmek/ Biçimsizleştirmek deforme olmak/ Biçimsizleşmek defroster/ Buzçözer değer/ Dokunur. değişke/ Varyant. deha/ Öke dehliz/ Geçit dehşet/ Korku dehşetengiz/ Korkunç deist/ Yaradancı deizm/ Yaradancılık dejenerasyon/ 1.Soysuzlaşma 2.Yozlaşma dejenere etmek/ 1.Soysuzlaştırmak 2.Yozlaştırmak dejenere olmak/ 1.Soysuzlaşmak 2.Yozlaşmak dejenere/ 1.Soysuz 2.Yoz dekadans/ Çöküş deklarasyon/ Bildirge deklare etmek/ Bildirmek deklare olmak/ Bildirilmek dekumbent/ Kalkık uçlu. Yalnız dalların uç kısmı yukarı doğru yükselmişyerde yatık olarak gelişen bitki. dekurrent/ Aşağı doğru sarkarak uzayan. Yaprak ayasının gövde üzerine yapışık olarak aşağı doğru uzaması. delalet/ Tanıtlık delil/ Kanıt (r) Tanıt delta/ Çatalağız deltat/ Eşkenar üçgen biçiminde. Yaprak sapı üçgeninin tabanının ortasında bulunur. dem/ an, zaman, süreç demagog/ demagoji yapan demagoji/ gerekeni değil, karşıdakinin duymak istediğini söyleme dematit/ Deri yangısı demek/ Söylemek. demonstrasyon/ Gösteri dendroid/ Ağaç dalı biçiminde dallanmış tüy. dendroloji/ Botaniğin ağaç özelliğindeki bitkilerini inceleyen ve araştıran bilim dalı. denek/ üzerinde deney yapılan kişi dentat/ Dişli. İri ve keskin olan dişlerin eksenleri yaprağa dikey durumdadır. dentikulat/ Küçük dişli. Dentat ile aynı biçimde olup daha küçük olan diş. dentin/ Kollajen ve kalsiyum tuzlarından oluşan, diş ya da pul yapısında bulunabilen sert madde. dentisid kapsula/ Dişli kapsül. Açılma kapsülün uç kısmındaki dişlerin birleştikleri yerde olur. deontolog/ Görevbilimci deontoloji/ Görevbilim deontolojik/ Görevbilimsel departman/ İşbölümü depresyon/ Çöküntü derece/ Kerte dergah/ Tekke. derhal/ Çabuk derilmek/ Toplamak. derkenar/ Yanyazı dermatolog/ Deribilimci dermatoloji/ Deribilim dermatolojik/ Deribilimsel dermek/ Toplamak. dermis/ Hayvanlarda derinin alt tabakasına verilen ad. ders/ Öğrence dershane/ Öğretimevi dershaneci/ Öğretimci dershanecilik/ Öğretimcilik derslik/ Öğrenek derun/ İç taraf, dahil, kalp. derya/ Deniz despot/ Zorba despotizm/ Zorbalık dest/ El. destan/ Koçaklama deste/ Demet; sıra. destroyer/ Savaş gemisi destur/ 1.Savul 2.Savulun deşarj olmak/ Boşalmak deşifre/ şifre açma, şifre kırma detant/ Yumuşama detay/ Ayrıntı deterjan/ Çamaşır tozu (r) Arıtıcı determinist/ 1.Gerekirci 2.Belirlenimci determinizm/ 1.Gerekircilik 2.Belirlenimcilik deuterostomia/ Blastopor, ağız yerine anüsü oluşturur. Ağız daha sonra şekillenir. Genellikle, enterosöl sölom ve radial segmentasyon ile birlikte anılır. dev/ Ulu deva/ 1.Umar 2.Emgi devam etmek/ Sürmek devam ettirmek/ Sürdürmek devam/ Sürek devamlı/ Sürekli devamlılık/ Süreklilik devamsız/ Süreksiz devamsızlık/ Süreksizlik devasa/ İrice deveran/ Dolaşım devir/ 1.Çağ 2.Dönüş devlet erkanı/ Generk yöneticileri devlet/ Generk devran/ Çağ devran/ Dünya, zaman. devre/ 1.Dönem 2.Yarı 3.Çevrim devretmek/ Aktarmak devr-i cihan/ Dönen dünya. devşirmek/ Toplamak, toparlamak. deyiş/ şiir. deyişmek/ Karşılıklı şiir söylemek. diandrus/ İki stamenli. diatom/ Bir fitoplankton grubu. dıbık/ Ökse, yapışkan didaktik/ Öğretici (r) Öğretsel didar/ Yüz, çehre. dide seli/ Gözyaşı. dide/ Göz. difraksiyon/ Kırılım difteri/ Kuşpalazı difüzör/ Yayaç difüzyon/ Molekül ya da iyonların, çok yoğun oldukları bir ortamdan, daha az yoğunlukta bulundukları bir ortama doğru yaptıkları geçiş hareketi. difüzyon/ Yayım diıer taraftan/ Öte yandan diıer/ 1.Öbür 2.Başka 3.Öteki 4.Beriki diıeri/ 1.Öbürü 2.Başkası 3.Öteki 4.Beriki dijital/ sayısal diklin/ Bir eşeyli çiçek. Erkek üreme organlarının (andrekeum) ve dişi üreme organlarının (ginekeum) ayrı çiçekler üzerinde bulunması. dikotiledon/ Embriyosunda iki çenek yaprağı bulunan bitki. diksiyon/ Söyleyiş diksiyoner/ Sözlük dikta/ Buyruk diktacı/ Buyrukçu diktatör/ Buyurgan diktatörlük/ Buyurganlık dikte etmek/ 1.Yazdırmak 2.Dayatmak dilaver/ Yürekli dilbaz/ Konuşkan dilber/ Güzel. dilçeviren/ söz gezdirici, dedikoducu. dimaı/ Beyin dimaıçe/ Beyincik dimorfizm/ Bir tür içinde, iki farklı formun görülmesi durumu. dinamik/ 1.Devingen 2.Devinimbilim 3.Çoşkun 4.Dirik 5.Gürel dinamizm/ 1.Devingenlik 2.Çoşkunluk 3.Diriklik 4.Gürellik dinamolog/ Güçbilimci dinamoloji/ Güçbilim dinamolojik/ Güçbilimsel dinamometre/ Güçölçer dindar/ Dinselci dinen/ Dince dini/ Dinsel dioik/ Vücudunda dişi veya erkek üreme organlarından sadece birini bulunduran canlı, ayrı eşeyli. dipfriz/ Derin dondurucu (r) Donduraç diploblasti/ Embriyonik gelişim sürecinde sadece endoderm ve ektodermin oluşması, iki tabakalılık. diplogenez/ İkizdoğum diploid/ Birbirinin aynısı halindeki çift kromozom setine sahip olan. diploma/ Yeterge diplomalı/ Yetergeli diplomasız/ Yetergesiz dirâyet/ ustalık direksiyon/ Yönelteç direkt/ Doğrudan dirije/ Güdümlü diskoid/ Disk biçiminde. diskur/ 1.Söylev 2.Söylem dispanser/ Bakımevi distikus/ İki sıralı. Yaprak ve çiçeklerin aynı düzlem üzerinde birbirlerinin ters yönünde sıralanması. distilasyon/ Damıtma distile/ Damıtık distribütör/ 1.Dağıtıcı 2.Dağıtaç dış döllenme/ Erkek ve dişi eşey hücrelerinin vücut dışında birleşmesi ile meydana gelen döllenme tipi. Dış döllenme görülen canlılarda genellikle üreme su varlığına bağımlıdır (suda gerçekleşir). divane/ Deli divergent/ Birbirlerinden ayrılmış ve uzaklaşmış şekilde. diyagram/ Çizenek diyalekt/ Diyelek diyalektik/ Diyeleksel diyalektolog/ Diyelekbilimci diyalektoloji/ Diyelekbilim diyalektolojik/ Diyelekbilimsel diyanet Başkanı/ Dinişleri Başkanı diyanet Başkanlığı/ Dinişleri Başkanlığı diyanet/ 1.Dinişleri 2.Dinselcilik diyar/ 1.Ülke 2.Bölge 3.Yurt diyet/ perhiz dizayn etmek/ Tasarımlamak dizayn/ Tasarım dizayncı/ Tasarımcı dizayner/ Tasarımcı doçent/ Bilgin doçentlik/ Bilginlik dogma/ İnak, körinanç dogmacı/ İnakçı dogmacılık/ İnakçılık dogmalaşmak/ İnaklaşmak dogmalaştırılmak/ İnaklaştırılmak dogmalaştırmak/ İnaklaştırmak dogmatik/ İnaksal dogmatizm/ İnakçılık doğal/ tabii doktor/ 1.Sağaltman 2.Bilger doktora Tezi/ Bilgerlik Savı doktora/ Bilgerlik doktorluk/ Sağaltmanlık doktrin/ Öğreti doktriner/ Öğretisel doküman/ Belge dokümantasyon/ Belgeleme dokümanter/ Belgesel dolikosefal/ Uzun başlı dolu/ donmuş yağmur; içki. dominant/ Başat done/ Veri dorsal/ Sırtsal yüzey. Sırt kısmı. dorsifiks/ Sırttan bağlı. Flamentin antere sırt kısmından bağlı olması. doru/ Bir at rengi. [Gövdesi kızıl, yelesi ve (çoğunlukla) ayakları kara olan at.] dost/ arkadaş; tanrı; sevgili dosya/ Dizeç dosyalama/ Dizeçleme double bed/ İkili yatak döl değişimi/ Eşeyli ve eşeysiz üremenin birbirini takip ettiği üreme sistemi, döl almaşı, metagenez. dört nala/ Doludizgin döş/ Etek. döşek/ Yatak, minder. dren/ Akaç drenaj/ Akaçlama dua etmek/ Yakarmak dua/ Yakarı duacı/ Yakarıcı dublaj/ 1.Seslendirme 2.Sözlendirme dublajcı/ 1.Seslendirmeci 2.Sözlendirmeci dublajcılık/ 1.Seslendirmecilik 2.Sözlendirmecilik duble/ 1.İkil 2.İkili 3.İkiz dubleks/ İki katlı dudu/ (Tuti) Dudu kuşu, papağan. duhuliye/ Girimlik duman/ Bulut, sis. duval/ Perebulu düalist/ İkici düalite/ İkilik düalizm/ İkicilik dükkan/ Satımevi dükkancı/ Satıcı dür/ İnci. düş/ rüyâ düş/ Rüya. düşman etmek/ Yağılatmak düşman olmak/ Yağılaşmak düşman/ Yaıı düşmanca/ Yağıca düşmanlık/ Yağılık düşmek/ İnmek. düyun-ı umumiye/ Genel borçlar düz/ Kır, ova, çöl. düzenbaz/ Düzenci düzmek/ Dizmek, sıralamak, süslemek. düzülür/ Dizilir, sıralanır. ebat/ Boyut(lar) ebed/ Bengi ebedî/ 1.Bengi 2.Sonsuz 3.Ölümsüz ebedi/ sonu olmayan ebediyen/ sonsuza dek ebedîyet/ 1.Bengilik 2.Sonsuzluk ebedîyyen/ 1.Bengice 2.Sonsuza değin ebeveyn/ Ana baba ebru/ Kaş. ebû marina/ Şakıt ebülyoskof/ Kaynamaölçer ecdat/ Atalar ecmain/ Tümü eda/ Biçem [üslup], çalım, işve, naz. edat/ İlgeç edebî/ 1.Yazınsal 2.Yazınbilimsel edebilik/ 1.Yazınsallık 2.Yazınbilimsellik edebiyat/ 1.Yazın 2.Yazınbilim edebiyatçı/ 1.Yazıncı 2.Yazınbilimci edebiyatçılık/ 1.Yazıncılık 2.Yazınbilimcilik edep/ Utanma (r) Ut edepli/ Utanmalı (r) Utlu edepsiz/ Utanmasız (r) Utsuz edepsizce/ Utanmasızca (r) Utsuzca edepsizleşme !/ Utanmasızlaşma ! (r) Utsuzlaşma ! edepsizleşmek/ Utanmasızlaşmak (r) Utsuzlaşmak edepsizlik/ Utanmasızlık (r) Utsuzluk edevat/ Gereç edip/ 1.Yazıncı 2.Yazınbilimci edip/ Ederek, etti. edisyon/ Basım editör/ Yayımcı editörlük/ Yayımcılık efekt/ Etke efemine/ Kadınsı efervesan/ Köpürücü effektör/ Sinir hücrelerinin bağlı olduğu ve sinirsel uyarılara karşı verilen cevabın yerine getirildiği bez, kas, hücre veya organlar, sonuçlandırıcı organlar. efkâr/ 1.Tasa 2.Düşünceler efkâr-ı umumiye/ Kamuoyu efkârlanmak/ Tasalanmak efkârlı/ Düşünceli (r) Tasalı efkârsız/ Tasasız eflak/ Felek, felekler , gökler , alemler. efor/ 1.Çaba 2.Güç efrat/ Bireyler efsane olmak/ Söylenceleşmek efsane/ Söylence efsaneleşmek/ Söylenceleşmek efsanevî/ Söylencel efsun/ 1.Büyü 2.Üfürük efsun/ Sihirli, büyülü, çekici. efsuncu/ Üfürükçü efsunculuk/ Üfürükçülük efsunkar/ Büyüleyici efsunlamak/ Okuyup üflemek efsunlanmak/ Okunup üflenmek efüzyon/ Sızınım ego/ 1.Ben 2.Benlik egoist/ Bencil egoistlik/ Bencillik egoizm/ Bencillik egosantrik/ Benözekçi egosantrizm/ Benözekçilik egotizm/ Benlikçilik egzersiz/ Alıştırma egzistansiyalist/ Varoluşçu egzistansiyalizm/ Varoluşçuluk egzogami/ Dışevlilik egzotik/ Yerli olmayan canlılar. eğlemek/ Oyalamak, alıkoymak, geciktirmek. eğlenmek/ Oyalanmak, gecikmek. eğleşmek/ Durmak, beklemek, oyalanmak. ehemmiyet vermek/ Önemsemek ehemmiyet/ Önem ehemmiyetli/ Önemli ehemmiyetsiz/ Önemsiz ehil/ 1.Yetkin 2.Uz ehli/ 1.Evcil 2.Uysal ehlileşmek/ 1.Evcilleşmek 2.Uysallaşmak ehlileştirmek/ 1.Evcilleştirmek 2.Uysallaştırmak ehlivukuf/ Bilirkişi ehliyet . Sürücü belgesi ehven/ 1.Ucuz 2.Yeğrek eğer/ Türkçede kullanılmasına gerek yoktur. ek fiil/ Ekeylem ekarte etmek/ Elemek ekber/ 1.Yüce 2.Ulu ekip/ Takım ekipman/ Donanım eklektik/ Seçmeci eklektizm/ Seçmecilik eko/ Yankı ekol/ Yoldam ekoloji/ Çevrebilim ekoloji/ Organizmalarla çevrelerini ve bu iki varlık arasındaki karşılıklı ilişkileri araştıran bilim dalı. Doğanın yapısını ve işlevini araştıran bilim dalı. ekolojik denge/ Çevresel denge ekolojik felaket/ Çevresel yıkım ekolojik/ 1.Çevresel 2.Çevrebilimsel ekolojist/ Çevrebilimci ekolu/ Yankılı ekometri/ Yankıölçüm ekosistem/ Doğadaki canlı ve cansız varlıkların karşılıklı etkileşim bağlarıyla oluşturdukları sistem ekosuz/ Yankısız eksantrik/ 1.Ayrıksı 2.Aykırı 3.Dışözdekli ekseri/ Çoğu ekseriya/ Çoğunlukla ekseriyet/ Çoğunluk ekshibition Center/ Sergi Özeği eksibe/ Kumul ekspansiyon/ Yayılım ekspansiyonist/ Yayılımcı ekspansiyonizm/ Yayılımcılık eksperimantal/ Deneysel eksperimantalist/ Deneyselci eksperimantalizm/ Deneyselcilik eksperyans/ Deneyim eksport/ Dışsatım ekspozisyon/ Sergi ekspresyon/ Dışavurum ekspresyonist/ Dışavurumcu ekspresyonizm/ Dışavurumculuk ekstranet/ Dışağ ekstre/ 1.Özet 2.Özüt ekstrem/ Uç ekstroversiyon/ Dışadönüklük ekstroverti/ Dışadönük ektoderm/ Dışderi ektoderm/ Embriyo gelişimi sırasında oluşan 3 tabakadan en dışta olanı, dış deri. ektoparazit/Başka bir canlının vücudu üzerinde parazit olarak yaşayan canlı, dış parazit. ektoplazma/ Hücre içerisindeki sitoplazmanın çevresel veya dış bölgesi, dış plazma. ekzoenzim/ Dış ortama salgılanan enzim. el/ tutma organı; yabancı; il, ülke. elastik/ Esnek elastikî/ Esnek elastikiyet/ Esneklik elbette/ Kuşkusuz elbise/ Giysi elçi/ arabulucu elem/ acı elem/ Üzüntü eleman/ 1.Çalışman 2.Öğe elif/ 1.Uzun ve ince boy yerine kullanılan bir benzetme. 2.Arap abece'sinin İlk harfi. elifba/ İmcelik, abece, imleç elim/ Üzücü eliminasyon/ Eleme elimine etmek/ Elemek elimine olmak/ Elenmek elit/ Seçkin elvan/ Alacalı elytra/ Kın kanat, kitinleşmişi kanat yapısı. em/ İlaç, çare. emanasyon/ Türüm emanasyonist/ Türümcü emanasyonizm/ Türümcülük emânet/ korunmak üzere verilen şey emare/ Belirti embriyo/ Zigotun gelişmesiyle oluşan genç organizma. embriyolog/ Dölütbilimci embriyoloji/ Dölütbilim embriyolojik/ Dölütbilimsel embriyon/ Dölüt emcek/ Meme. emel/ şiddetli arzu emel/ Umunç emin olmak/ 1.Güvenmek 2.İnanmak emin olmak/ inanmak emin/ Güvenilir emin/ güvenli emir vermek/ Buyurmak emir/ Buyruk emir/ buyruk emir/ görevli emirname/ Buyrultu emniyet amiri/ Güvenlik yöneticisi emniyet etmek/ Güvenmek emniyet kemeri/ Güvenlik kuşaıı emniyet müdürlüıü/ Güvenlik yönetimliıi emniyet müdürü/ Güvenlik yönetimcisi emniyet/ Güvenlik emniyetli/ Güvenlikli emniyetsiz/ Güvenliksiz empati/ 1.Duygudaşlık 2.Özdeşlik empermeabi/ Geçirimsiz emperyalist/ 1.Yayılımcı 2.Sömürgeci emperyalizm/ 1.Yayılımcılık 2.Sömürgecilik empoze etmek/ 1.Dayatmak 2.Benimsetmek empresyon/ İzlenim empresyonist/ İzlenimci empresyonizm/ İzlenimcilik emprovizasyon/ Doıaçlama empülsiyon/ Vuru emretmek/ Buyurmak emr-i vaki/ Oldubitti emsal/ 1.Benzer 2.Yaşıt emsalsiz/ Benzersiz emülsiyon/ 1.Sütsü 2.Duyarkat enbiya/ Yalvaçlar encümen/ Yarkurul endeksli/ Baılı endemik/ Belirli bölgeye ait canlı türleri. ender/ pek az ender/ Seyrek endikasyon/ Belirti endikatör/ Gösterge endirekt/ Dolaylı endişe etmek/ Kaygılanmak endişe/ Kaygı endişelendirmek/ Kaygılandırmak endişelenmek/ Kaygılanmak endişeli/ Kaygılı endişesiz/ Kaygısız endişesizlik/ Kaygısızlık endoderm/ Embriyo gelişimi sırasında oluşan 3 tabakadan, en içte olanı, iç deri. endoderm/ İçderi endogami/ İçevlilik endokrin/ İçsalgı endokrinolog/ İçsalgıbilimci endokrinoloji/ İçsalgıbilim endokrinolojik/ İçsalgıbilimsel endoparazit/ Bir canlının vücudunun içinde parazit olarak yaşayan organizma. endopeptidaz/ Protein molekülünün iç bağlarını hidrolize uğratan bir proteinaz türü. endoplazma/ Hücre içerisindeki sitoplazmanın orta veya iç bölgesi, iç plazma. endüksiyon/ Tümevarım endüktif/ Tümevarımsal enerji/ Erke enerjik/ Erkel enfeksiyon/ Bakteri, virüs, mantar yada protozoonların organizmaya girmesi durumu. enfeksiyon/ Bulaşma (r) Bulaşım enfektif/ Enfeksiyona neden olabilme yeteneğine sahip. enformasyon/ 1.Salıklaşma (r) Salıklaşım 2.Bilişim enformatik/ Bilgiişlem (r) Bilişlem enfraruj/ Kızılötesi enfrastrüktür/ Altyapı enfrastrüktürel/ Altyapısal enfusi/ Öznel engür/ Üzüm. enik/ Kedi ve köpek yavrusu. enkaz/ Yıkıntı enstantane/ Kesit enstrüman/ 1.Çalgı 2.Araç enstrümantal/ 1.Çalgısal 2.Araçsal enstrümantalist/ Araççı enstrümantalizm/ Araççılık entegrasyon/ Bütünleşme entegre olmak/ Bütünleşmek entegre/ Tümleşik (r) Bütünleşik entel/ Bilgiç entelektüel/ Aydın enteresan/ İlginç enterese etmemek/ İlgilendirmemek enterkonnekte sistem/ Bağlantılı dizge enterkonnekte/ 1.Bağlantılı 2.Bağılağ enternasyonal/ Uluslararası enternasyonalist/ Uluslararasıcı enternasyonalizm/ Uluslararasıcılık enterosöl sölom/ Embriyonik gelişim sırasında arkenteron tavanında her iki yanda cepler oluşur. Daha sonra arkenteron ile bağlantılarını yitiren bu cepler, endoderm ve ektoderm arasında ara bir doku halinde gelişir. Bu ceplerin içindeki boşluklar bağırsaktan türediği için “enterosöl" adını alır. Sindirim sisteminden meydana gelen, cep şeklindeki vücut boşluklarıdır. entertaiment/ Eğlence entogami/ Böcekler yoluyla tozlaşma. entomolog/ Böcekbilimci entomoloji/ Böcekbilim entomolojik/ Böcekbilimsel entonasyon/ Titremleme entroversiyon/ İçedönüklük entroverti/ İçedönük envai cins/ Türlü çeşit envanter/ Döküm envestisman/ Yatırım epidemi/ Salgın epiderm/ Üstderi epidermal/ Epidermisten köken alan, epidermis yapısından olan. epidermis/ Epitel dokunun, en üst tabakası (genellikle vücudun en dış yüzeyini örten doku tabakası), üst deri. epifiz/ Beynin tabanında bulunan bir iç salgı bezi. epigeik/Toprak üzerinde gelişen. epigraf/ Yazıtbilimci epigrafi/ Yazıtbilim epigrafik/Yazıtbilimsel epikriz/ Çıkış özeti epilepsi/ Tutarık epilog/ Sondeyiş epistemolog/ Bilgibilimci epistemoloji/ Bilgibilim epistemolojik/ Bilgibilimsel epitel/ Hayvanlarda organizmanın vücut dışını ve iç organlarını astarlayan doku. epizod/ Bir şiirde, hikayede, romanda ana konuya bağlı ikinci derecede olay, ek. epizot/ Oluntu (r) Olut er/ mert kişi; asker erat/ Erler erbain/ Kırk erbap/ yetkin erdişi/ Çift cinsiyetli, hermafrodit. erek/ amaç, gaye ereksiyon/ sertleşme eren [ermiş]/ Benliğinden sıyrılmış, özünü, öz varlığmı Tanrı'ya adamış kimse. Evliya, veli. ergonomi/ 1.İşbilim 2.İşlev ergonomik/ 1.İşlevsel 2.İşbilimsel erinç/ iç huzuru eritrosit/ Alyuvar erkan/ Esaslar , destekler , direkler, reisler, önemli kişiler. erkan-ı harp/ Kurmaylar erkek/ Er kişi, cesur, sözünün eri. ermiş/ ermek şerefini kazanmış kimseler. erozyon/ Aşınma (r) Aşınım erzak/ Azık es geçmek/ görmemezlikten gelmek esah/ Gerçek esans/ Koku esaret/ Tutsaklık esas/ 1.Temel 2.Asal esas/ aslı, öz esasen/ 1.Temelinde 2.Aslında esasi/ 1.Temel 2.Asal esaslı/ Etkili esatir/ Söylencebilim esbab-ı mucibe/ Gerekçe esef verici/ Üzücü esef/ 1.Üzüntü 2.Acıma esefle kınamak/ Üzülerek kınamak (r) Üzüntüyle kınamak eser/ 1.Yapıt 2.İzer esir/ Tutsak esirlik/ Tutsaklık eskalasyon/ Tırmanış eskiz/ Taslak eskrim/ Kılıçoyunu eskrimci/ Kılıçoyuncu esma/ Adlar esma/ İsmin çoğulu, isimler. esma-i hüsna/ Güzel adlar esmer/ Yağız (r) Konur esna/ 1.An 2.Sıra esnasında/ Sırasında esoterik/ Gizlem espas/ Aralık espase/ Aralıklı espionnage/ Çaşıtlık esrar/ Gizem esrar/ Sırlar, gizler. esrar/ Uyuşturucu esrarengiz/ Gizemli esrarkeş/ Uyuşturucu bağımlısı esrarlı/ Gizemli esvap/ Giysi eşantiyon/ Örneklik eşarp/ Başörtü eşey Hücresi/ üremeden sorumlu hücre, gamet. eşeyli üreme/ Erkek ve dişi bireylerin üreme hücrelerinin birleşmesiyle meydana gelen üreme. eşeysel dimorfizm/ Erkek ve dişi eşeyler arasında vücut boyutu ve şekli, renk veya desen bakımından farklılıklar görülmesi durumu. eşeysiz üreme/ Erkek ve dişi bireylerin ayrı üreme hücrelerinin söz konusu olmadığı, tamamen benzer genetik yapıda bireylerin oluşumunu sağlayan üreme tipi. eşkal/ Kılık eşkalini tesbit etmek/ Kılığını belirlemek eşya/ 1.Pırtı 2.Nesne 3.Gereç etajer/ Çekmece etap/ Aşama eter/ bayıltıcı bir gaz etiket/ Çıkartma etimolog/ Kökenbilimci etimoloji/ Kökenbilim etimolojik/ Kökenbilimsel etmek/ yapmak, eylemek. etnik/ 1.Budunsal 2.Irksal etnograf/ Budunbetimci etnografik/ Budunbetimsel etnografya/ Budunbetim etnolog/ Budunbilimci etnoloji/ Budunbilim etnolojik/ Budunbilimsel etraf/ Çevre etraflı/ 1.Ayrıntılı 2.İyice etüt/ 1.Ekçalışma 2.Ekders eucoelomata/ Gerçek sölom boşluğuna sahip canlılar. Endoderm ve ektoderm arasındaki boşluk, tamamen mezoderm ile astarlanmıştır. eutely/ Canlının hayatı boyunca vücudunda bulunacak hücre sayısının sabit olması. evcik/ Bazı çiçeklerde tohumların saklı bulundukları oyuklar. evham/ Kuruntu(lar) evhamlanmak/ Kuruntulanmak evhamlı/ Kuruntulu evla/ Yeğ, daha iyi evlat/ Çocuk(lar) evliya/ Eren evolüsyon teorisi/ Evrim kuramı evolüsyon/ Evrim evolüsyonist/ Evrimci evolüsyonizm/ Evrimcilik evrak/ Belge(ler) evsaf/ Nitelikler evvel/ Önce evvela/ Öncelikle evvelden/ Önceden evveliyat/ Öncesi evvelki/ Önceki eylemek/ etmek, yapmak. eyvah/ 1.Tüh 2.Yazık eyvahlar olsun/ Yazıklar olsun eyvallah/ Sağol eyyam/ Günler . eza/ Üzgü ezâ/ üzüntü, sıkıntı ezcümle/ Kısaca ezel/ başı olmayan zaman, zamansızlığın başı, zaman dışı ezel/ Öncesizlik, başlangıcı bilinmeyen zaman. ezeli/ başı olmayan ezelî/ başı olmayan zamana âit, zaman dışı eziyet etmek/ 1.Ezmek 2.İncitmek eziyet/ 1.Ezinç 2.İncitme 3.Üzgü ezkaza/ Yanlışlıkla faal/ Etkin faaliyet/ Etkinlik fagositoz/ Büyük parçacıkların (besinlerin veya yok edilecek olan yabancı maddelerin), yalancı ayaklar yardımıyla hücre içerisine alınması. fahişe/ Ersek fahişelik/ Erseklik fahrî/ Onursal fail/ 1.Eylemci 2.Özne fâil/ iş gören faiz/ Ürem faizci/ Üremci faizcilik/ Üremcilik faizli/ Üremli faizsiz/ Üremsiz fakat/ Ancak fakir fukara/ Yoksullar fakir/ Yoksul fakir/ zengin olmayan fakirleşmek/ Yoksullaşmak fakirleştirmek/ Yoksullaştırmak fakirlik/ Yoksulluk faks/ Belgeç faksimile/ Özdeşbasım fakslamak/ Belgeçlemek fakslanmak/ Belgeçlenmek fakslatmak/ Belgeçletmek faktitif/ Ettirgen faktör/ Etken familya/ Bark fani/ 1.Ölümlü 2.Geçici, kalımsız fâni/ geçici, ölümlü fantastik/ 1.Düşlemsel 2.Düşsel fantazi/ hayâl kurmak fanus/ Camyuvar faraza/ Varsayalım ki farazi/ Varsayımsal faraziye/ Varsayım faraziye/ Varsayım farba/ Fırfır farbala/ Fırfır farenjit/ Yutak yangısı farımak/ Yaşlanmak, yıpranmak, yorulmak. farinks/ Ağız ve burun boşluklarıyla, gırtlak ve yemek borusu arasındaki boşluk, yutak. farisî/ 1.Farslı 2.Farsça farisiyat/ Farsbilim farisiyatçı/ Farsbilimci fark edilmek/ Ayrımsanmak fark etmek/ Ayrımsamak fark etmez/ 1.Değişmez 2.Önemli değil fark/ 1.Ayrım 2.Ayırt 3.Başkalık farklı/ 1.Ayrımlı 2.Başka 3.Değişik 4.Ayrık farklılaşma/ 1.Ayrımlılaşma 2.Başkalaşma 3.Değişim farklılaştırma/ 1.Ayrımlılaştırma 2.Başkalaştırma 3.Değiştirme farklılık/ 1.Ayrımlılık 2.Başkalık 3.Değişiklik farksız/ 1.Ayrımsız 2.Benzer 3.Özdeş farksızlaşma/ 1.Ayrımsızlaşma 2.Benzeşme 3.Özdeşleşme farksızlık/ 1.Ayrımsızlık 2.Benzerlik 3.Özdeşlik 4.Eşitlik farmakolog/ Emgibilimci farmakoloji/ Emgibilim farmakolojik/ Emgibilimsel farz etmek/ Varsaymak farz olmak/ Zorunlulaşmak farz/ Başkoşul farz/ kesin koşul, zorunlu farz/1.Müslümanlıkta özür olmadıkça yapılması zorunlu, yapılmaması günah sayılan Tanrı buyruğu. 2.Doğru sonuca varmak için yapılması zorunlu olan. farz-ı muhal/ Varsayalım ki fasıla/ 1.Ara 2.Aralık fasılalı/ Aralıklı fasılasız/ Aralıksız fasit daire/ Kısırdöngü faş/ Açma, ortaya çıkarma. fatalist/ Yazgıcı fatalite/ Alınyazısı (r) Yazgı fatalizm/ Yazgıcılık fatih/ Algan fâtih/ fetih yapan fauna/ Belirli bir ortamdaki hayvan türlerinin tümü. fay hattı/ Kırık çizgisi fay/ Kırık fayda/ Yarar faydalanmak/ Yararlanmak faydalı/ Yararlı faydasız/ Yararsız fayton/ Koçu faytoncu/ Koçucu faytonculuk/ Koçuculuk faz/ Evre fazilet/ Erdem faziletli/ Erdemli faziletsiz/ Erdemsiz fazl/ Lütuf. fazla/ 1.Artık 2.Çok 3.Artan 4.Kalan 5.Gereksizce 6.Yersiz 7.Sürevsiz fazlaca/ Çokça fazlalaşma/ Çoıalma fazlalık/ Artık fecir, fecr/ şafak vakti feda etmek/ Gözden çıkarmak fedai/ Koruma fedai/ Koruman fedakar/ Özverili fedakarlık/ Özveri federal/ Birleşik federalist/ Birleşikçi federalizm/ Birleşikçilik federasyon/ Birlik federatif/ Birlikçi federe/ Birlikteş felaket/ Karayıkım felç etmek/ 1.İnmelemek 2.Tıkamak felç olmak/ 1.İnmelenmek 2.Tıkanmak felç/ İnme felçli/ İnmeli felek/ Gökyüzü, sema. felek/ Kader, talih, baht, şans. felsefe/ Düşüncebilim feminen/ Kadınsı feminine/ Dişil feminist/ Dişilci femur/ Uyluk kemiği. fena/ 1.Kötü 2.Üzücü 3.Çok fena/ Yok olma, yokluk, geçiş gitme. Tasavvufta maddi varlıktan sıyrılıp Hakk'a ulaşma. fenalaşmak/ Kötüleşmek fenalık/ Kötülük fenbilgisi/ Doğabilgisi fend/ Hile, oyun. fenomen/ Olgu (r) Görüngü fenomenizm/ Olguculuk (r) Görüngücülük fenomenolog/ Olgubilimci (r) Görüngübilimci fenomenoloji/ Olgubilim (r) Görüngübilim fenomenolojik/ Olgubilimsel (r) Görüngübilimsel feodal/ Derebeysel feodalite/ Derebeyli feodalizm/ Derebeylik fer/ 1.Parlaklık 2.Işık ferace/ Kadınlar için bol ve uzun üst giysisi. Başörtü. feragat etmek/ Çekilmek ferağ/ Gözyaşı. ferdî/ Bireysel ferdiyetçi/ Bireyci ferdiyetçilik/ Bireycilik ferhat/ Ferhat ile Şirin Hikayesi'nin erkek kahramanı. ferişte/ Melek. ferman/ Buyrultu feromon/ Alan belirlenmesi, topluluk içinde hiyerarşik düzenin sağlanması ve üreme döneminde eşlerin birbirini bulması gibi durumlarda etkili olan, "dış hormon" olarak da adlandırılabilen kimyasallar. fersah/ Kulaç fersiz/ 1.Donuk 2.Işıksız fert/ Birey feryat etmek/ Haykırmak feryat/ 1.Haykırı 2.Çığlık fesad/ bozgunculuk festival/ Genlik fethetmek/ Almak fethetmek/ ele geçirmek fetih/ Alganlık fetih/ ele geçirme, özü bulma fevk/ Üst fevkalade/ Olağanüstü fevkaladelik/ Olağanüstülük fevrî/ Taşkın feza/ Uzay fezâ/ uzay figan/ Acıyla bağırma, inleme. figan/ İnilti fihrist/ Dizin fiil/ 1.Eylem 2.Yüklem fiilen/ Eylemce fiili/ Eylemsel fiilimsi/ Eylemsi fiiliyat/ Eylemler fikir alışverişi/ Görüş alışverişi (r) Düşünce alışverişi fikir edinmek/ anlam çıkarmak fikir hürriyeti/ Düşünce özgürlüğü fikir/ 1.Düşünce 2.Görüş fikir/ düşünce fıkra/ Gülüt fıkracı/ Gülütçü fikri sabit/ Saplantı fikrî/ Düşüncel fiksiyon/ 1.İmge 2.Kurgu fiktif/ 1.İmgesel 2.Kurgusal fil/ Satranç oyununda çapraz hareket eden iki taşın adı. filhakika/ 1.Gerçekten 2.Doğrusu filibustering/ Engelleme filiz/ 1.Sürgün 2.Töz film arşivi/ İzit belgeliği film şeridi/ İzitkuşa film/ İzit filmci/ İzitçi filmcilik/ İzitçilik filolog/ Dilbilimci filoloji/ Dilbilim filolojik/ Dilbilimsel filotaksis/ Gövde ekseni üzerinde yaprakların diziliş şekli. filozof/ Düşüncebilimci filtre/ Süzek filtreli/ Süzekli filtresiz/ Süzeksiz final four/ 1.Dörtlü bitim 2.Son dört final/ Bitim finish/ Varış (r) Varım fino/ Mastı firak/ Ayrılık firak/ Ayrılık, ayrılma, kader, hüzün. firar etmek/ Kaçmak firarî/ Kaçak firkat/ Ayrılık firma/ İşletme fırsat/ Tav fırsatçı/ Tavcı fırsatçılık/ Tavcılık first lady/ Başhanım fıskiye/ Fışkırtaç fistan/ Entari fiş/ Mim fişlemek/ Mimlemek fişlenmek/ Mimlenmek fişletmek/ Mimletmek fitlemek/ Kışkırtmak fitne/ bozgunculuk, kargaşa fitoplankton/ Suda pasif olarak hareket eden (yer değiştiren) ve bitkisel özellik gösteren organizmalar. fıtrat/ Yaradılış fıtrî/ Yaradılışsal fiyaka satmak/ Caka satmak fiyaka/ Caka fiyakacı/ Cakacı fiyakalı/ Cakalı fiyakasız/ Cakasız fiyonk/ Kelebek fizibilite/ Yapılabilirlik fizik/ 1.Doğabilim 2.Gövde fizikçi/ Doğabilimci fizikî/ 1.Gövdesel 2.Doğasal 3.Doğabilimsel fizikötesi/ Doıaötesi fiziksel/ 1.Gövdesel 2.Doğasal 3.Doğabilimsel flama/ Sancak flash back/ Geriye dönüş flebit/ Toplardamar yangısı floem/ Bitkilerde organik besin taşıyan borular, soymuk boruları. flora/ Belirli bir alanda bulunan bitkilerin tümü. Bakteriler için de flora kelimesi kullanılır. flora/ Bitkey flu/ Bulanık flurcun/ Kocabaş fobi/ Ürkü foga/ Ateş ! folikül/ Küçük kese şeklindeki yapıların genel adı. fon müziıi/ Altezgi fon/ 1.Dipyüz 2.Alt fonem/ Sesbirim fonetik/ Sesbilgisi fonetikçi/ Sesbilgisi uzmanı (r) Sesbilgici fonksiyon/ İşlev fonksiyonalist/ İşlevci fonksiyonalizm/ İşlevselcilik fonksiyonel/ İşlevsel fonolog/ Sesbilimci fonoloji/ Sesbilim fonolojik/ Sesbilimsel forklift/ Kaldırmaç formal/ 1.Biçimsel 2.Örgün formalist/ Biçimselci formalizm/ Biçimselcilik formasyon/ 1.Biçimlenme 2.Yetişim formen/ Ustabaşı fos/ Boş fosil/ Günümüzde yaşamayan canlıların eski devirlerden kalma, taşlaşmış kalıntıları. fosil/ Taşıl fosilleşmek/ Taşıllaşmak foto/ Işık fotoakım/ Işakım fotofobi/ Işık ürküsü fotolog/ Işıkbilimci fotoloji/ Işıkbilim fotolojik/ Işıkbilimsel fotometre/ Işıkölçer fotometri/ Işıkölçüm foto-ototrof/ Işık enerjisini kullanarak, ihtiyacı olan organik besin maddelerini üretebilen canlılar. fotoreseptör/ Işığa duyarlı almaçlar. fotosel/ Işıkgözü fotosentez/ Klorofil taşıyan hücrelerde görülen, ışık enerjisinin kullanılmasıyla su ve karbondioksitten organik madde sentezlenmesiyle sonuçlanan tepkimeler zinciri. fotosfer/ Işıkyuvar fototaksi/ Işığa bir cevap olarak yapılan yönlenme hareketi. foya/ Açık foyasını meydana çıkarmak/ Açığını ortaya çıkarmak fön makinası/ Kurutucu fraksiyon/ Bölüngü frame/ Çerçeve franchising/ Adülev fransız ihtilali/ Fransız devrimi frapan/ 1.Çarpıcı 2.Gözalıcı frapanlık/ Çarpıcılık, Gözalıcılık fren/ Durduraç frenlemek/ Durdurmak frigorifik/ Soğutmalı frijider/ Buzdolabı frişka/ Esinti fuel oil/ Yağyakıt fuhuş/ Erseklik fukara/ Yoksul(lar) fukaralık/ Yoksulluk full time/ Tümgün full/ Tüm funda/ Çalılık fundamentalist/ Köktendinci fundamentalizm/ Köktendincilik furya/ Yoğunluk futbol/ Ayaktopu futbolcu/ Ayaktopçu futbolculuk/ Ayaktopçuluk fuzulî/ 1.Gereksiz 2.Yersiz 3.Sürevsiz fütur/ Önemseme füturist/ Önemsemezci füturizm/ Önemsemezcilik fütursuz/ Önemsemez fütursuzca/ Önemsemezce fütürist/ Gelecekçi fütürizm/ Gelecekçilik fütürolog/ Gelecekbilimci fütüroloji/ Gelecekbilim fütürolojik/ Gelecekbilimsel gaddar/ Acımasız gaddarca/ Acımasızca gaddarlık/ Acımasızlık gaf yapmak/ Pot kırmak gaf/ Pot gafil/ Aymaz gâfil/ aymaz Gafil/ Gaflette bulunan, ihmal eden, ilerisini düşünmeyen, dikkatsiz, dalgın. gafilane/ Aymazca gafilce/ Aymazca gaflet/ Aymazlık gaflet/ aymazlık Gaflet/ Dalgınlık, aymazlık. gag/ Gülüt gâib/ görünmeyen âlem gaile/ Sıkıntı gaip/ Yitik gaipten sesler duymak/ Yitikten sesler işitmek gaita/ Dışkı gal/ Bitkilerde, böcek ya da mantar gibi organizmaların neden olduğu anormal gelişen yapılar. gala/ öngösterim galaksi/ Uzayada galat/ 1.Yanlış 2.Uyduruk galat-ı meşhur/ Yaygın yanlış galebe çalmak/ Yenmek galeta/ Peksimet galeyan/ Çoşku galeyana gelmek/ Coşmak galeyana getirmek/ Coşturmak galiba/ Sanırım galibiyet/ 1.Yengi 2.Üstünlük galip gelmek/ Yenmek galip/ 1.Yengici 2.Üstün gâlip/ kazanan galiz küfür/ İğrenç sövgü galiz/ İğrenç galon/ Damacana gam/ 1.Tasa 2.Kaygı 3.Üzüntü gam/ Dizi Gam/ Keder, tasa, kaygı, dert. gamalı haç/ Kıvrık haç gamet/ Üreme hücresi, eşey hücresi. gamlanmak/ 1.Tasalanmak 2.Kaygılanmak 3.Üzülmek gamlı/ 1.Tasalı 2.Kaygılı 3.Üzüntülü gamsız/ 1.Tasasız 2.Kaygısız gamsızlık/ 1.Tasasızlık 2.Kaygısızlık gangster/ Haydut gangsterlik/ Haydutluk gani/ Çokça Gani/ Zengin, varlıklı, bol, dolgun. (Allah'ın adlarından biridir.) ganimet/ savaşta ele geçen ganimet/ Talan ganj nehri/ Pıtrak ırmağı ganj/ Pıtrak gar/ Katarlık garabet/ Elginlik garaj/ Arabalık garanti/ Güvence garantilenme/ Kesinleşme garantili/ Güvenceli garantisiz/ Güvencesiz garantör/ Güvenceci garb, garp/ Batı garbi/ Batısal gardırop/ Giysilik gardiyan/ Kolcu gardiyanlık/ Kolculuk garez/ Hınç garip/ 1.Elgin 2.Kimsesiz 3.Yersiz 4.Yadırgatıcı gariplik/ 1.Elginlik 2.Kimsesizlik garipsemek/ Yadırgamak gark etmek/ Boımak gark olmak/ Boıulmak garnizon kumandanı/ Alay komutanı garnizon/ Alay garp/ Batı garplı/ Batılı gaspetmek/ zorla almak gastrodermal/ Gastrodermisten köken alan, gastrodermis özelliklerini taşıyan. gastroenterolog/ Sindirimbilimci gastroenteroloji/ Sindirimbilim gastroenterolojik/ Sindirimbilimsel gavat/ Ersekçi gavur/ Müslüman olmayan gaye/ Erek gayet/ 1.Oldukça 2.Çok 3.Pek gayr/ Dışı anlamında önek gayret/ Çaba gayretkeş/ Çabalayıcı gayretli/ 1.Çabalı 2.Çalışkan gayretsiz/ 1.Çabasız 2.Üşengen gayr-ı hukuki/ Tüzedışı gayr-ı ihtiyari/ 1.İstemdışı 2.İstemeden gayr-ı ilmi/ Bilimdışı gayr-ı iradi/ İstençdışı gayr-ı kafi/ Yetersiz gayr-ı kanuni/ Yasadışı gayr-ı menkul/ Taşınmaz gayr-ı meşru/ 1.Evlilikdışı 2.Yasadışı 3.Töredışı gayr-ı muntazam/ Düzensiz gayr-ı muteber/ Geçersiz gayr-ı müsait/ Elverişsiz gayr-ı müslim mezarlığı/ Maşatlık (r) Maşat Gömütlüğü gayr-ı müslim/ Maşat gayr-ı nizami/ 1.Düzensiz 2.Kurala aykırı gayr-ı safi/ Katışık gayr-ı sıhhi/ Saılıkdışı gayr-ı tabii/ Olağandışı gayri/ bundan başkası gayrı/ Bundan böyle gazal/ Geyik gazanfer/ Yiğit gazap/ Öfke gazap/ şiddetli öfke gazel, kazel/ Kuru yaprak, kuru güz yaprağı. gazel/ Ceren gazelhan/ Cerenci Geçende/ Geçen gün. Gede/ Yoksul. Gedir/ Gider, gidiyor. Gelende/ Gelince, geldiğinde. Gemgin/ Gamlı, üzüntülü. gen/ DNA molekülünün ortalama 1500 nukleotitten oluşmuş canlının kalıtsal özelliklerinden herhangi birini taşıyan parçası. Kalıtımın temel fiziksel ve işlevsel birimi. Her gen, protein veya RNA molekülü gibi özel bir işlev taşıyan kromozomların belli bir noktasındaki nükleotid dizilerinden oluşur. Gen/ Geniş. genaolojik/ Soybilimsel geneaolog/ Soybilimci geneaoloji/ Soybilim genel sekreter/ Genel yazman (r) Başyazman general/ Paşa genom/ Bir organizmanın sahip olduğu genetik şifrelerin tamamı. genosit/ Soykırım genotip/ Soyyapı geometri/ Uzambilim geometrik dizi/ Eşçarpanlı dizi geometrik/ Uzambilimsel gerçi/ Aslında gerdan/ Boyun gerdanlık/ Boyunluk Gergef/ Üzerine nakış işlemek için kumaşın ya da bezin gerildiği çerçeve, germe çerçevesi. Geri/ ileri karşıtı. gerundium/ Ulaç, belirteç eylem getto/ Palanka Gevher/ Elmas, değerli taş, bir şeyin aslı, özü, mücevher, ince. gıda/ Besin gıdalı/ 1.Besinli 2.Besleyici gıdasız/ Besinsiz gidişat/ Gidiş Gılman/ Bıyığı yeni bitmiş gençler, cennette hizmet gören delikanlılar gına/ Usanç Gine/ Yine. gıpta etmek/ İmrenmek girdap/ Çevrinti, burgaç girift/ Çapraşık giriftar olmak/ Tutulmak, yakalanmak. Giriftar/ Uğramış, tutulmuş. girizgah/ Giriş gıybet/ Çekiştirme gıybetçi/ Çekiştirmeci Gizlenbeç/ Saklanbaç. gladyatör/ Dövüşçü glayöl/ Kuzgun global/ Acunsal golf/ Sopatopu golfçü/ Sopatopçu gonad/ Eşey hücrelerinin üretildiği organlar, eşey organları. gonopor/ Eşey açıklığı, eşey organlarının vücut dışına açıldığı delik. goşist/ Solcu goşizm/ Solculuk goygoy/ Dilenme goygoycu/ Dilenci goygoyculuk/ Dilencilik göz kırpmak/ Göz kıpmak grafik/ Çizge grafikçi/ Çizgeci grafiker/ Çizgeci grafolog/ Yazıbilimci grafoloji/ Yazıbilim grafolojik/ Yazıbilimsel gramatikal/ Dilbilgisel gramer/ Dilbilgisi gramerci/ Dilbilgici greyder/ Yerdüzler gri/ Boz grup/ 1.Küme 2.Öbek 3.Topluluk 4.Takım 5.Yığın gruplama/ Kümeleleme gruplandırma/ Kümelendirme gruplaşma/ Kümeleşme guard/ Koruma guardını almak/ Korunmak Gulam, gülam/ Köle, esir. gulyabanî/ Umacı, öcü gurbet/ Yadel gurbetçi/ Yadelci gureba/ Kimsesizler gurup/ Günbatımı gurur/ 1.Övünç 2.Kasıntı 3.Büyüklenme gururla/ Övünerek gururlanmak/ 1.Övünme 2.Kasıntılanmak 3.Büyüklenmek gururlu/ 1.Övünçlü 2.Kasıntı gururluca/ Övünçlüce gusto/ Beğeni gusûl/ boy abdesti güç/ erk güfte/ beste sözü Güher/ Mücevher . Gül misali/ Gül benzeri, güle nisbet. güldeste/ Seçki Gülistan/ Gül bahçesi. Gülşan/ Gülşen, gül bahçesi. günâh/ dinsel suç günâhkâr/ günah işleyen günbegün/ Günden güne Güne/ 1.Güneş alan yer, güneşli yer. 2.Yer adı. Günevi/ Güneşin doğduğu yer, doğu yönü. Günü yetmek/ Günü, zamanı gelmek. güruh/ Derinti gürûh/ insânlar, topluluk, ayak takımı, aşağı sıradan insânlar Gürülenmek/ Artar biçimde alazlanarak yanmak, harlanmak. gürz/ Topuz güya/ 1.Sözde 2.Sanki Güz/ Sonbahar. Güzar/ Dolaşma, gezinti. güzergâh/ Uğrak güzide/ 1.Gözde 2.Seçkin habak/ Yarpuz haber almak/ Salıklanmak haber vermek/ Salıklamak haber/ Salık haberci/ Salıkman habercilik/ Salıkmanlık haberdar/ Salıklı haberler/ Salıklar haberleşme/ Salıklaşma haberli/ Salıklı habersiz/ Salıksız habîb/ hakiki sevgili habis/ Kötücül habitat/ Yetişme ortamı, bir canlının, bir türün içinde yaşadığı ortam. hacer/ Taş hacer'ül esved/ Karataş hacer-ül-esved/ Kâbedeki siyah taş hacet/ Gerek hacet/ ihtiyaç, gereksinim hacim, hacım/ oylum hacir altına almak/ Kısıtlamak hacir/ Kısıt had safha/ İleri evre haddinden fazla/ Gereğinden çok haddizatında/ Gerçekte hadis/ Hz.Muhammed’in sözü hadise/ Olay hadiseli/ Olaylı hadisesiz/ Olaysız hadsiz hesapsız/ Ölçüsüz sayısız hafakanlar basmak/ Bunalmak hafi/ Gizli hafif/ Yeğni hafifçe/ Yeğnice hafiflemek/ Yeğnileşmek hafifleşmek/ Yeğnileşmek hafifletici/ Yeğnileştirici (r) Yeğniltici hafifletmek/ Yeğnileştirmek (r) Yeğniltmek hafiflik/ Yeğnilik hafiye/ Gizmen hafiyelik/ Gizmenlik hafıza kaybı/ Bellek yitimi hafıza/ Bellek hafta/ Yedil haftalık/ Yedillik haftalıkçı/ Yedillikçi hâin/ kötü niyetli, kalleş; hıyanet eden hain/ Satkın haince/ Satkınca hainlik/ Satkınlık hak aramak/ Ülev aramak hak sahibi/ Ülev iyesi hak vermek/ Ülev vermek Hak/ Toprak; tanrı. hak/ Ülev hakaret etmek/ 1.Aşağılamak 2.Sövmek hakaret/ 1.Aşağılama 2.Sövgü hakarete uğramak/ 1.Aşağılanmak 2.Sövülmek hakça/ Ülevce hakem heyeti/ Ülevciler kurulu hakem/ Ülevci hakemlik/ Ülevcilik hakeza/ Böyle hakikat/ Gerçek hakikaten/ Gerçekten hakiki/ gerçek hakiki/ Gerçek (r) Gerçeksel hakim/ 1.Egemen 2.Yargıç hakim/ Bilge hakimane/ 1.Egemence 2.Yargıçça hakimiyet/ Egemenlik hakimlik/ Yargıçlık hakir görmek/ Değersiz görmek hakir/ 1.Değersiz 2.Aşağı hakkında/ 1.Üzerine 2.İlişkin haklı/ 1.Ülevli 2.Doğru haklılık/ Ülevlilik haksız/ 1.Ülevsiz 2.Yanlış haksızca/ Ülevsizce haksızlık/ Ülevsizlik hal çaresi/ Çözüm yolu Hal I/ Durum. hal tercümesi/ 1.Özgeçmiş 2.Yaşamöyküsü hâl/ Çözüm hâl/ Durum hâlâ/ 1.Daha 2.Şimdi bile hala/ Çiçe Halas/ Kurtulma, kurtuluş. halbuki/ Oysa haldeş/ Durumdaş hale/ Ayla halef/ Ardıl halen/ 1.Daha 2.Şimdi bile halet-i ruhiye/ Tinsel durum halhal/ kadınların ayak bileklerine taktıkları bilezik. halhal/ Mengel hal-i tabii/ Doğal durum hali vakti yerinde/ Varsıl halim selim bir insan/ Uysal bir kişi halis muhlis/ 1.Özden som 2.Eksiksiz halis/ 1.Katışıksız 2.Som halk bilgisi/ Budun bilgisi halk edebiyatı/ Budun yazını halk şairi/ Köy ozanı halk/ Budun hall/ Çözüm halletmek/ Çözümlemek hallolmak/ Çözümlenmek halsiz/ Bitkin halsizlik/ Bitkinlik halüsinasyon/ Varsanı halvet/ başbaşa kalma ham/ Çiğ Ham/ Terbiye görmemiş kişi, çiğ; olgunlaşmamış. hamal/ Yükmen hamaliye/ Yükmenlik hamallık/ Yükmenlik hamam böceği/ Yunak böceği hamam/ Yunaklık hamamcı/ Yunaklıkçı hamamcılık/ Yunaklıkçılık hamaset/ Yiğitlik hamasî laf/ Beylik söz hami/ Koruyucu hamile/ Gebe hamilelik/ Gebelik hamiline/ Adına hamle/ Atılım hammadde/ Çiğözdek hamse/ Beşlik hançer/ Kama hançerlemek/ Kamalamak handikap/ Pekent hane/ Ev hanedan/ Hanlık haneli/ Konutlu hanende/ Okuyucu haploid/ Tek kromozom setine sahip olan. Har/ Ateş. hara/ Telis harab, harap/ bitik, yıkılmış harabe/ 1.Yıkıntı 2.Örenyeri (r) Örenlik harami/ Haydut Harami/ Haydut, kır uğrusu. harap/ Yıkık hararet yapmak/ Isınmak hararet/ 1.Isı 2.Sıcaklık hararetli/ Sıcak harbiye/ Savaş okulu harbiyeli/ Savaş okullu harc-ı rah/ Yolluk hardware/ Donanım hare/ Meviş, meneviş hareket etmek/ 1.Devinmek 2.Davranmak hareket tarzı/ Davranışlar hareket/ 1.Devinim 2.Davranım hareketlenme/ Devinme hareketli/ Devinimli hareketlilik/ Devinimlilik hareketsiz/ Devinimsiz hareketsizlik/ Devinimsizlik harelenmek/ Mevişlenmek hareli/ Mevişli haresiz/ Mevişsiz harf harf/ İmce imce harf/ İmce harfiyen/ İmcesine dek harflemek/ İmcelemek haric/ 1.Dış 2.Dışında 3.Başka haricen/ Dıştan harici/ Dışsal hariciye/ 1.Dışişleri 2.Dışsayrılıkları 3.Dışsal hariciyeci/ Dışsayrılıkları uzmanı (r) Dışsalcı hariç/ dışında harika/ 1.Olağanüstü 2.Ülküsel harikulade/ 1.Olağanüstü 2.Ülküsel haris/ Açgözlü Hark/ Su yolu. harp etmek/ Savaşmak harp meydanı/ Savaş alanı harp/ Savaş hars/ Ekinç has/ Özgü hasbelkader/ 1.Az da olsa 2.Rastlantıyla hasbihâl etmek/ Söyleşmek hasbihâl/ Söyleşi hasebiyle/ 1.Dolayısıyla 2.Ötürü haset/ Kıskançlık hasetçi/ Kıskanç hasetlenmek/ Kıskanmak hasıl/ 1.Oluşma 2.Ürün 3.Verim hasılat/ Kazanç hasılı/ Kısacası hasım/ Yağı hasımlık/ Yağılık hasis/ Pinti, elisıkı, kısmık hasisleşmek/ Pintileşmek, elisıkılaşmak hasislik/ Pintilik, elisıkılık hasret/ Özlem hasretlik/ Ayrılık hassas/ 1.Duyarlı 2.Duygulu 3.Duyusal hassasiyet/ Duyarlılık (r) Duyarlık hassaten/ Özellikle hasta etmek . Sayrıltmak hasta olmak/ Sayrılanmak hasta/ Sayrı hastabakıcı/ Sayrıbakıcı hastabakıcılık/ Sayrıbakıcılık hastalandırmak/ Sayrılandırmak hastalanmak/ Sayrılanmak hastalık/ Sayrılık hastalıklı/ Sayrılıklı hastane/ Sayrıevi hasut/ Kıskanç Haşa/ Asla, kesinlikle, hiçbir zaman. haşarı/ Yaramaz haşerat/ Böcekler haşere/ Böcek haşhaş/ Afyon haşin/ 1.Sert 2.Kırıcı haşinleşmek/ 1.Sertleşmek 2.Kırıcılaşmak haşinlik/ Sertlik haşır neşir olmak/ Sıkı fıkı olmak haşmet/ Görkem haşmetli/ Görkemli hat trick yapmak/ Üçlemek hat/ 1.Çizgi 2.Yazı 3.Yol hata etmek/ 1.Yanılmak 2.Yanlışlık yapmak hata yapmak/ 1.Yanılmak 2.Yanlış davranmak hata/ 1.Yanılgı 2.Yanlışlık hatalı/ 1.Yanılgılı 2.Yanlış hatasız/ 1.Yanılgısız 2.Doğru hatim/ Bitim hatime/ Sonsöz hatip/ Konuşmacı --> Aytman hatıra defteri/ Andaç hatıra/ Anı hatırat/ Anılar hatırlamak/ Anımsamak hatırlanmak/ Anımsanmak hatırlatmak/ Anımsatmak hatmetmek/ Bitirmek hatmî çiçeği/ Talyun hatta/ 1.Üstelik 2.Bile havadis/ Salık havai/ Yelkovan, Hoppa havuç/ Keşir havuz/ Maslak haya/ 1.Erbezi 2.Taşak haya/ Utanma (r) Ut hayal etmek/ Düşlemek (r) Düşlemlemek hayal kırıklığı/ Düşkırıklığı (r) Düşlem kırıklığı hayal/ 1.Düş (r) Düşlem 2.Sanrı hayalet/ 1.Sanrıl 2.Karaltı hayali/ 1.Düşsel 2.Düşlemsel 3.Sanrısal hayalperest/ Düşsever (r) Düşlemci hayasız/ Utanmaz hayat memat meselesi/ Ölüm kalım sorunu hayat seviyesi/ Yaşam düzeyi hayat standartı/ Yaşam düzeyi hayat tarzı/ Yaşam biçimi (r) Yaşayış hayat tecrübesi/ Yaşam deneyimi hayat/ 1.Yaşam 2.Dirim hayati/ Yaşamsal hayatiyet/ Yaşamsallık hayıflanmak/ Yerinmek hayır/ İyilik hayır/ iyilik hayırlı/ İyi hayırsever/ 1.Yardımsever 2.İyilikçi hayırsız/ Kötü hayli/ 1.Epey 2.Epeyce hayme/ Asmalık hayret etmek/ Şaşmak hayret/ şaşılacak durum hayret/ Şaşkı Hayret/ Şaşma, şaşırma, şaşakalma, ne yapacağını bilememe. hayrına/ hayır için haysiyet/ 1.Onur 2.Kişilik haysiyetli/ 1.Onurlu 2.Kişilikli haysiyetsiz/ 1.Onursuz 2.Kişiliksiz haysiyetsizlik/ 1.Onursuzluk 2.Kişiliksizlik hayvan/ Yılkı hayvanca/ Yılkıca hayvani/ Yılkısal hayvanlaşmak/ Yılkılaşmak hayvanlık/ Yılkılık haz/ keyif hazan/ Güz hazar Denizi/ Barış Denizi hazar/ Barış hazım cihazı/ Sindirim aygıtı hazım/ Sindirim hazımsızlık/ Sindirimsizlik hazin/ 1.Üzücü 2.Üzüntülü 3.Acıklı 4.Dokunaklı hazmetmek/ Sindirmek Hazret'i Mevla/ Tanrı. Heba olmak/ Boşa gitmek, ziyan olmak. heccav/ Yergici hece vezni/ Seslem ölçüsü hece/ Seslem hececi/ Seslemci hecelemek/ Seslemlemek hedef/ Erek heder olmak/ boşa gitmek, boşuna harcanmak, harcanmak hediye/ Armağan hediyelik/ Armağanlık hegemonya/ 1.Egemenlik 2.Baskı hekim/ Sağaltman hekimlik/ Sağaltmanlık hektar/ Dönüm helak etmek/ Aşırı yormak helak olmak/ Aşırı yorulmak Hele/ Pekiştirme bağı, özellikle, hiç olmazsa, önce. helezoni/ Sarmal helikopter/ Dönerkanat helikopterci/ Dönerkanatçı hemasır/ Çağdaş hematit/ Kantaşı hematolog/ Kanbilimci hematoloji/ Kanbilim hematolojik/ Kanbilimsel hemcins/ Türdeş hemcinslik/ Türdeşlik hemdert/ Acıdaş hemen hemen/ Neredeyse hemen/ Çabuk hemencecik/ Çabucak hemfikir/ Düşüncedeş hemhal/ Durumdaş Hemi/ Hem, hem de. hemoglobin/ Alyuvarlar içerisinde bulunan ve yapısında demir taşıyan, kırmızı renkli bir solunum pigmenti. hemolenf/ Bazı omurgasızlarda, hemosöl adı verilen vücut boşluğu içerisinde bulunan sıvı. hemolitik/ Kan hücrelerine zarar veren. hemoroid/ İğnik hemosiyanin/ Bazı omurgasızlarda bulunan, demir yerine bakır içeren, mavi-yeşil renkli solunum pigmenti. hemosöl/ Eklem bacaklılarda, gerçek sölom boşluğu yerine bulunan ve içinde solunum sıvısının dolaştığı vücut boşluğu. hemşehri/ 1.İldeş 2.Bölgedeş hemşehrilik/ 1.İldeşlik 2.Bölgedeş hendek/ Or hentbol/ Eltopu hentbolcu/ Eltopçu hentbolculuk/ Eltopçuluk henüz/ Daha her daim/ Sürekli her dem/ her zaman herbivor/ Bitkisel besinler ile beslenen canlılar. Hercai/ 1.Hiçbir şeyde kararlı olmayan kimse, gelgeç, yeltek. 2.Aşkta değişken. hercai/ Değişken herediteryanist/ Katılımcı herediteryanizm/ Katılımcılık herhalde/ Sanırım hermafrodit/ Çift eşeyli, her iki eşeyin organlarını birlikte taşıyan, er dişi, monoik. hermafrodit/ Erdişi hermafroditizm/ Erdişilik hesabına/ 1.Adına 2.Yerine hesap etmek/ Sayımlamak hesap/ Sayım hesapçı/ Sayımcı hesapçı/ Sayman hesaplama/ Sayımlama hesaplı/ 1.Sayımlı 2.Ölçülü hesapsız/ 1.Sayımsız 2.Ölçüsüz heterojen/ Ayrışık heterojen/ Değişik karakterlere yada yapılara sahip olan. heteronom metamerizm/ Vücudu oluşturan segmentlerin, birbirinden farklı yapıda olması. heterospor/ Mikrospor ve makrospor gibi morfolojik ve eşey bakımından farklı sporlar. heterotrof/ Kendi besinini üretemediği için, organik besinleri dışarıdan almak zorunda olan canlılar (ardıbeslek). heves/ 1.Özenti 2.İstek heveslendirme/ Özendirme heveslenmek/ Özenmek hevesli/ İstekli hevessiz/ İsteksiz heybet/ gösterişli büyüklük, irilik heyelan/ Göçük heyet/ Kurul heykel/ anıt heykel/ Yontu heykeltraş/ Yontucu (r) Yontman heykeltraşlık/ Yontuculuk (r) Yontmanlık hezeyan/ Sabuk, sayıklama hezimet/ Bozgun hezimete uğramak/ Bozguna uğramak hibe etmek/ Bağışlamak hibe/ Bağış hicap duymak/ Utanmak hicap/ Utanç Hicap/ utanma, utanç. hiciv/ Yergi hicivci/ Yergici hicret etmek/ Göç etmek (r) Göçmek hicret/ Göç Hicret/ Memleketten memlekete göç, Hz. Peygamber'in Mekke'den Medine'ye göç etmesi ki İslam takviminde tarih başı sayılır. hicvedilmek/ Yerilmek hicvetmek/ Yermek hicviye/ Yergilik hiç değilse/ En azından Hidayet/ Olgunluk. hiddet/ Öfke hiddetlendirmek/ Öfkelendirmek hiddetlenmek/ Öfkelenmek hiddetli/ Öfkeli hidro/ Su hidrofil/ Sucul hidrofobi/ Su ürküsü hidrofor/ Subasar hidrografi/ Subilgisi hidrolog/ Subilimci hidroloji/ Subilim hidrolojik/ Subilimsel hidrometre/ Suölçer hidrosfer/ Suyuvar hidrostatik/ Suda sabit bir şekilde kalmayı ve yüzebilmeyi sağlayan. hif/ Sporların çimlenmesiyle oluşan ve birden fazla çekirdek taşıyan, silindir şeklindeki tüpsü iplikçikler. hıfzıssıhha/ Sağlık koruma hijyen/ 1.Sağlık 2.Sağlıkbilgisi hijyenik/ Sağlıklı hikaye/ Öykü hikayeci/ Öykü hikayecilik/ Öykücülük hikmet/ Bilgelik hilafsız/ Kuşkusuz hilâl/ ay hilal/ Ayça hilkat/ Yaradılış hılt (Ar): Suyuk himaye etmek/ Korumak himaye/ Koruma himen/ Kızlık zarı himmet/ Yardım hindiba/ Güneğik hindolog/ Hintbilimci hindoloji/ Hintbilim hindu/ Hintli hinduist/ Brahmacı hinduizm/ Brahmacılık hinterland/ Everek, içbölge hınzır/ Domuz hınzırca/ Domuzca hınzırlık/ Domuzluk hiper aktif çocuk/ Afacan hiper/ Aşırı hipodermis/ Dermis tabakasının alt bölümü. hipofiz/ Beyin tabanında bulunan ve iki kısımdan meydana gelen bir iç salgı bezi. hipofiz/ beyinde bir salgı bezi hipogeik/ Toprak yüzeyinin altında gelişen ya da yaşayan. hipopotam/ Suaygırı hipotez/ Varsayım hırka/ yünlü üst giysisi hırsız/ Uğru hırsızca/ Uğruca hırsızlık/ Uğruluk his/ 1.Duygu 2.Sezgi his/ duygu hislendirmek/ Duygulandırmak hislenmek/ Duygulanmak hisli/ Duygulu hisse/ Pay hissedar/ Paydaş hisseli/ Paylı hissetmek/ 1.Duyumsamak 2.Sezinlemek hissettirmek/ 1.Duyumsatmak 2.Sezdirmek hiss-i kable'l vuku/ Önsezi hiss-i selim/ Sağduyu hissi/ Duygusal hissiyat/ Duygular hissiz/ Duygusuz histolog/ Dokubilimci histoloji/ Dokubilim histolojik/ Dokubilimsel hışım/ Kızgınlık hit/ Gözde hitab, hitap/ sesleniş, seslenme hitabe/ Sesleniş hitaben/ Yönelik hitabet/ Konuşma hitabetmek/ değinmek, seslenmek Hitam/ Son, nihayet, bitme, tükenme. hitap/ Seslenme hıyanet/ Satkınlık hıyanet/ sözünü tutmamak; hainlik hiza/ Doğrultu hizaya gelmek/ Yola gelmek hizip/ Bölüntü hobi/ Düşkü holding/ Yatırım ortaklığı holigan/ Hayta holoblastik bölünme/ Hücre bölünmesinin, yumurtanın tamamında gerçekleşmesi. homojen/ Benzeşik homolog/ Aynı görevi görmeseler bile, embriyonik dönemde aynı dokudan köken alarak gelişmiş organlar. homonim/ Sesteş homonom metamerizm/ Vücut bölümlerinin birbirine eş bölmelerden oluşması. homospor/ Yosun ve eğreltilerde morfolojik olarak birbirinin aynı olmakla birlikte, eşey fonksiyonları negatif, pozitif biçimde olan sporlar, ızospor. hor görmek/ Değersiz görmek Horasan/ İran'da bölge ve eski bir eyalet. İran yaylasının en doğu kesimindedir. Başlıca şehri Meşhed'dir. host computer/ Ana bilgisayar host/ Konukçu hostes/ Konukçu hosting/ Anadizge Hoş/ Beğenilen, zevk veren, güzel. Hoyrat/ Kaba, kırıcı. Hu/ Ünleme, selam. hububat/ Tahıl huda/ Tanrı hukşat/ Çengel hukuk/ Tüze hukukçu/ Tüzeci hukukçuluk/ Tüzecilik hukuki/ Tüzel hulasa/ 1.Özet 2.Kısaca humma/ Sıtma hummalı/ Sıtmalı hummalı/ Yoğun humus/ Toprak üzerindeki ve içindeki organik atıkların ayrışması sonucu oluşan kütle Hun/ Kan, kanlı. hurafe/ Körinanç Hurç/ Heybe. hûri/ cennette bulunan güzel kız Huri/ Cennette yaşadığına inanılan kızlara verilen ad, genç ve çok güzel kadın. huruç/ dışarı çıkma husumet/ Yağılık husus/ Konu hususi/ Özel hususiyet/ Özellik huzur/ 1.Erinç 2.Dirlik huzurevi/ Erinçevi huzurlu/ Erinçli huzursuz/ Erinçsiz huzursuzca/ Erinçsizce huzursuzluk/ Erinçsizlik hücre dışı sindirim/ Büyük moleküllü besinlerin, hücrelerin dışarıya verdikleri salgılar ile hücre içine alınmadan, yapı taşlarına ayrılması. hücre içi sindirim/ Büyük moleküllü besinlerin, hücre içerisine alınarak, hücre içinde yapı taşlarına ayrılması. hücre/ Göze hücum etmek/ Saldırmak hücum/ Saldırı hüda/ Tanrı Hüda/ Tanrı. hüküm/ Yargı Hüküm/ yargı, yargı kararı. hükümran/ Egemen hükümranlık/ Egemenlik hükümsüz/ Geçersiz hülasa/ 1.Sonuç 2.Sonuçta 3.Öz hümanist/ Adamcıl hümanizm/ Adamcıllık hüner/ 1.Yetenek 2.Beceri Hünkar/ Padişah, sultan, hükümdar . hünnap/ Çiğde hür/ Özgür hürce/ Özgürce hürmet etmek/ Saymak hürmet/ 1.Saygı 2.Değer hürmetkar/ Saygılı hürmetli/ Yüce hürmetsizlik/ Saygısızlık hürriyet/ Özgürlük hürriyetperver/ Özgürlükçü hüsn, hüsün/ güzel hüsn-i niyet/ Akağınlık hüsn-i niyetli/ Akağın hüthüt/ Çavuşkuşu hüviyet cüzdanı/ Kimlik belgesi hüviyet/ Kimlik hüzün/ Üzüntü hüzünlendirmek/ 1.Üzmek 2.Üzüntülendirmek hüzünlenmek/ 1.Üzülmek 2.Üzüntülenmek hüzünlü/ 1.Üzücü 2.Üzüntülü 3.Acıklı 4.Dokunaklı hüzünlü/ üzgün, mahsun, boynu bükük, mahzun iaşe/ Geçim ibadet/ Tapınma ibadet etmek/ Tapınmak ibadet/ Tanrı buyruklarını yerine getirme, Tanrı'ya yönelik saygı davranışı, tapınma, kült. ibadet/ tapma ibadethane/ Tapınak ibare/ Sözce iblis/ Şeytan. ibrişim/ Kalınca bükülmüş ipek, iplik, saç. icabında/ 1.Gerekirse 2.Belki icap/ Gerek icap etmek/ Gerekmek icap ettirmek/ Gerektirmek icat/ Kılgı icat edilmek/ Kılgılanmak icat etmek/ Kılgılamak icat olmak/ Kılgılanmak icbar/ Zorlama ice tea/ Buzlu çay icra etmek/ Yorumlamak ictima/ Toplum ictimai/ Toplumsal ictimaiyat/ Toplumbilim iç döllenme/ Erkek ve dişi eşey hücrelerinin vücut içinde birleşmesi ile meydana gelen döllenme tipi. Erkek bireyin spermleri, belirli yapılar yardımıyla dişi vücuduna aktarılır ve dişinin vücudu içerisinde yumurta hücresini döller. idame/ Sürdürme idare/ Yönetim idare edilmek/ Yönetilmek idare etmek/ Yönetmek idare heyeti/ Yönetim kurulu idarece/ Yönetimce idareci/ Yönetici idarecilik/ Yöneticilik idarehane/ Yönetimlik idareli/ 1.Tutumlu 2.Yönetimli idaresiz/ 1.Tutumsuz 2.Yönetimsiz idari/ Yönetimsel iddia/ Sav iddia etmek/ Savlamak,öne sürmek iddialaşmak/ Savlaşmak iddialı/ Savlı iddiasız/ Savsız ideal/ 1.Ülkü 2.Ülküsel idealist/ Ülküselci idealizasyon/ Ülküleştirme idealizm/ Ülküselcilik idealleştirme/ Ülküleştirme idefiks/ Saplantı identik/ Özdeş ideolog/ Düşüngücü ideoloji/ Düşüngü ideolojik/ Düşüngüsel idiot/ aptal idrak/ 1.Algı 2.Kavrama idrak etmek/ Algılamak idrar/ Sidik,çiş,siy idrar yolu/ Siyborusu idrofobi/ Su ürküsü ifa etmek/ Ödemek ifade/ Söylem ifade almak/ Sorgulamak ifade etmek/ Söylemlemek ifade vermek/ Sorgulanmak iflah/ Onma, zor durumdan kurtulma, iyi duruma gelme. iflas/ Batkı iflas etmek/ Batmak iflas ettirmek/ Batırmak ifraz etmek/ Salgılamak ifrazat/ Salgı (lar) ifrit/ şeytan ifşa/ Açıklama iftihar/ Övünç,kıvanç iftihar etmek/ Övünmek,kıvanmak igrofobi/ Teril ürküsü ihanet/ Satkınlık ihanet/ kötülük yapma, hainlik etme ihlas/ Gönülden gelen dostluk, içtenlik, doğruluk, özlü, halis olmak. ihmal/ Savsaklama ihmal etmek/ Savsaklamak ihmalci/ Savsak ihmalkar/ Savsak ihmalkarlık/ Savsaklık ihracat/ Dışsatım(lar) ihracatçı/ Dışsatımcı ihracatçılık/ Dışsatımcılık ihraç/ 1.Çıkarma 2.Dışsatım 3.Gönderme ihraç etmek/ 1.Dışsatımlamak 2.Çıkarmak ihsan/ Bağış ihtar/ 1.Anımsatma 2.Uyarı ihtar etmek/ 1.Anımsatmak 2.Uyarmak ihtar/ uyarı ihtilaf/ 1.Uyuşmazlık 2.Anlaşmazlık ihtilal/ Devrim ihtilâl/ darbe ihtilalci/ Devrimci ihtilalcilik/ Devrimcilik ihtimal/ Olasılık ihtimam/ Özen ihtimam göstermek/ Özenmek ihtiras/ Tutku ihtiraslı/ Tutkulu ihtirassız/ Tutkusuz ihtisas/ Uzmanlık ihtişam/ Görkem ihtişamlı/ Görkemli ihtiva/ 1.İçerme 2.Kapsama ihtiva etmek/ 1.İçermek 2.Kapsamak ihtiyaç/ Gereksinim ihtiyaç duymak/ Gereksinmek ihtiyaç hissetmek/ Gereksinmek ihtiyaç sahibi/ Gereksinimci ihtiyar/ Yaşlı ihtiyar heyeti/ Köy kurulu ihtiyarî/ İstemli ihtiyari/ kendi elinde ihtiyarlık/ Yaşlılık ihtiyat/ Sakınım ihtiyaten/ Sakınarak ihtiyatlı/ Sakınımlı,sakıngan ihtiyatsız/ Sakınımsız ihya etmek/ 1.Canlandırmak 2.Diriltmek ikamet etmek/ 1.Yaşamak 2.Oturmak ikametgah/ Konut ikametgah ilmuhaberi/ Konut belgesi ikaz/ Uyarı ikaz edilmek/ Uyarılmak ikaz etmek/ Uyarmak ikbalperest/ Gündüşkünü ikbalperestlik/ Gündüşkünlüğü iki evcikli/ Dioik. ikmâl/ Bütünleme ikmâl etmek/ Bütünlemek ikmâl imtihanı/ Bütünleme sınavı iknolog/ Taşılbilimci iknoloji/ Taşılbilim ikon/ Tapıncak ikram/ Sunma ikram/ ağırlama ikramiye/ Ödül ikrar/ Verilmiş söz. iktibas/ Alıntı iktibas etmek/ Alıntılamak iktidarsız/ Puluç iktidarsızlık/ 1.Puluçluk 2.Güçsüzlük iktisap/ 1.Kazanım 2.Edinim il/ belde ila/ İle ilaç/ Emgi ilah/ Kuday ilâh/ Tanrı ilahe/ Umay ilahi/ 1.Tanrısal 2.Kudaysal 3.Umaysal ilâhi/ Tanrısal ilahiyat/ Dinbilim ilahiyatçı/ Dinbilimci ilam/ Bildirme ilan/ Duyuru ilan etmek/ Duyurmak ilanen/ Duyrularak ilân-ı aşk/ aşk ilân etmek ilave/ Ek ilave etmek/ Eklemek ilaveli/ Ekli ilavesiz/ Eksiz ilaveten/ Ekleyerek ilelebet/ Sonsuza değin iletim demeti/ Bitkilerde organik ve inorganik besin maddelerinin iletiminin yapıldığı odun ve soymuk borularından oluşan yapılar. Ilgar/ Verilmiş söz, ant. ılgar/ Verilmiş söz, ant. ilhak/ Katma ilhak etmek/ Katmak ilham/ Esin ilham almak/ Esinlenmek ilham vermek/ Esinlemek ilim/ Bilim ilim-irfan/ Bilgi bilim illegal/ Yasal illet/ 1.Sayrılık 2.Bozukluk illiyet/ Nedensellik illüstrasyon/ Bezeme illüstratif/ Bezenmiş illüstratör/ Bezeyici illüzyon/ Gözbağı illüzyonist/ Gözbağcı illüzyonizm/ Gözbağcılık ilmî/ Bilimsel ilmiye/ Bilimcilik ilmül lisan/ Dilbilim iltica/ Sığınma iltica etmek/ Sığınmak iltihak/ Katılma iltihak etmek/ Katılmak iltihak etmek/ katılmak iltihap/ Yangı iltihaplanmak/ Yangılanmak iltihaplı/ Yangılı iltihapsız/ Yangısız iltimas/ Kayırma iltimas/ kayırma iltizam/ Kesenek im/ Anlam yükletilen şey, işaret. ima/ Sezdirim ima etmek/ Sezdirmek imaj/ İmge imajinasyon/ İmgeleme imajist/ İmgeci imajizm/ İmgecilik imal etmek/ Üretmek imalat/ Üretim (ler) imalatçı/ Üretimci imalatçılık/ Üretimcilik imalathane/ Üretimevi imalı/ Sezdirimli iman/ İnanç iman etmek/ İnançlanmak imân/ inanç imanlı/ İnançlı imansız/ İnançsız imansızca/ 1.İnançsızca 2.Acımasızca imansızlık/ 1.İnançsızlık 2.Acımasızlık imar/ Bayındırlık imâr/ inşa imaret/ Aşevi imaret/ Mamur etmek, şenlendirmek. imarlı/ Bayındır imarsız/ Bayındırsız imbik/ Damıtaç,damıtıcı imha/ Yok etme imha etmek/ Yok etmek imkan/ Olanak imkân/ olanak imkanlı/ Olanaklı imkansız/ Olanaksız imla/ Yazım imlâ/ yazım imparator/ İlhan imparatoriçe/ İlhatun imparatoriçelik/ İlhatunluk imparatorluk/ İlhanlık import/ Dışalım imran/ Kur'an'ı Kerim'in üçüncü suresi. imtihan/ Sınav imtihan etmek/ Sınamak imtihan olmak/ Sınanmak imtihan/ sınav imtina/ 1.Çekince 2.Sakınca 3.Kaçınma imtina etmek/ 1.Çekinmek 2.Sakınmak 3.Kaçınmak imtiyaz/ Ayrıcalık imtiyazlı/ Ayrıcalıklı imza/ Adim imza atmak/ Adimlemek imzalamak/ Adimlemek in/ İçeri inat/ Diretim inat etmek/ Diretmek inat/ ayak direme inatçı/ Diretken inatçılık/ Diretkenlik inatlaşmak/ Diretleşmek İncil/ Hrîstiyanların kitabı indeks/ Dizin indikatör/ Gösterge indikatör/ Belirleyici. Bazı durumlara karşı hassasiyet göstererek ya da cevap oluşturarak, o durumlar hakkında ipucu veren. indinde/ Katında individüalist/ Bireyselci individüalizm/ Bireyselcilik individüel/ Bireysel infaz etmek/ Uygulamak infaz etmek/ yerine getirmek infaz kanunları/ Uygulama yasaları infaz/ uygulama infilak/ Patlama infilak etmek/ Patlamak informal/ 1.Doğal 2.Yaygın inhisar/ Tekel inkar/ Yoksayım inkar etmek/ Yoksayımlamak inkâr etmek/ kabul etmemek inkâr/ kabul etmeme, red inkarcı/ Yoksayımcı inkılap/ 1.Dönüşüm 2.Devrim inkılapçı/ 1.Dönüşümcü 2.Devrimci inkisar/ 1.İlenç,ah 2.Kırılma inkişaf/ 1.Açınım 2.Gelişim inkişaf etmek/ 1.Açınımlanmak 2.Gelişmek inkişaf ettirmek/ 1.Açınımlatmak 2.Geliştirmek input/ Girdi insan/ 1.Adam 2.Kişi insancıl/ Adamcıl insaniyet/ 1.Adamlık 2.Kişilik insaniyetli/ Kişilikli insaniyetsiz/ Kişiliksiz insanlık/ Adamlık insektivor/ Böcekler ile beslenen canlılar. insicam/ Tutarlık insicamlı/ Tutarlı insicamsız/ Tutarsız insider/ İçpaydaş insirafi/ Bükülgen insiyaki/ İçgüdüsel inşa etmek/ 1.Yapmak 2.Kurmak inşaat/ Yapı işleri inşaatçı/ Yapıcı inşaatçılık/ Yapıcılık inşallah/ Tanrı isterse,umarım intak/ Söyletme intaniye/ Bulaşıcı sayrılık integral/ Tümlev internet/ Örütağ,genelağ intiba/ İzlenim intibah/ Uyanış intibak/ Uyum intibak etmek/ Uyum sağlamak intihal/ Aşırma intikal/ Geçme intikal etmek/ 1.Geçmek 2.Varmak intikam/ Öç intikam almak/ Öç almak intikam/ öç intizam/ Düzenlilik intizamlı/ Düzenli intizamsız/ Düzensiz intizar/ 1.Bekleyiş 2.İlenme intizar/ Bekleme, beklenilme, gözleme. intranet/ İçağ invariyant/ Değişmez iptidai/ İlkel irade/ İstenç irâde/ özgür karar verme iradeli/ İstençli iradesiz/ İstençsiz Irak/ Irak, uzak. irat/ Gelir irfan/ 1.Bilme 2.Bilgi Irgalamak/ Yerinden oynatmak, sallamak, sarsmak. ırgat/ Eğner Irma/ Uzaklaştırma, kaybetme. ironi/ alaysama irrasyonalizm/ Usdışılık irrasyonel/ Usdışı irrite etmek/ Öfkelendirmek irs/ soy irsaliye/ Gönderi irsî/ Kalıtımsal irsiyet/ Kalıtım irşad/ Doğru yolu gösterme, uyarma, Hak yoluna götürme. (Bu işi yapanlara mürşid denir) irtibat/ Bağlantı irtibat/ bağlantı irtica/ Gericilik irticai/ Gerici irticalen/ Doğaçlama irtifa/ Yükseklik irtifa kaybetmek/ Alçalmak irtifa kazanmak/ Yükselmek İsfahan/ İran'da X. Eyaletin merkezi olan şehir. Isfahan, Zargos'un doğu yüzünün eteğindedir. Karışık asıllı olan halknın çoğunluğu Türkçe konuşur. isim/ Ad isim fiil/ Adeylem iskan/ Yerleşim iskan etmek/ Yerleştirmek iskandil/ Derinlikölçer ıskarta/ Marda iskonto/ İndirim iskontolu/ İndirimli isnat/ Yükleme ispat/ Kanıt ispat etmek/ Kanıtlamak israf/ Savurganlık israf etmek/ Savurmak israiliyattan/ Asılsız Issı/ Sıcak. istadiye/ Uzaklıkölçer ıstampa/ Damgalık istavrit/ Kıraça istelagmit/ Dikit istelagtit/ Sarkıt istiab/ Sığa istiab haddi/ Sığası istiare/ Eğretileme istibdat/ 1.Buyurganlık 2.Zorbalık istif/ 1.Yığım 2.Dizi istif etmek/ 1.Yığımlamak 2.Dizmek istifade/ Yararlanma istifade etmek/ Yararlanmak istifçi/ Yığımcı istifçilik/ Yığımcılık istifham/ Sorulama istiflemek/ 1.Yığımlamak 2.Dizmek istifrağ/ Kusma istifrağ etmek/ Kusmak istihdam/ İşlendirme istihsal/ Üretim istihsal etmek/ Üretmek istihza/ Alay istikamet/ 1.Doğrultu 2.Yön istikbal/ Gelecek istiklal/ Bağımsızlık istikrar/ Denge istikrarlı/ Dengeli istikrarsız/ Dengesiz istikrarsızlık/ Dengesizlik ıstılah/ Terim ıstılahi/ Terimsel istimlak/ Kamulaştırma istimlak etmek/ Kamulaştırmak istinaden/ Dayanarak istintak/ Sorgu istintak hâkimi/ Sorguç istirahat/ Dinlenme istirahat etmek/ Dinlenmek istismar/ 1.Sömürü 2.Kötüye kullanma istismarcı/ Sömürücü istismarcılık/ Sömürücülük istisna/ Ayrıksılık istisnai/ Ayrıksı istisnasız/ Ayrıksız istişare/ Kengeş,Danışma istişare etmek/ Danışmak istişare heyeti/ Danışma kurulu istop etmek . Durmak işaret/ 1.İm 2.Belirti işaret etmek/ 1.İmlemek 2.Belirtmek işaretçi/ İmci işaretleme/ İmleme işaretlenme/ İmlenme işaretleşme/ İmleşme işaretli/ İmli işaretparmağı/ İmparmağı işari/ İmsel işgüzar/ İşbilir işgüzarlık/ İşbilirlik ışıklı/ Lüsifer (Lâtince) işret/ İçki iştigal/ Uğraş iştigal etmek/ Uğraşmak iştirak/ Katılım iştirak etmek/ 1.Katılmak 2.Ortaklaşmak iştirakçı/ 1.Katılımcı 2.Ortaklaşmacı işve/ Yosmalık işve/ Kadınların hoş aldatıcı tavırları, naz, cilve. işvekâr/ Yosma işveli/ Yosma it/ köpek italik yazı/ Eğik yazı itfa/ Sönüm itfa etmek/ Söndürmek itfa olmak/ Sönmek itfaiye/ Söndürümlük itfaiyeci/ Söndürmen itfaiyecilik/ Söndürmenlik ithaf/ Adama ithal/ Alım ithal etmek/ 1.Dışalımlamak 2.Getirmek ithalat/ Dışalım(lar) ithalatçı/ Dışalımcı ithalatçılık/ Dışalımcılık itham/ Suçlama itham edilmek/ Suçlanmak itham etmek/ Suçlamak itibar/ 1.Saygınlık 2.Geçerlilik 3.Önemseme itibar etmek/ 1.Saymak 2.Önemsemek itibar sahibi/ Saygın itibaren/ Başlayarak itibariyle/ Bakımından itibarlı/ Saygın itibarsız/ Değersiz itidal/ 1.Ilım 2.Soğukkanlılık itidalli/ 1.Ilımlı 2.Soğukkanlı itikat/ İnanış itilaf/ 1.Uzlaşı 2.Anlaşma itimaden/ Güvenerek itimat/ Güven itimat etmek/ Güvenmek itimatlı/ Güvenli itimatsız/ Güvensiz itimatsızlık/ Güvensizlik itina/ Özen itina etmek/ Özenmek itinalı/ Özenli itinasız/ Özensiz itinasızlık/ Özensizlik itiyat/ Alışkanlık ıtriyat/ Bitkiözü ıtriyatçı/ Bitkiözcü ıtriyatçılık/ Bitkiözcülük ittifak/ 1.Bağdaşı 2.Bağlaşı 2.Sözleşme ittifak etmek/ 1.Bağdaşmak 2.Bağlaşmak ittifakla/ Oybirliğiyle ittihat/ Birleşim ivedi/ acele. iyi niyet/ Akağınlık iyi niyetli/ Akağın iyon/ Yükün iyonik/ Yükünsel iyonlama/ Yükünleme iyonlaşma/ Yükünleşme izafet/ Bağıntı izafî/ 1.Bağıntılı 2.Göreceli izafiyet/ Bağıllık izafiyet teorisi/ Bağıllık kuramı izah/ Açıklama izah etmek/ Açıklamak izahat/ Açıklamalar izahen/ Açıkça izan/ Anlayış izanlı/ Anlayışlı izansız/ Anlayışsız izansızca/ Anlayışsızca izansızlık/ Anlayışsızlık izdiham/ 1.Yığılma 2.Kalabalık izdivaç/ Evlilik ızmarit balığı/ Sırtar izobar/ Eşbasınç eğrisi izolasyon/ Yalıtım izolasyonizm/ Yalnızcılık izolatör/ Yalıtkan izole/ Yalıtılmış izole etmek/ Yalıtmak izospor/ Benzer yapıdaki sporlar veya bu tip sporlara sahip canlılar, homospor. izoterm/ Eşısı eğrisi izotonik/ Aynı ozmotik basınca sahip olan ortamlar. örneğin, Salpa'da kan, içindeki madde yoğunluğu (kan hücreleri, proteinler, mineraller vd.) bakımından deniz suyuyla eşdeğerdir. ıztırap/ acı izzet-i ikram/ Ağırlama izzet-i nefis/ Özsaygı jale/ Çiy jandarma/ Korucu,kolluk janjan/ Yanardöner janjanlı/ Yanardönerli janr/ Tür jartiyer/ Çorapbağı jenerasyon/ 1.Soy 2.Kuşak jeneratör/ Üreteç jenosit/ Soykırım jeodezi/ Yerölçüm jeolog/ Yerbilimci jeoloji/ Yerbilim jeolojik/ Yerbilimsel jeomorfolog/ Yüzeybilimci jeomorfoloji/ Yüzeybilim jeomorfolojik/ Yüzeybilimsel jeotermal/ Yerısıl jeotermik/ Yerısıl jips/ Alçıtaşı jokey/ Binici jupon/ İçetek jurnal/ Giziletim jurnalci/ Giziletmen jurnalcilik/ Giziletmencilik jurnalist/ Giziletmen jurnalizm/ Giziletmenlik jüt/ Telis kabahat/ Suç kabahatli/ Suçlu kabahatsiz/ Suşsuz kabil/ Olanaklı kabile/ Oymak kabiliyet/ Yetenek kabiliyetli/ Yetenekli kabiliyetsiz/ Yeteneksiz kabin/ Bölme kabine/ Bakanlar Kurulu kabir/ Gömüt,sin kablo/ Telit kablolu yayın/ Telitli yayın kabotaj/ Denizcilik kabristan/ Gömütlük,sinlik kabus/ Karabasan kâbus/ karabasan kabza/ Tutak kadar/ 1.Dek 2.Denli 3.Değin kadastro/ Yeryazım kadastrocu/ Yeryazımcı kadavra/ Ölüt kadem/ Ayak. Adım. Metrenin üçte biri kadar olan uzunluk. Oniki parmak uzunluğu, yarım arşın. Uğur. kademe/ Basamak kader/ Yazgı,alınyazısı kader/ gelecek kaderci/ Yazgıcı kadercilik/ Yazgıcılık kadim/ Bayrı kadim/ Ayak basan. Ulaşan, varan. Devamlı. kadir/ Değer kadir Mevla/ Gücü sonsuz Tanrı. kadirşinas/ Değerbilir kadirşinaslık/ Değerbilirlik kadük olmak/ 1.Önemsizleşmek 2.Düşmek kaf/ Söylence ve masallara göre yerküreyi çevreleyen zümrüt dağ. Kafdağı. kafakağıdı/ Kimlik kafi/ 1.Yeter 2.Yeterli kâfi/ yeterli kafile/ Bölük kafiye/ Uyak kafiye/ uyak, şiirde dizelerin sonunda ayni sesi veren hecelerin benzeşmesi kafiyeli/ Uyaklı kafiyesiz/ Uyaksız kaftan/ çoğu ipekli, uzun, süslü üst giysi. kâh/ bâzen kahraman/ 1.Batur 2.Yiğit 3.Koçak kahramanca/ 1.Baturca 2.Yiğitçe 3.Koçakça kahramanlık/ 1.Baturluk 2.Yiğitlik 3.Koçaklık kahya/ Kizir kaide/ 1.Kural 2.Duraç kaideleşmek/ Kurallaşmak kaideleştirmek/ Kurallaştırmak kaideli/ Kurallı kaidesiz/ Kuralsız kainat/ Evren kâkül/ Perçem kalamış/ Sazlık kalbur/ Elek kalburüstü/ Seçkin kale almamak/ Önemsememek kale/ hisar. kalem/ Yazaç kalem kaş/ İnce, düzgün kaş. kalemlik/ Yazaçlık kalemşor/ Yazı savaşçısı kalemtraş/ Yivgeç kalender/ Alçakgönüllü kalifikasyon/ Nitelik kalifiye/ Nitelikli kalıp/ Kip kalitatif/ Niteleyici kalite/ Nitelik kaliteli/ Nitelikli kalitesiz/ Niteliksiz kalitesizlik/ Niteliksizlik kalker/ Kireçtaşı kalkerleşme/ Kireçleşme kalkerli/ Kireçtaşlı kalkersiz/ Kireçtaşsız kallavi/ 1.Kılavı 2.İri kalp/ Yürek kalp hastalığı/ Yürek sayrılığı kalp hastası/ Yürek sayrısı kalubeladan beri/ Çok eskiden beri kamarot/ Kamaracı kamarotluk/ Kamaracılık kamaşma/ Fazla ışık nedeniyle gözün bakamaz duruma gelmesi. kambiyum/ Bitkilerin iletim demetlerinde, bir ya da birkaç sıra meristematik hücre tabakasından oluşan, ikincil kalınlaşmayı ve enine büyümeyi sağlayan doku. kamer/ Ay kamer/ Ay. kameri/ Aysal kamp yapmak/ Obalamak kamp yeri/ Oba kampçı/ Obacı kampçılık/ Obacılık kampus/ Yerleşke kampüs, kampus/ yerleşke kamu/ Bütün. kamuflaj/ Saklama,gizleme kamufle etmek/ Saklamak,gizlemek kamus-ı Türki/ Türk Sözlüğü kanaat/ Kanı kanaatimce/ Kanımca kanaatkar/ 1.Yetingen 2.Tokgözlü kanaatkarlık/ 1.Yetingenlik 2.Tokgözlülük kanal/ Ark kanalet/ Arkçık kanalizasyon/ Atık arkı kanalize etmek/ Yönlendirmek kanara/ Büyük, kaba budaklı ağaç. kançeri/ Nereye kadar. kande/ Nerede. kani/ İnanmış kanı/ Nerde nerede? kanlısı olmak/ Ölümüne neden olmak. kano/ Kik kantarun/ Kılıççiçeği kantitatif/ Niceleyici kantite/ Nicelik kânun/ Santur kanun/ Yasa kanunen/ Yasaca kanuni/ Yasal kanun-ı esasi/ Anayasa kanunlaşmak/ Yasalaşmak kanunlaştırmak/ Yasalaştırmak kanunlu/ Yasalı kanunsuz/ Yasasız,yasadışı kaos/ Kargaşa kaparo/ Pey kapasite/ 1.Sığa 2.Yeti kapasite/ sığa, kapsama boyutu kapasiteli/ Yetili kapasitesiz/ Yetisiz kapitülasyon/ Ayrıcalık kapsit/ Virüslerin çekirdek asitlerinin dışında bulunan, tek tip ya da birkaç tip proteinden oluşan kılıf. kapşon/ Başlık kâr/ Kazanç kâr marjı/ Kazanç payı kâr/ yarar, kazanç kara çalmak/ 1. Suç yüklemek 2. Sürme çekmek. karahal/ Kara benekli bir av kuşu. karakter/ Kişilik,özyapı karakteristik/ Kişiliksel,özyapısal karakterize etmek/ Kişileştirmek karakterli/ Kişilikli karaktersiz/ Kişiliksiz karaktersizlik/ Kişiliksizlik karakuş/ Kartal türünden yırtıcı kuş. karambol/ Karmaşa karaniyoloji/ Kafatasıbilim karar/ Vargı karar vermek/ Vargılamak karargah/ Vargılık kararlaştırmak/ Vargılaştırmak kararlı/ Vargılı kararlılık/ Vargılılık kararname/ Vargı belgesi kararsız/ Vargısız kararsızlık/ Vargısızlık karasevda/ Karasevi karasevdalı/ Karasevili karayel/ kuzeybatıdan esen soğuk rüzgar. karayer/ Acun. kare/ Dörtgen kargış/ ilenç. kargo/ Yük karides/ Deniz tekesi karine/ İpucu karizma/ Ergi karizmatik/ Ergisel kârlı/ Kazançlı karnivor/ Hayvansal besinler ile beslenen canlılar. karotenoid/ Sarı, turuncu, kırmızı veya kahverengi olan; yağda çözünebilen, çoğunlukla fotosentez tepkimelerinde de görev alan, bitkilerin çiçek ve meyve kısımlarında bulunan pigment grubu. karpel/ Tohum taslaklarını ve özellikle tohumları örtmek için birkaç makrosporofilin kendi üzerlerine katlanarak ya da biraraya gelerek oluşturdukları tek ya da çok gözlü olabilen tohum zarfları. kârsız/ Kazançsız karşı çıkmak/ karşı gelmek kartel/ Tekel kartelci/ Tekelci kartelcilik/ Tekelcilik kartelleştirmek/ Tekelleştirmek kartezyen/ Dekartçı kartezyenizm/ Dekartçılık kasaba/ İlçe kasabalı/ İlçeli kasar/ Üşenme, tembellik etme. Boğazı tutup nefes aldırmayan bir zahmet. Çeker. Sıkar. Kasavet/ tasa, kaygı. kase/ Çanak kaside/ Sarnav kasıt/ 1.İstek 2.Amaç kasıtlı . İsteyerek kasr/ Köşk kasr, kasır/ Saray. kasten/ Bilerek kastî/ Bilerek kasvet/ Sıkıntı kasvetli/ Sıkıntılı kaşe/ Damga kaşif/ Bulgucu kaşkol/ Atkı kaşmer/ Soytarı kaşmerlik/ Soytarılık kat etmek/ Yol almak katalog/ Dizit katar katar/ Sıra sıra. katar/ Bir kervanı oluşturan dizi; Göçmen kuşların göç dönemlerinde havada oluşturdukları küme, dizi, sıra. katarsis/ Arınma kategori/ Ulam kategorik/ Ulamsal kategorileşme/ Ulamlaşma kategorileştirme/ Ulamlaştırma kategorize/ Ulamlı kategorize etmek/ Ulamlamak kati/ 1.Kesin 2.Kesinkes katibe/ Yazman katibelik/ Yazmanlık katileşmek/ Kesinleşmek katilik/ Kesinlik katip/ Yazman katiplik/ Yazmanlık katiyen/ Kesinlikle katiyet/ Kesinlik katot/ Eksiuç katre/ Damla katre/ Damla. kavalye/ Eş kavalyelik/ Eşlik kavat/ Ersekçi Kavga/ çekişme, uyuşmazlık. kavi/ Dağlayan, yakan, yakıcı, kuvvetli, güçlü, sağlam. kavil, kavl/ 1. Söz. 2. Sözleşme, anlaşma. kavim/ Budun kavlen/ Sözle kavmi/ Budunsal kaybetmek/ Yitirmek kaybolmak/ Yitmek kaydetmek/ Yazımlamak kaydolmak/ Yazılmak,yazımlanmak Kaygı/ tasa. kayınbirader/ Kayın,ini kayınpeder/ Kaynata,kayınbaba kayınvalide/ Kaynana kayıp/ Yitik kayıt/ Yazım kayıtmak/ Dönmek, geri dönmek. kayıtsız kalmak/ İlgisiz kalmak kayıtsızlık/ İlgisizlik kaymakam/ Kazada resmi temsilci kaytarmak/ 1. Geri çevirmek. 2. Geri dönmek. kaza/ İlçe kazara/ Yanlışlıkla kazık kök/ Ana kökün yan köklerden daha fazla gelişme göstermesi. kebe/ Keçe keder/ Tasa kederlenmek/ Tasalanmak kederli/ Tasalı kedersiz/ Tasasız kefe/ terâzi gözü kehkeşan/ Samanyolu keklik sekişli/ Keklik yürüyüşlü. kel/ 1.Saçsız 2.Dazlak kelam/ Söz kelam/ Söz, konuşma. keleş/ Yiğit, cesur. kelime/ Sözcük kelime-i şahadet/ Tanıklık sözcüğü kelle/ Baş kelli felli/ Yaşlıbaşlı kellik/ 1.Saçsızlık 2.Dazlaklık kelp/ Köpek kem/ Kötü kem/ Uğursuz, kötü. Uygunsuz. kemal/ Ergin kemalist/ Atatürkçü kemalizm/ Atatürkçülük keman kaş/ [kadınlarda] İnce, düzgün kaş. keman/ yaylı bir müzik aleti. kemer/ 1.Kayış 2.Kuşak kemgöz/ Kötügöz kemiyet/ Nicelik kemoreseptör/ Kimyasal maddelere karşı duyarlı olan almaçlar. kenar/ 1.Kıyı 2.Yan kendir/ Kendir bitkisinden yapılma ip, urgan. kep/ Başlık kerata/ Çekecek kere/ Kez kerem/ Asalet, asillik, soyluluk, cömertlik, el açıklığı, lütuf, bağış. keresle/ Ersekçi kerhane/ Genelev kerhaneci/ Genelevci kerhen/ Pek istemeyerek kerpeten/ Kıskaç kesat/ Seyrek kesif/ Koyu,yoğun kesret/ Bolluk keşan/ Çeken keşfedilmek/ Bulgulanmak keşfetmek/ Bulgulamak keşif/ Bulgu keşifçi/ Bulgucu keşifçilik/ Bulguculuk keşmekeş/ Karışıklık ket/ 1.Güçlük 2.Engel çıkarma kete/ Bir tür çörek. kethüda/ Kizir ketum/ Ağzısıkı,sırlı ketumluk/ Ağzısıkılık,sırlılık kevser/ Cennette bir ırmak, sonsuz, soy sop (Hz. Muhammed'e ait). Sofiler kevseri ''irfan'' olarak düşünür. kevser/ cennetteki ırmağın suyu keyfî/ Nitel keyfiyet/ Nitelik kez/ defa, kere. keza/ Yine kezâ/ yine, tekrar kibar/ Kostak,ince kibar/ nâzik kibarlaşma/ Kostaklanma,inceleşme kibir/ Kasıntı kibirlenmek/ Kasıntılanmak kibirli/ Kasıntılı kibirsiz/ Kasıntısız kibrit/ Kav ... kıdem/ öncelik kifayet/ Yeterlik kifayetli/ Yeterli kifayetlilik/ Yeterlik kifayetsiz/ Yetersiz kifayetsizlik/ Yetersizlik kilk/ Yazaç kıllet/ 1.Azlık 2.Kıtlık kılmak/ Etmek, eylemek, yapmak. kils/ Kireçtaşı kimi/ Gibi, benzeri. kimya/ Nesnebilim kimyacı/ Nesnebilimci kimyager/ Nesnebilimci kimyasal/ Nesnebilimsel kimyevi/ Nesnebilimsel kin/ Hınç kınamak/ ayıplamak kinaye/ Dolaylama,değinmece kinayeli/ Dolaylı kinematik/ Devinimbilim kinetik/ Devinimsel kınnap/ Sicim kır/ Kül rengine çalan, beyazla az miktarda siyahın karışmasından oluşan renk, beğenilen bir at rengi. kırağ/ Kenar, kıyı. Sahil. kırd/ Maymun kır-ha-kır/ Kıyım. kırkambar/ Kasıkbiti kırlent/ Yanyastığı kirlibeyaz/ Kırçıl kırmızı/ Al kırmızı/ Altın. kısmet/ Ülüş kısmetli/ Ülüşlü kısmetsiz/ Ülüşsüz kıstas/ Ölçüt kisve/ Kılık kiş/ Satranç oyununda en önemli taş olan Şah'ı isterken söylenen söz. kıta/ 1.Anakara 2.Dörtlük kıta/ Bölük kitabe/ Yazıt kitabe-i seng-i mezar/ Gömütün taş yazıtı kitabevi/ Betikevi kitabî/ Betiksel kitap/ Betik kitapçı/ Betikçi kitapçılık/ Betikçilik kitaplık/ Betiklik kitapsız/ Dinsiz kitin/ Oldukça dayanıklı yapıda, N-asetil glikozamin'den meydana gelmiş, bir tür nötr polisakkarit. kıvam/ 1.Yoğunluk 2.Koyuluk 3.Tav kıya bakmak/ Yan bakmak. kıyafet/ Kılık kıyafetname/ Kılıklık kıyamet/ Kıyamet günü. kıyas/ 1.Karşılaştırma 2.Örnekseme 3.Oranlama kıyaslama/ Karşılaştırma kıyaslanma/ Karşılaştırılma kıymet/ Değer kıymetlendirmek/ Değerlendirmek kıymetlenmek/ Değerlenmek kıymetli/ Değerli kıymetsiz/ Değersiz kızıl/ Kızıl, parlak kırmızı renkli. klan/ Boy klarnet/ Gırnata klarnetçi/ Gırnatacı klas/ Nitelikli klasifikasyon/ Bölümleme klasik/ Kökleşik klasikleşme/ Kökleşme klasiklik/ Kökleşiklik klasman/ 1.Küme 2.Bölük klasman grubu/ Altküme klik/ Tık kliklemek/ Tıklamak klinometre/ Eğimölçer klişe/ Baskı kipi,basmakip klişeleşme/ Kipleşme klitoris/ Bızır,dılak kloak/ Bazı canlı gruplarında, sindirim, boşaltım ve üreme sistemlerinin son ürünlerinin dışarı bırakıldığı ortak tek açıklık. klorofil/ Fotosentez tepkimelerinde güneş enerjisini kimyasal enerjiye çeviren, yapısında Magnezyum (Mg) içeren, yeşil pigment maddesi. kloroplast/ Yeşil renkli klorofil pigmentini taşıyan plastit. klostrofobi/ Kapalı yer ürküsü knidosit/ Omurgasızlarda görülen, içinde yakıcı kapsüller taşıyan, savunma veya beslenmede görevli olabilen özelleşmiş hücreler. ko/ Bırak. koalisyon/ Ortak yönetim kobay/ Denek kocalanmak/ Kocamak, yaşlanmak, ihtiyarlamak. kocalık/ Yaşlılık, ihtiyarlık. kocalmak/ Kocamak, yaşlanmak, ihtiyarlamak. kod/ Gizim kodifikasyon/ Düzenleme kodifike/ Düzenlenmiş kodifike etmek/ Düzenlemek kodlamak/ Gizimlemek kokart/ Belirtke kokon/ İçine yumurta ya da tohumların bırakıldığı yapı. kokuşlu/ Koku saçan. kolbağ/ Bilezik. kolçağ, kolçak/ Kolluk, zırhın kolu saran parçası. koleksiyon/ Biriktiri koleksiyoncu/ Biriktirmen koleksiyonculuk/ Biriktirmenlik koleksiyoner/ Biriktirmen kolektif/ Ortaklaşa kolektivist/ Ortaklaşacı kolektivizm/ Ortaklaşacılık kolektör/ Toplaç,toplayıcı kolesterol/ Ödyağı koleteral/ Ksilem ve floemin üstüste bulunması. koloni/ Sömürge kolonist/ Sömürgeci koloniyalist/ Sömürgeci koloniyalizm/ Sömürgecilik kolonizm/ Sömürgecilik komando/ Akıncı komedi/ Güldürü komedya/ Güldürü komedyen/ Güldürmen komik/ 1.Gülünç 2.Güldürücü 3.Güldürmen komikleşme/ Gülünçleşme komisyon/ 1.Yarkurul 2İnceleme kurulu komisyon/ Arapay,satımlık komisyoncu/ Arapaycı,aracı komisyonculuk/ Aracılık komite/ Kurul kommensal/ Birlikte yaşayan iki canlı türünden birinin fayda sağladığı, diğerinin ise hiçbir şekilde etkilenmediği ortak yaşam biçimi. komodin/ Çekmece kompetan/ Uzman komplikasyon/ Yan etki komplike/ Karışık,çatak komplo/ Tuzak komplo kurmak/ Tuzak kurmak komplo/ tuzak kompozisyon/ Bileşke komprador/ İşbirlikçi kompresör/ Sıkaç komünikasyon/ İletişim komütatör/ Çevireç,çevirici konakçı/ Bir parazit canlının üzerinde yaşadığı diğer canlı. kondansatör/ Sığaç kondansör/ Yoğuşturaç,yoğuşturucu kondisyon/ Dayanıklılık konfeti/ Saçıntı konfigürasyon/ Yapılandırma konformist/ Uydumcu konformizm/ Uydumculuk konglomera/ Yığışım kongre/ Kurultay koni/ Sivrim koni hücreleri/ Omurgalıların gözlerinde, retinanın arkasında yer alan, koni şeklindeki, ışığa son derece hassas olan ve renkli görüntünün algılanmasından sorumlu olan hücreler. konik/ Sivrimsel konjonktivite/ Göz yangısı konkasör/ Taşkıran konkav/ İçbükey konkre/ Somut kononim/ Sesteş konsantrasyon/ 1.Yoğunlaşma 2.Derinleşme konsantre/ 1.Yoğun 2.Derişik konsantre olmak/ 1.Yoğunlaşmak 2.Derinleşmek konsensus/ 1.Uzlaşma 2.Anlaşma konsept/ Kavram konser/ Dinleti konservatör/ Tutaç konsolos/ Elçi konsolosluk binası/ Elçilik konson/ Ünsüz konsonant/ Ünsüz konstellasyon/ Takımyıldız konstrüksiyon/ 1.Yapı 2.Kurgu konstrüktivist/ Kurgucu konstrüktivizm/ Kurguculuk konsültasyon/ Kenes kontekst/ Bağlam kontör/ Konuşumluk kontra atak/ 1.Tez atak 2.Karşı atak kontraktil vakuol/ Tatlı sularda yaşayan bir hücrelilerde, açılıp büzülerek, fazla suyu ve metabolizma atıklarını hücre dışarına atmada görevli olan organel. kontrast/ Karşıtlık kontrat/ Sözleşme kontreespiyonaj/ Karşı çaşıtlık kontrol/ Denetim kontrol etmek/ Denetimlemek kontrolör/ Denetimci konveks/ Dışbükey konvertibilite/ Çevrilgenlik konvertibl/ Çevrilgen konvoy/ Bölük koordinasyon/ Eşgüdüm koordinat/ Yerlem koordinatör/ Eşgüdümcü koordine/ Eşgüdümsel,eşgüdümlü koordine etmek/ Eşgüdümlemek koprodüksiyon/ Ortak yapım kopulasyon/ Çiftleşme. kor/ Kör. korda/ Omurgayı oluşturan ilkin iç iskelet (Sırt ipi). korelasyon/ İlgileşim koridor/ Geçenek kornea/ Gözün en dışta bulunan sert tabakasının yaklaşık altıda birini oluşturan ön bölgesi, saydam tabaka. korsan/ Deniz haydutu kortej/ Tören alayı koryapalağ/ Yarasa. kostik/ Aşındırıcı,yakıcı koşa/ Çift, iki tane. kota/ Sınırlama kotasyon/ Değer kotasyon vermek/ Değer açıklamak kotiledon/ Çenek. Çim yaprakları. kotra/ Yelkenli kovboy/ Sığırtmaç koy/ Yeter ki, bırak, bırakın. kozmik/ Evrensel kozmogoni/ Evrenbilim kozmogonik/ Evrenbilimsel kozmografya/ Gökbilim kozmolog/ Evrenbilimci kozmoloji/ Evrenbilim kozmolojik/ Evrenbilimsel kozmonot/ Uzayadamı kozmos/ Evren köhne/ 1.Püskü 2.Eskimiş 3.Çağdışı köhnemek/ 1.Püskümek 2.Eskimek kökçük/ Kara yosunlarında olduğu gibi, ilkel bitkilerde bulunan, tek ya da çok hücreden oluşmuş, kök görevini yapan basit yapılar. Rizoit. kömegi, kömergi/ Sivri çadır biçiminde taş yığını. kömek/ Yığın, kalak, küme, doğal taş kümesi. kör yapalağ - köryapalağ/ Puhu kuşu, baykuş. körpe/ Yeni yetişmekte olan. körülenmek/ Gürlenmek, alazlanmak. köşe/ Tun köşeli/ Tunlu köşesiz/ Tunsuz kötü niyet/ Karağınlık köyü niyetli/ Karağın köz/ Kor ateş, kor halindeki ateş. kraker/ Çıtırdak kramp/ Kasınç,kasılma krank/ Dingil kravat/ Boyunbağı kravatlı/ Boyunbağlı kravatsız/ Boyunbağsız kreş/ Yuva kriko/ Kaldıraç kriminal/ Suçsal kriminolog/ Suçbilimci kriminoloji/ Suçbilim kriminolojik/ Suçbilimsel kripto/ Gizyazı kriptolog/ Gizyazıbilimci kriptoloji/ Gizyazıbilim kristal/ Sırça kriter/ Ölçüt kriter/ ölçüt kritisizm/ Eleştiricilik kriz/ Bunalım krizantem/ Kasımpatı kroki/ Taslak kromatofor/ Pigment içeren ve canlının deri renginin değişiminden sorumlu olan organel. kromozom/ Soyaktaran kronik/ Süreğen kronikleşmek/ Süreğenleşmek kroniklik/ Süreğenlik kronoloji/ Sürevbilim kronolojik/ Sürevbilimsel kronometre/ Süreölçer kros/ Kır koşusu ksilem/ Bitkilerde su ve mineral taşınmasından sorumlu olan borular, odun boruları. kuaför/ Berber kuaförlük/ Berberlik kuartet/ Dörtlü kudret/ Erk kudret lokması/ Tevrat'a göre Tanrı'nın Sina çölünde İbraniler'e gökten indirdiği yiyecek. kudretli/ Erkli kudretsiz/ Erksiz kudsi/ Kutsal kudsiyet/ Kut,Kutsallık kukulya/ Koza kulak Asmak/ Dinlemek. kulübe/ Çatanak kulvar/ 1.Berit 2.Çizgi kumanda/ Komuta kumanda aleti/ Komuta aygıtı kumandan/ Komutan kumandanlık/ Komutanlık kumanya/ Er azığı kupula/ Fındık tipi meyveyi taşıyan, kadehe benzer yapı. kura/ Çekiliş kura çekmek/ Ad çekmek kursak/ Kuşlarda, boğazda kese şeklinde genişlemiş ve besin depo edilen bölge. kurşunkalem/ Kurşunyazaç kurye/ Özel ulak kusur/ Teltik kusurlu/ Teltikli kusursuz/ Teltiksiz kutup/ 1.Sonlam 2.Uç kuva-i Milliye/ Ulusal Güçler kuvvet/ Güç kuvvetlendirici/ Güçlendirici kuvvetli/ Güçlü kuvvetsiz/ Güçsüz kübbad/ Kitre küffar/ Tanrı tanımazlar. küfretmek/ Sövmek küfür/ Sövgü küfürbaz/ Sövgücü küfürleşmek/ Sövgüleşmek küheylan/ soylu Arap atı. külhan/ hamam külhan/ Hamam ocağı, hamamda suyun ısıtıldığı yer. külhanbeyi/ Kabadayı küllivar/ Tüm varlık. külliyat/ İzer külliyen/ Tümüyle külot/ Don kült/ Tapınç kültür/ Ekinç kültürel/ Ekinçsel kültürlü/ Ekinçli kültürsüz/ Ekinçsiz kümbet/ 1. Kubbe. 2. Damı kubbe biçiminde olan yapı. kümülüs/ Kümebulut kün fe-yekun/ 1.Ol dedi oluverdi 2.Darmadağın kün/ Tanrı'nın evreni yaratırken buyurduğu ''ol'' emri. künç/ Köşe, bucak, kuytuluk. küpşeker/ Kesmeşeker kürdili hicazkâr/ Türk musikisinde bir makam küre/ Yuvar kürtük/ Donmuş kar birikintisi. küspe/ Posa küsur/ Püsür küsurat/ Püsürler küşat/ Açış, açılış merasimi, açma, fethetme. kütikula/ Su geçirmeyen, koruyucu, mumsu yapıdaki tabaka. kütüphane/ Betik konağı la/ Olmaz, olumsuzluk eki. labirent/ Dolangaç laborant/ Deneylikçi laboratuvar/ Deneylik labtop/ Dizüstü lades/ Öcür lades tutuşmak/ Öcürleşmek la-dini/ Dındışı la-edri/ Adsız laf/ 1.Söz 2.Lakırdı laf atılmak/ Söz atılmak laf atmak/ Söz atmak laf ebesi/ Konuşkan laf etmek/ Söz etmek laf vurmak/ Söz çarpmak lafazan/ Geveze lafçı/ Dedikoducu laf-ı güzaf/ Boş söz lafını etmek/ Sözünü etmek lafzen/ Sözce lafzi/ Sözel lagün/ Denizkulağı lağv etmek/ Kaldırmak lağv olmak/ Kaldırılmak lahana/ Kapuska lahika/ Ek yazı lahlah/ Acıçiğdem lahza/ An laik/ Özgen laiklik/ Özgenlik lain/ Kovulmuş, nefret kazanmış, istenilmeyen. laisizm/ Özgenlik lakap/ Takma ad la-kayt/ Aldırışsız la-kaytlık/ Aldırışsızlık lakin/ Ancak lakonik/ Özlü söz lâl/ Dilsiz lal/ Dilsiz, söz söylemeyen. lala/ Dadı lale/ Gelincik la-let-tayin/ Gelişigüzel lamba/ Işıtaç lanet/ Kargış lanet etmek/ Kargışlamak lanet etmek/ Kargışlamak lânet okumak/ küfretmek; kötülüğünü dilemek lanet olsun/ Kargışlansın lanetli/ Kargışlı lanetsiz/ Kargışsız lanse etmek/ 1.Yansıtmak 2.Tanıtmak larva/ Bazı hayvanların hayat devrelerinde görülen ve metamorfoz sonucunda ergin hale benzeyecek olan yavru evresi. lasta/ Sığa latif/ İnce latife/ Baka lâtife/ hoş şaka la-ubali/ Aldırışsız lav/ Püskürük lava etmek/ Çekmek lavabo/ Yunakça lavaş/ Yufka ekmek. layık/ 1.Yakışır 2.Yaraşık layıkıyla/ Yakışırcasına layt motif/ 1.Ana örge 2.Ana imge lazım/ Gerek,gerekli lazım gelmek/ Gerekmek lazım olmak/ Gerekmek leb/ Dudak leb/ Dudak. lebbeyk/ Buyrun leb-i derya . Deniz kıyısı legal/ Yasal legalite/ Yasallık lehçe/ Diyelek lehim/ Kaynak lehimci/ Kaynakçı lehimcilik/ Kaynakçılık lehimlemek/ Kaynaklamak lehimlenmek/ Kaynaklanmak lehimletmek/ Kaynaklatmak lehimli/ Kaynaklı lehimsiz/ Kaynaksız leken/ Teğel leksikograf/ Sözlükbilimci leksikografi/ Sözlükbilim leksikolog/ Sözcükbilimci leksikoloji/ Sözcükbilim leksikolojik/ Sözcükbilimsel lektör/ Okutman lenf/ Akkan lenf/ Lenf damaları içerisinde dolaşan, kan plazması ve lenf proteinlerinden oluşan dolaşım sıvısı, akkan. lenguistik/ 1.Dilbilim 2.Dilbilimsel lengüist/ Dilbilimci lenk/ Aksak lens/ Mercek lentisel/ Kovucuk. Mantar özüne dönüşmüş gövde kısımlarında havanın girip çıkmasını sağlayan aralıklar. lento/ Üsteşik leopar/ Çine lerzan/ Titrek leşker/ Asker leva etmek/ Kaldırmak levazım/ Gereç levazımcı/ Gereççi levazımcılık/ Gereççilik levye/ Kanırtmaç leyl/ Gece. leyla/ 1. Leyla ile Mecnun hikayesinin kadın kahramanı. 2. Sevgili. leyli Mecnun/ Leyla ile Mecnun. leziz/ Tadımlı lezyon/ Yıpranma lezzet/ Tadım lezzetli/ Tadımlı lezzetsiz/ Tadımsız libas/ Giysi libas/ Giyilecek şey, elbise. libye/ Börülce lider/ Önder liderlik/ Önderlik lifting/ Gerdirme lig/ Küme lignin/ Odun özü denilen su geçirmez madde. lika/ Luk liken/ Karayosunu likit/ 1.Sıvı 2.Akışkan lime/ 1.Tike 2.Dilim limit/ Sınır limited/ Sınırlı limited Birket/ Sınırlı Ortaklı linol baskı/ Oyma baskı lipaz/ Lipidleri (yağları), yağ asitleri ve gliserine parçalayan sindirim enzimi. lipom/ Yağur lirik/ Çoşkun lirizm/ Çoşkunluk lisan/ Dil lisanen/ Dille lisani/ Dilsel lise/ Ortaokul liste/ Dizelge listelemek/ Dizelgelemek listeli/ Dizelgeli listesiz/ Dizelgesiz literatür/ 1.Kaynaklar 2.Yazın 3.Terimler litografi/ Taşbaskı litografya/ Taşbaskı litografyacı/ Taşbaskıcı litolog/ Taşbilimci litoloji/ Taşbilim litolojik/ Taşbilimsel litosfer/ Taşyuvar litre/ Lotra liva/ 1.Sancak 2.Tugay liyakat/ Yakışırlık lob, lop/ Beyin, karaciğer gibi organların parçaları bölümleri. loder/ Yükler lodos/ Akyel lojistik/ Donanım lojistik destek/ Donanım desteği lojistik Komutanlık/ Donanım Komutanlığı lojman/ Konut lokal/ 1.Dernekevi 2.Yerel lokman Hekim/ Efsane kahramanı hekim ve bilge kişi. İslamlık'tan önce yaşadığı kabul edilir. Halk inancında uzun ömrün simgesi ve hekimliğin atası sayılır. Lokman Hekim hikayeleri İran ve Türk Edebiyatı'na Arap Edebiyatı'ndan geçmiştir. lokus/ Kromozomların üzerlerinde genlerin bulunduğu özel yerler. longplay/ Uzunçalar lökoplast/ Bazı bitki hücrelerinde yedek besin depolayan renksiz madde. lökosit/ Akyuvar lökosit/ Akyuvar, fagositoz yapan, antikor üreten, renksiz kan hücresi. lugat/ Sözlük lugatçe/ Sözlükçe lugatçi/ Sözlükçü lugaz/ Yanıltmaç lup/ Büyüteç lüfer/ Kofana lüksmetre/ Aydınlıkölçer lüle/ Kıvrım lümen/ Tüp ya da kese şeklindeki bir organ ya da organelin iç boşluğu. lütein/ Folikül hücrelerinde meydana gelen, yumurta sarısına renk veren pigment. lüterist/ Lüterci lüterizm/ Lütercilik lüzum/ Gerek lüzum duymak/ Gereksinmek lüzumlu/ Gerekli lüzumsuz/ Gereksiz lüzumu halinde/ Gerektiğinde maaaile/ Barkça maalesef/ Ne yazık ki maamafih/ Ek olarak maanî/ Engeller maarif/ Ulusal eğitim maarif Vekaleti/ Ulusal Eğitim Bakanlığı maaş/ Aylık maaşlı/ Aylıklı maaşsız/ Aylıksız maazallah/ Tanrı korusun mabed, mâbed, mabet/ tapınak mabet/ Tapınak mabud/ tapılan mabut/ Tapıncak macera/ Serüven maceralı/ Serüvenli maceraperest/ Serüvenci maceraperestlik/ Serüvencilik macerasız/ Serüvensiz maç/ spor takımları arasındaki karşılaşma maçuna/ Bucurgat madam/ Hanım madde/ 1.Özdek 2.Öğe maddeci/ Özdekçi maddecilik/ Özdekçilik maddeleşmek/ Özdekleşmek maddeten/ Özdekçe maddi/ Özdeksel maden kömürü/ Taş kömürü maden suyu/ Ilıca maderşahi/ Anaerkil madrabaz/ Dolandırıcı madrabazlık/ Dolandırıcılık mafiş/ Yok mafsal/ 1.Eklem 2.Boğum mağara/ İn mağaza/ Satımevi mağfiret/ Bağışlanma mağlubiyet/ Yenilgi mağlup/ Yenik mağlup etmek/ Yenmek mağlup olmak/ Yenilmek mağrib/ Mağrip, batı. mağrur/ Övünçlü mağrurane/ Övünçlüce mağrurlanmak/ Övünmek mah/ Ay. mahal/ Yer mahalle/ Yöre mahalle Muhtarlığı/ Yöre Başkanlığı mahalleli/ Yöredeş mahalli/ 1.Yerel 2.Yöresel mahalli idare/ Yerel yönetim maharet/ Beceriklilik mahâret/ ustalık maharetli/ Becerikli maharetsiz/ Beceriksiz mahbup/ Sevilen, sevgili. mahcubiyet/ 1.Utanma 2.Utangaçlık mahcup/ Utangaç mahcup etmek/ Utandırmak mahcup olmak/ Utanmak mahcur/ Kısıtlanmış mahdum/ Oğul mahdut/ Sınırlı mahfaza/ Korunak mahfazacı/ Korunakçı mahfazalı/ Korunaklı mahfazasız/ Korunaksız mahfuz/ 1.Korunaklı 2.Saklı mahi/ Mahveden. mahir/ Becerikli mahiyet/ Nitelik mahkeme/ Yargı Konağı mahkemelik olmak/ Yargılık olmak mahkûm/ hükümlü mahlas/ Seçme ad mahluk/ Yaratık mahmude/ Bingözotu mahmur/ 1.Uyuşuk 2.Baygın mahmurlaşmak/ Uyuşmak mahmurluk/ Uyuşukluk mahpus/ Tutuklu mahpushane/ Tutukevi mahrek/ Yörünge mahrum/ Yoksun mahrum olmak/ Yoksunmak mahrumiyet/ Yoksunluk mahrumiyet bölgesi/ Yoksunluk bölgesi mahsul/ Ürün mahsulat/ Ürünler mahsus/ 1.Özgü 2.Özellikle 3.Bakacıktan mahv/ 1.Yıkım 2.Yok olma mahv etmek/ 1.Yıkmak 2.Yok etmek mahv olmak/ 1.Yıkılmak 2.Yok olmak mahzun/ Üzgün mahzun/ Üzüntülü, kederli, tasalı. mahzur/ Sakınca mahzurlu/ Sakıncalı mahzursuz/ Sakıncasız mail olmak/ Meyli olmak, ehli olmak. mail/ Ehil, meyil. maişet/ 1.Geçimlik 2.Dirlik majüskül/ Genil imce makam/ 1.Orun 2.Ölçü makber/ 1.Gömütlük 2.Sin makbul/ Geçerli maket/ Yapı taslağı maketçi/ Yapı taslakçı makrama/ Peçete makro/ Genil makro açı/ Genil açı makro hedef/ Genil erek makro ölçek/ Genil ölçek makrofil, makrosporofil/ Makrosporangiyumları taşıyan yapı. Makrofil de denir. Çiçekli bitkilerde pistile özdeştir. makroportal/ Arkegonyumları oluşturan portal. makrospor/ Megaspor. Makrosporangiumlardan meydana gelen büyük ve dişi olarak kabul edilen sporlar. Çiçekli bitkilerde embriyo kesesine özdeştir. makrosporangiyum/ Makrosporları oluşturan yapı. Megasporangiyum da denir. Çiçekli bitkilerde polen kesesine özdeştir. maksat/ Amaç maksatlı/ Amaçlı maksatsız/ Amaçsız maksi/ Uzun maksimum/ 1.En çok (r) Çokra 2.En üst makta/ Kesit makul/ 1.Ussal 2.Uygun makyavelist/ Makyavelci makyavelizm/ Makyavelcilik malarya/ Sıtma malik/ 1.İye 2.Yetkin malikane/ Köşk malta humması/ Malta sıtması malul/ Sökel,engelli malulen/ Sökellikten malum/ Belli,bildik,bilinen malumat/ Sorak,bilgi malumatlı/ Soraklı,bilgili malumatsız/ Soraksız,bilgisiz malzeme/ Gereç mamul/ Ürün mamulat/ Ürünler mamur/ Bayındır mamur/ Bayındır, bakımlı. mana/ Anlam mana/ iç yüz, anlam manalı/ Anlamlı manasız/ Anlamsız manca/ Yiyinti mancana/ Fıçı manen/ Özgüççe manevi/ Özgüçsel maneviyat/ Özgüç maneviyat/ moral mangal/ Közlük mani/ 1.Önleyici 2.Engel mani olmak/ 1.Önlemek 2.Engellemek manidar/ Anlamlı manifesto/ 1.Bildiri 2.Bildirge manikür/ Elbakımı manikürcü/ Ayakbakımcı manivela/ Yükselteç manometre/ Basıölçer manşet/ 1.Üstbaşlık 2.Kolluk mantalite/ Anlayış mantar/ Sezü mantık/ Usbilim mantıklı/ Ussal mantıksız/ Usdışı manüskri/ Elyazması manzara/ Görünüm manzara/ Görünümlü manzarasız/ Görünümsüz mar/ Yılan. maral/ Dişi geyik. maraz/ 1.Sayrılık 2.Bozukluk marazi/ Sayrılıksal marifet/ Yetenek marifet/ Hüner. marifetli/ Yetenekli marifetsiz/ Yeteneksiz marj/ Pay marjinal/ 1.Uç 2.Son birim marjinal fayda/ Son birim yararı marjinal gelir/ Son birim geliri marjinal kıymet teorisi/ Son birim değer kuramı markaj/ Gölgeleme,adam tutma markaja alınmak/ Gölgelenmek markaja almak/ Gölgelemek markajcı/ Gölgeleyici marke edilmek/ Gölgelenmek marke etmek/ Gölgelemek maruz kalmak/ 1.Uğramak 2.Karşılaşmak maruzat/ Diyecek masaj/ Ovum masaj yapmak/ Ovumlamak masajcı/ Ovumcu masat/ Bileği masculine/ Eril masculist/ Erilci masif/ 1.Som 2.Çıta maskara/ 1.Soytarı 2.Rastık maskaralık/ Soytarılık maskot/ 1.Uğur 2.Açarlık maslahat/ Uğraş. masör/ Ovman masraf/ Gider mastar/ Adeylem masum/ Suşsuz masumiyet/ Suçsuzluk masuniyet/ Dokunulmazlık maşaallah/ Tanrı gönendire,Tanrı esirgesin maşrık/ Doğu yönü. maşuk/ Sevgili maşuk/ Sevgili. mat/ Soluk,donuk mat etmek/ Satranç oyununda yenmek. mat/ Satranç oyununda uğranılan yenilgi. matador/ Boğa güreşçisi matbaa/ Basımevi matbaacı/ Basımcı matbaacılık/ Basımcılık matbu/ Basılı matbu evrak/ Basılı belge matbuat/ Basın matem/ Yas matematik/ İşlembilim matemli/ Yaslı matemsiz/ Yassız materyal/ 1.Özdek 2.Gereç materyalist/ Özdekçi materyalizm/ Özdekçilik matis/ Esrik matkap/ Delgi matlaşmak/ Soluklaşmak matlaştırmak/ Soluklaşmak matmazel/ Bayan matrak/ 1.Gülünç 2.Değnek matriarkal/ Anaerkil matriks/ İçinde biyolojik olayların oluştuğu cansız, sıvı ortam. matuf/ Yönelik mavera/ Öte maveraün-nehr/ Irmak ötesi (Soğd ülkesi) mavi/ Gökçe mavileşmek/ Göğermek mavilik/ Gökçelik mavimsi/ Gökçemsi mavimtrak/ Gökçemsi mayhoş/ Ekşimsi mayi/ Sıvı mayoz bölünme/ Eşey organlarında eşey hücrelerinin oluşması sırasında diploit ya da somatik kromozom sayısının yarıya indiği ve dört haploit hücrenin oluştuğu hücre bölünmesi. Redüksiyon bölünme. İndirgenme bölünmesi. mazbata/ Tutanak mazbut/ 1.Düzenli 2.Derli toplu mazeret/ Gerekçe mazhar/ Ergin mazhar olmak/ Erişmek mazhariyet/ Erginlik mazi/ Geçmiş mazlum/ Ezgin mazlumluk/ Ezginlik mazmun/ Kavram meal/ Anlam meâl/ anlam mealen/ Anlamca meblağ/ Tutar mebus/ Saylav mecal/ Güç mecal/ Güçlük, dinçlik, derman, takat. mecaz/ Uçlam, değişmece mecazen/ Uçlamca mecazi/ Uçlamsal mecbur/ Zorunlu mecburen/ Zorunlulukla mecburi/ Zorunlu mecburiyet/ Zorunluluk mecelle/ Betik meclis/ Kamutay meclis Başkanı/ Kamutay Başkanı meclis-i Mebusan/ Kamutay mecmua/ Dergi mecnun/ Çılgın mecnun/ Leyla ile Mecnun hikayesinin erkek kahramanı. mecra/ Akak meczup/ Deli meçhul/ 1.Bilinmeyen,bilinmedik 2.Belirsiz med/ Uzatma medar/ Dönence medar-ı iftihar/ Övünç nedeni medd ü cezr/ Gelgit meddah/ Sözçatar medeni/ Uygar medenileşmek/ Uygarlaşmak medenileştirmek/ Uygarlaştırmak medeniyet/ Uygarlık medeniyetsiz/ İlkel medet/ Yardım medet/ Yardım çağrısı. meditasyon/ Düşünüm medüz/ Denizanası mefhum/ Kavram mefkure/ Ülkü mefruşat/ Döşemelik mefruşatçı/ Döşemelikçi meftun/ Tutkun meftun olmak/ Tutulmak meftuniyet/ Tutkunluk meğer/ Oysa mehpare/ Ay parçası gibi olan sevgili. mehriban, mihriban/ Dost, seven, güler yüzlü, sevecen. mekan/ Yerlek mekân/ bulunulan yer mekanizma/ Düzenek mektep/ Okul mektepli/ Okullu mektepsiz/ Okulsuz mel’un, melun/ lânetli melankoli/ Karasevi melankolik/ 1.Karasevili 2.Karasevisel meleke/ Yeti meleke/ yetenek melez/ 1.Kırma 2.Karma melez/ Herhangi bir karakter yönünden farklı iki arı dölün çaprazlanması sonucu oluşan heterozigot döl. melhem, merhem/ acıyı giderecek, iyileştirecek em. melik/ kral melodi/ Ezgi melodik/ Ezgisel melul/ Üzgün, üzüntülü. melun/ Kargışlı melül/ 1.Bezgin 2.Üzgün 3.Boynu bükük memat/ Ölüm memat/ Ölüm, ahrete göç etmek. memba/ 1.Pınar 2.Kaynak memleket/ 1.Ülke 2.İl 3.Kent 4.Yöre memluk/ Kölemen memnu/ Yasak memur/ Emekçi memuriyet/ Emekçilik memurluk/ Emekçilik men edilmek/ 1.Yasaklanmak 2.Engellenmek men etmek/ Yasaklamak menba/ 1.Pınar 2.Kaynak mendirek/ Dalgakıran menedilmek/ Yasaklanmak menekşe/ Maluzya menekşerengi/ Mor menevşe/ Menekşe. menfaat/ Çıkar menfaatçi/ Çıkarcı menfaatperest/ Çıkarcı menfi/ Olumsuz menfi/ olumsuz, negatif menfur/ İğrenç mengene/ Sıkaç menhus/ Uğursuz meni/ Ersuyu menkul/ Taşınır mensub, mensup/ üye, aza mensubiyet/ Üyelik mensucat/ Dokumacılık mensup/ Üye menşe/ Köken menşeli/ Kökenli menzil/ Mesafe, ulaşılması amaçlanan yer. mera/ Otlak merak/ Bilmek isteği; Kaygı, tasa. meram/ İstem merasim/ Tören mercek/ Gözde ışığın doğru şekilde kırılmaya uğrayarak, ağ tabakaya düşmesini sağlayan yapı. mercii/ Orun merdiven/ Basıncak merhale/ Aşama merhamet/ Acıma merhamet etmek/ Acımak merhametli/ Acımalı,yufka yürekli merhametsiz/ Acımasız meridyen/ Boylam meristem halkası/ Büyüyen bitki ekseninde korteks ile merkezi parenkima dokusu arasında bulunan ve vasküler dokuyu veren meristem dokusu. meristem/ Sürekli olarak bölünebilme yeteneğine sahip hücrelerin oluşturduğu embriyonik doku. merkep/ Eşek merkez/ Özek,içre merkezî/ Özeksel merkeziyet/ Özeklik merkezkaç/ Özekkaç mermi/ Kurşun meroblastik bölünme/ Hücre bölünmesinin, yumurtanın belirli bir kısmında gerçekleşmesi. mersi/ Sağol mersiye/ Sagu,ağıt mersiyehan/ Sagucu mert/ Yiğit mertçe/ Yiğitçe mertebe/ 1.Basamak 2.Aşama mertlik/ Yiğitlik meryem ana eldiveni/ Çançiçeği meryem asması/ Akasma mesafe/ 1.Uzaklık 2.Ara mesafe/ uzaklık mesafeli/ Uzak mesafesiz/ Yakın mesai/ Çalışma mesaj/ İleti mesaj/ ileti mesane/ Siytoru mesane iltihabı/ Siytoru yangısı mesela/ Örneğin,sözgelimi mesele/ 1.Sorun 2.Konu mesh etmek/ Sıvamak mesire/ Gezintilik mesken/ Ev meskenet/ Miskinlik, uyuşukluk, bitkinlik, yoksulluk. meskun mahal/ Konutsal alan meslek/ Uğraşı mesnet/ Dayanak mesnetli/ Dayanaklı mesnetsiz/ Dayanaksız mesnevi/ Her beyti ayrı uyaklı -başlı başına uyaklı- bir Divan Edebiyatı koşuk biçimi. Bu türdeki yapıtların genel adı. mest/ Sarhoş, aklı başında olmayan. mestan/ Esrik, sevgi esriği, gözleri süzgün. mestan/ Sarhoşlar. mesul/ Sorumlu mesul, mesûl/ sorumlu mesuliyet/ Sorumluluk mesuliyetli/ Sorumlu mesuliyetsiz/ Sorumsuz mesut/ Mutlu meşakkat/ Güçlük meşcere/ Dış görünüm, tür bileşimi, yaş, yapı bakımından tek düzelik gösteren bitki topluluğudur. meşhur/ Ünlü meşhur etmek/ Ünlendirmek meşhur olmak/ Ünlenmek meşru/ 1.Yasal 2.Geçerli 3.Törel meşrubat/ İçecek (ler) meşruiyet/ 1.Yasallık 2.Geçerlilik 3.Töresellik meta/ Sermaye, satılacak mal, metabolizma/ Canlı organizmanın hücreleri içinde meydana gelen ve enzimlerle kontrol edilen olayların hepsi. Metabolizma ile enerji üretimi ve madde yapımı gerçekleştirilir. ATP üretimi ve protein sentezi iki önemli metabolik reaksiyondur. metafizik/ Doğaötesi metafiziksel/ Doğaötesel metafor/ 1.Uçlam 2.Eğretileme metaforik/ Uçlamsal metagenez/ Eşeyli ve eşeysiz üremenin döngüsel olarak birbirini takip ettiği üreme sistemi, döl değişimi. metamerizm/ Segmentli bir yapıy gösterme. metamorfik/ Başkalaşımsal metamorfizm/ Başkalaşma metamorfoz/ Başkalaşım metamorfoz/ Canlının yumurtadan çıktıktan sonra, tam bir ergin görünümüne erişinceye kadar geçirdiği evrelerin bütünü, başkalaşım. metanefridyum/ Sölom boşluğuna açılan boşaltım tüpçükleri. metanefroz/ Omurgalılarda görülen ve ikincil böbreğin arkasından meydana gelen, en gelişmiş böbrek tipi. metanet/ Dayanık metanetli/ Dayanıklı metanetsiz/ Dayanıksız metapsişik/ Tinötesi metazori/ Zorla meteor/ Ağma meteor taşı/ Göktaşı meteorit/ Göktaşı meteorolog/ Gökolaybilimci meteoroloji/ Gökolaybilim meteorolojik/ Gökolaybilimsel meth etmek/ Övmek methetmek/ övmek. methiye/ Övgü metis/ 1.Kırma 2.Azma metod/ Yöntem metodik/ Yöntemsel metodlu/ Yöntemli metodolog/ Yöntembilimci metodoloji/ Yöntembilim metodolojik/ Yöntembilimsel metodsuz/ Yöntemsiz metodsuzluk/ Yöntemsizlik metraj/ Türkçede kullanılmasına gerek yoktur. metris/ Sencer metronom/ Sarkaç metropol/ Anakent mevcudiyet/ Varlık mevcut/ Var mevcut/ var olan mevduat/ Yatırım mevki/ 1.Konum 2.Orun mevkuf/ Tutuklu mevkufhane/ Tutukevi mevla/ Tanrı mevla/ Tanrı. mevlevi/ Celalettinci mevlevihane/ Celalettincievi mevlevilik/ Celalettincilik mevlüt/ Doğum mevsim/ Sürem mevsimlik/ Süremlik mevta/ Ölü mevzu/ Konu mevzuat/ Konular mevzu-ı bahis/ Söz konusu mey/ İçki mey/ İçki. meydana gelmek/ 1.Oluşmak 2.Ortaya çıkmak meyhane . İçkilik meyil/ 1.Eğim 2.Eğilim 3.Yönelim meyil vermek/ gönül vermek, ilgi yöneltmek, ilgi duymak. meyil/ eğim. meyilli/ 1.Eğimli 2.Eğilimli meyilsiz/ 1.Eğimsiz,düz meyletmek/ Yönelmek meymenet/ Uğur meymenetsiz/ Uğursuz meyyal/ Eğilgen mezar/ Gömüt,sin mezarcı/ Gömütçü,sinci mezarcılık/ Gömütçülük,sincilik mezarlık/ Gömütlük,sinlik mezat/ Açık artırma mezat/ 1. Artırma ile yapılan satış. 2. Artırma ile satış yapılan yer. mezbaha/ Kesimevi mezbele/ Süprüntülük meze/ 1.Çerez 2.Kuruyemiş mezeci/ Çerezci mezecilik/ Çerezcilik mezeli/ Çerezli mezelik/ Çerezlik mezenşim/ Embriyonun mezoderm tabakasından gelişen, daha sonra kas ve bağ dokusunu oluşturacak olan farklılaşmamış hücreler. mezesiz/ Çerezsiz meziyet/ 1.Üstünlük 2.Özellik mezoderm/ Ortaderi mezoderm/ Embriyo gelişimi sırasında oluşan 3 tabakadan, ortada olanı, orta deri. mezofil/ Yaprağın üst ve alt epidermisi arasında kalan kısmı. mezonefridyum/ Mezodermden gelişen boşaltım organı. mezonefroz/ Omurgalılarda görülen, orta derecede gelişmiş böbrek tipi. mezosfer/ Ortayuvar mezraa/ Haymana miad/ Süre mide/ Kursak mide hastalığı/ Kursak sayrılığı miğfer/ Tulga mıh/ Çivi miheng, mihenk/ Altının ayarını anlamaya mahsus bir taş. Ölçü. İyiyi kötüyü ayıran ayar aleti. Bir insanın kıymetini ahlakını anlamaya yarayan vasıta. mihman/ Konuk mihmandar/ Konukçu mihnet/ 1.Sıkıntı 2.Üzüntü mihnet/ Sıkıntı, çile. mihrak/ Odak mihver/ Eksen mikro/ Minil mikro açı/ Minil açı mikro hedef/ Minil erek mikro ölçek/ Minil ölçek mikrofil, Mikrosporofil/ Tohumsuz bitkilerde bir tek damarlı doku şeridi içeren küçük bir yaprak. Mikrosporangiyumları taşıyan yapı. Çiçekli bitkilerde erkek organa-stamene özdeştir. mikrofilm/ Minil izit mikrolog/ Minilbilimci mikroloji/ Minilbilim mikrometre/ Minilölçer mikroprotalyum/ Anteridyumları oluşturan protal. mikrosefal/ Minil başlı mikrospor/ Polen. Tohumlu bitkilerde üreme organı olan stamenlerde mayoz bölünmeyle meydana gelen erkek üreme hücreleri, çiçektozu. Çiçekli bitkilerdeki polene özdeştir. mikrosporangiyum/ Mikrosporları oluşturan yapı. Polen kesesi. mikrotübül/ ökaryot hücrelerde, hücre iskeletinin yapısına katılan, kamçılı ve sillilerde ise sillerin yapısına katılan, içi boş tüpçükler. mikser/ Çırpıcı miktar/ 1.Nicelik 2.Ölçü 3.Oran miktar zarfları/ Nicelik belirteçleri mikyas/ Ölçek milât/ doğum milenyum/ Binyıl militan/ Savaşkan militanlık/ Savaşkanlık militarist/ Süerselci militarizm/ Süerselcilik millet/ Ulus millet/ ulus milletlerarası/ Uluslararası milletvekili/ Saylav milletvekilliği/ Saylavlık milli/ Ulusal milli İstihbarat Teşkilatı/ Ulusal Çaşıt Örgütü milli mücadele/ Ulusal savaşım milli Prodüktivite Merkezi/ Ulusal Üretkenlik Özeği milli/ ulusal millileşmek/ Ulusallaşmak millileştirmek/ Ulusallaştırmak milliyet/ Ulusallık milliyetçi/ Ulusçu milliyetçilik/ Ulusçuluk minber, mimber/ câmide vaaz kürsüsü mineral/ Bileşik mineralog/ Bileşikbilimci mineraloji/ Bileşikbilim mineralojik/ Bileşikbilimsel minimum/ En az (r) Azra minkab/ Burgu minnacık/ Minicik mıntaka/ Bölge mıntıka/ Bölge minüskül/ Minilimce minyatür/ 1.Minibediz 2.Minik minyatürcü/ Minibedizci minyatürcülük/ Minibedizcilik minyon/ Küçümen mir/ 1.Bey 2.Başkan mira/ Lata miraç/ Göğelme miralay/ Albay miras/ Kalıt miras/ kalıt mirasçı/ Kalıtçı mirasçılık/ Kalıtçılık mirasyedi/ Kalıtçı mirim/ Beyim misafir/ Konuk misafir etmek/ Ağırlamak, Konuk etmek (r) Konuklamak misafir olmak/ Konuklanmak misafirhane/ Konukevi misafirlik/ Konukluk misafirperver/ Konuksever misafirperverlik/ Konukseverlik misak-ı Millî/ Ulusal Ant misal/ Örnek misali/ Gibi misel/ 1. Mantarlarda, hiflerin bir araya gelmesiyle oluşmuş yapılar. 2. Yağ moleküllerinin, çözünmediği bir sıvı madde içerisine bırakıldığı zaman oluşturduğu küçük partiküller. misil/ Kat misillemede bulunmak/ Karşılık vermek misk/ Güzel kokulu bir madde. misket/ Gülle miskin/ Mıymıntı miskince/ Mıymıntıca miskinleşmek/ Mıymıntılaşmak miskinlik/ Mıymıntılık misk-ü-amber/ Çok güzel koku. misli/ Katı misli/ benzeri mısra/ Dize mistik/ 1.Gizemsel 2.Gizemselci mistisizm/ Gizemselcilik misvak/ Diş fırçası misyon/ Görev misyon/ özel görev misyoner/ Dinyayman misyonerlik/ Dinyaymanlık mişmiş/ Kaysı mit/ Söylence mitokondri/ Hücrede enerji üretiminden sorumlu olan (oksijenli solunumun gerçekleştiği) organel. mitoloji/ Söylencebilim mitolojik/ 1.Söylencebilimsel 2.Söylencel mitos/ Söylence mitotik bölünme/ Kromozomların kopyalanarak sayısının iki katına çıkarılmasını takiben gerçekleşen ve sonuçta yine diploid sayıda kromozom taşıyan iki oğul hücrenin meydana geldiği hücre bölünmesi tipi, mitoz bölünme. mitoz/ Eşeyli mitoz bölünme/ Eşeyli bölünme mitoz bölünme/ Ökaryot hücrelerin tipik çekirdek bölünmesi. Kopyalanarak sayısı iki katına çıkmış kromozomların profaz, metafaz, anafaz ve telofaz safhalarını geçirdikten sonra bölünerek diploit sayıda kromozom kapsıyan iki oğul çekirdeğe ayrılmaları. Mitozu takiben sitoplazma bölünmesiyle hücre iki oğul hücreye ayrılır. mixotrof/ Klorofil taşıdığı halde, heterotrof olarak da beslenebilen canlılar. miyelin kılıf/ Sinir hücrelerinde, hücrenin belirli bir bölümü tarafından meydana getirilen ve akson adı verilen uzantıların üzerini kaplayarak koruma ve sinir iletiminde hız sağlayan örtü. miyokart/ Yürek kası mizaç/ Yaradılış mizah/ Gülmece mizahçı/ Gülmece yazarı mizahi/ Güldürücü mizan/ ölçü, terazi mizan/ Terazi, ölçü, tartı, akıl, idrak, muhakeme. Mahşerde herkesin amellerini tartmaya mahsus bir adalet ölçüsü olup hakiki mahiyeti ancak ahrette bilinecektir. mızrak/ Kargı mızraklama/ Kargılama mızraklı/ Kargılı mızraksız/ Kargısız modern/ 1.Çağcıl 2.Çağdaş 3.Çağsal modernist/ Yenilikçi modernizasyon/ 1.Yenileme 2.Çağcıllama modernizm/ Yenilikçilik modernleşme/ 1.Çağdaşlaşma 2.Çağcıllaşma modernlik/ Çağdaşlık modül/ 1.Parça 2.Katsayı modülasyon/ Değişim modüler aritmetik/ Parçasal sayıbilim modüler sistem/ Parçasal dizge moksa/ Yakı molas/ Kumtaşı mongoloid/ Moğolumsu monist/ Tekçi monizm/ Tekçilik monofiletik/ Tek atadan köken almış. monogam/ Tekeşli monogami/ Tekeşlilik monografi/ Tekkonu monohibrit/ Tek karakter bakımından melez. monoik/ Bir evcikli. Erkek ve dişi organların ayrı çiçeklerde fakat aynı bitki üzerinde bulunması. monokotiledon/ Embriyolarında tek çenek yaprağına sahip bitki. monomer/ Büyük moleküllerin hidrolizi sonucu oluşan en küçük yapı birimi. monopol/ Tekel monosakkarit/ Genel formülü (CH2O)n olan en basit şeker molekülü. monoteist/ Tektanrıcı monoteizm/ Tektanrıcılık monoton/ 1.Tekdüze 2.Sıradan monoton/ biteviye, tek ses monotonluk/ 1.Tekdüzelik 2.Sıradanlık montaj/ Kurgu monte etmek/ 1.Kurmak 2.Birleştirmek 3.Eklemek mor menevşe/ Mor menekşe, menekşe. moral/ Özgüç moral bozmak/ Özgüç bozmak moral vermek/ Özgüçlemek more/ Trakya ve Rumeli yöresinde erkeklere bir hitap sözcüğü. moren/ Taşlaşma morfem/ Yapıbirim morfolog/ Yapıbilimci morfoloji/ Yapıbilim morfolojik/ Yapıbilimsel mori/ Trakya ve Rumeli yöresinde kadınlara bir hitap sözcüğü mort/ Ölü moruk/ Yaşlı moryana/ Tarakotu mostra/ Örneklik mostre/ Pırlak motif/ Örge motifli/ Örgeli motifsiz/ Örgesiz motivasyon/ 1.Güdülenme 2.İsteklenme motive etmek/ 1.Güdülemek 2.İsteklendirmek motive olmak/ 1.Güdülenmek 2.İsteklenmek motto/ İlkesöz mouse/ Keme mozaik gelişim/ Embriyoya ait hücrelerin her birinin, vücudun farklı bir bölgesini meydana getirmek üzere belirlendiği gelişim tipi. Bu gelişim tipini gösteren canlılarda, embriyodan ayrılan herhangi bir parça, kendi başına tam bir birey olarak gelişemez. mösyö/ Bey muaf/ Bağışık muafiyet/ Bağışıklık muaflık/ Bağışıklık muallakta bırakmak/ Sürüncemede bırakmak muallakta kalmak/ Sürüncemede kalmak muallim/ 1.Bilimci 2.Öğretmen muallime/ 1.Bilimci 2.Öğretmen muallimlik/ 1.Bilimcilik 2.Öğretmenlik muamelat/ 1.İşlemler 2.Davranuşlar muamele/ 1.İşlem 2.Davranış muamma/ Belirsizlik muanid/ Diretken muasır/ Çağdaş muasırlaşma/ Çağdaşlaşma muaşaka/ Sevileşme muavin/ Yardımcı muayyen/ Belirli mucibince/ Gereğince mucit/ Kılgıcı mucitlik/ Kılgıcılık mucize/ Tansık mucizevi/ Tansıksal mucrim/ Suçlu mudi/ Yatırımcı mufassal/ Ayrıntılı mufassal/ Netice, sözün kısası, mugalata/ Yanıltmaca mugallit/ Taklitçi. mugayir/ Aykırı muğlak/ 1.Anlaşılmaz 2.Çapraşık muhabbet/ 1.Söyleşi 2.Sevim 3.Arkadaşlık muhabbet etmek/ Söyleşmek muhaberat/ Salıklaşma (lar) muhabere/ Salıklaşma muhabir/ Salıkman muhabirlik/ Salıkmanlık muhaceret/ Göç muhacir/ Göçmen muhafaza/ Koruma muhafazakar/ Bağnaz muhafazakarlık/ Bağnazlık muhafız/ Koruyucu muhafızlık/ Koruyuculuk muhakeme etmek/ 1.Yargılamak 2.Uslamlamak muhakkak/ Kesinlikle muhakkak/ kesinlikle muhannet/ Korkak, soğuk davranışlı, uzak. muharebe/ Çatışma muharip/ Savaşçı muhariplik/ Savaşçılık muharrer/ Yazılı muharrir/ Yazar muharrirlik/ Yazarlık muhasebe/ Saymanlık muhasebeci/ Sayman muhasebecilik/ Saymanlık muhasip/ Sayman muhayyile/ 1.Düşlem 2.İmgelem muhip/ Seven, sevgi besleyen. muhit/ 1.Çevre 2.Ortam muhkem/ Berk muhkem/ Sağlam, metin, sıkı sıkıya kuvvetli, tahkim edilmiş, sağlamlaştırılmış. muhrip/ Savaş gemisi muhtaç/ Gereksinimci muhtaç olmak/ Gereksinmek muhtaç/ ihtiyaç duyan, gereksinimi olan muhtar/ 1.Yörebaşkanı 2.Özerk muhtariyet/ Özerklik muhtarlık/ Yörebaşkanlığı muhtelif/ Çeşitli muhtemel/ Olası muhtemelen/ Olasıca muhterem/ Saygıdeğer muhteşem/ Görkemli muhteva/ 1.İçerik 2.Kapsam muhteva etmek/ 1.İçermek 2.Kapsamak muhtıra/ Anımsatma mujik/ Köylü mukabele/ Karşılık mukabele etmek/ Karşılık vermek mukabil/ 1.Karşı 2.Karşılık mukabil/ karşılık mukaddem/ Zaman ve mekan cihetiyle daha evvel olan. mukaddeme/ Önsöz mukadder/ Kaçınılmaz mukadder/ Kader , kısmet. tayin olunmuş. mukadderat/ Alın yazısı mukaddes/ Kutsal mukaddesat/ Kutsallıklar mukallit/ Yansıcı mukavele/ Sözleşme mukaveleli/ Sözleşmeli mukavelesiz/ Sözleşmesiz mukavemet/ Direniş,direnç mukavemet etmek/ Direnmek mukavemetli/ 1.Dirençli 2.Dayanıklı mukavemetsiz/ 1.Dirençsiz 2.Dayanıksız mukayese/ Karşılaştırma mukayese etmek/ karşılaştırmak mukayeseli/ Karşılaştırmalı mukayesesiz/ Karşılaştırmasız mukayyet olmak/ Korumak mukoza/ Sümükdoku muktebes/ Alıntılanmış mukus/ Koyu ve az akışkan özellikte, glikoprotein yapısında salgı, sümük. multimedya/ Çokluortam multinasyonal/ Çokuluslu multipotent/ Birden fazla farklı hücre veya doku tipine farklılaşabilme yeteneğine sahip olan. Hidralarda “interstitial hücreler" ve omurgalı embriyolarında “kök hücreler" , multipotent karakterdedir. mundar/ Pis munis/ Uysal muntazaman/ Düzenlice,düzenli olarak muntazım/ Düzenli,düzgün murabba/ 1.Dördül 2.Dörtgen murakabe/ Denet murakabe etmek/ Denetlemek murakıp/ Denetçi murdar/ Pis musa ağacı/ Sıncan musilaj/ Yapışkan ve az akışkan karakterli polimerler. muş/ Muş ili. muştu/ Sevindiren haber, müjde. muştuluk/ Muştucuya verilen armağan, muştuluk, müjdelik. muta/ Veri mutaassıp/ Yobaz mutabakat/ 1.Uyum 2.Özdeşlik 3.Anlaşma mutabık/ 1.Uyumlu 2.Özdeş mutasarrıf-ı liva/ Sancak beyi mutasavvıf/ Gizemselci mutasyon/ 1.Değişim 2.Dönüşüm mutasyon/ Bir canlının kalıtım özelliklerinde meydana gelen birdenbire ve kendiliğinden değişmeler. mutasyonist/ 1.Değişimci 2.Dönüşümcü mutasyonizm/ 1.Değişimcilik 2.Dönüşümcülük mutat/ Alışılmış muteber/ 1.Saygın 2.Geçerli 3.Önemli mutedil/ Ilımlı mutedillik/ Ilımlılık mutlak/ Salt,saltık mutlak ekseriyet/ Salt çoğunluk mutlak/ kesin mutlaka/ 1.Kesinlikle 2Yüzdeyüz 3.Kuşkusuz mutlakiyet/ Saltçılık muttali/ Öğrenmiş muttali olmak/ Öğrenmiş olmak muvaffak/ Başarılı muvaffak olmak/ Başarmak muvaffakiyet/ Başarı muvaffakiyetli/ Başarılı muvaffakiyetsiz/ Başarısız muvafık/ Uygun muvakkat/ 1.Geçici 2.Örel muvazene/ Denge muvazeneli/ Dengeli muvazenesiz/ Dengesiz muvazzaf/ Görevli muzaffer/ Yengici muzip/ Takılgan muzipleşmek/ Takılganlaşmak muziplik/ Takılganlık muzır/ 1.Yararsız 2.Yaramaz mübadele/ Değişim mübah/ İşlenmesinde sevap ve günah olmayan şey. mübalağa/ Abartı mübalağa etmek/ Abartmak mübalağacı/ Abartıcı mübalağalı/ Abartılı mübarek/ 1.Verimli 2.Kutlu mücadele/ Savaşım mücadele etmek/ Savaşımlamak,savaşım vermek mücadeleci/ Savaşımcı mücahit/ Din savaşçısı mücavir/ Komşu mücavir alan/ Ardalan mücbir/ Zorlayıcı mücehhez/ Donanımlı mücella/ Parlak mücerret/ Soyut müdafa etmek/ Savunmak müdafaa/ Savunma müdafi/ Savunucu müdam/ Devam eden, süren, sürekli. müdavim/ 1.Gedikli 2.Sürekçi müddei/ İddia eden. İddiacı. davacı. müddet/ Süre müddetli/ Süreli müddetsiz/ Süresiz müderris/ Öğretmen müderrislik/ Öğretmenlik müdire/ Yönetici müdiriyet/ Yönetimlik müdür/ Yönetimci müdürlük/ 1.Yönetimcilik 2.Yönetimlik müebbet/ Sonsuz müellif/ Yazar müennes/ Dişil müesses/ Kurulu müessese/ 1.İşletme 2.Kurum 3.Kuruluş müessif/ Üzücü müessir/ Dokunaklı müessis/ Kurucu müeyyide/ Yaptırım müfessir/ 1.Yorumcu 2.Açıklamacı müfessirlik/ 1.Yorumculuk 2.Açıklamacılık müfettiş/ Denetmen müfettişlik/ Denetmenlik müflis/ Batkın müfredat/ Yönerge müfret/ 1.Tek 2.Bireysel müfrid/ Yalıtkan mühim/ Önemli mühimmat/ Savaş gereçleri mühimsemek/ Önemsemek mühlet/ Önel mühür/ Damga mühürcü/ Damgacı mühürcülük/ Damgacılık mühürdar/ Damgacı mühürdarlık/ Damgacılık mühürlemek/ Damgalamak mühürlenmek/ Damgalanmak mühürletmek/ Damgalatmak mühürlü/ Damgalı mühürsüz/ Damgasız müjde/ Muştu müjde almak/ Muştulanmak,muştu almak müjde vermek/ Muştulamak,muştu vermek müjdeci/ Muştucu müjdelemek/ Muştulamak müjdelenmek/ Muştulanmak müjdeli/ Muştulu müjdeli haber/ Muştulu salık müjdelik/ Muştuluk müjdesiz/ Muştusuz müjdesiz haber/ Muştusuz salık müjgan/ Kirpikler. mükafat/ Ödül mükafat almak/ Ödüllendirilmek,ödül almak mükafat vermek/ Ödüllendirmek,ödül vermek mükafatlandırılmak/ Ödüllendirilmek mükafatlandırmak/ Ödüllendirmek mükaleme/ Konuşma mükellefiyet/ Yükümlülük mükemmel/ Ülküsel mükerrer/ Yinel müktesebat/ Kazanımlar mülahaza/ 1.İrdeleme 2.Görüş mülahaza etmek/ İrdelemek mülakat/ 1.Görüşme 2.Söyleşi mülayim/ Uysal mülazım/ Teğmen mülemma/ 1.Alaca 2.Karma mülkiyet/ İyelik mülteci/ Sığınmacı mülzem/ Gerekli mümin/ İnançlı mümin/ inanan mümkin/ 1.Olanaklı 2.Olabilir mümkin mertebe/ Olabildiğince mümtaz/ 1.Ayrıcalıklı 2.Seçkin mümtaz şahsiyet/ Ayrıcalıklı kişi münacat/ Yakarış münafık/ Sinsi münafıklık/ Sinsilik münakaşa/ 1.Atışma 2.Çekişme münakaşa etmek/ 1.Atışmak 2.Çekişmek münasebet/ İlişki,bağıntı münasebetsiz/ Saygısız münasip/ Uygun münasip/ Uygun. münazara/ Tartışma müneccim/ 1.Yıldızbilimci 2.Gökbilimci müneccimlik/ 1.Yıldızbilimcilik 2.Gökbilimcilik münekkit/ Eleştirmen münekkitlik/ Eleştirmenlik münevver/ Aydın münezzeh/ Arınmış. münferiden/ Bireyselce münferit/ 1.Tekil 2.Bireysel 3.Yalnız 4.Ayrı münharif/ Çarpık münkir/ Yoksayımcı münkir/ inkâr eden münkir/ İnkar eden. müphem/ Belirsiz müphemiyet/ Belirsizlik müptela/ 1.Düşkün 2.Bağımlı 3.Tutkun müptela/ Bir şeye tutulmuş, düşkün, aşık. müracaat/ 1.Başvuru 2.Danışım müracaatçı/ Başvuran mürai, mürayi/ Riyakar, iki yüzlü. mürebbi/ 1.Eğitmen 2.Dadı mürebbilik/ 1.Eğitmenlik 2.Dadılık mürebbiye/ 1.Eğitmen 2.Dadı mürebbiyelik/ 1.Eğitmenlik 2.Dadılık müreffeh/ Gönençli mürein/ Bakterilerin hücre duvarında bulunan yapısal bir peptidoglikan. mürettebat/ Çalışman mürettep/ Düzenli mürettip/ Dizmen mürettiphane/ Dizgiyeri mürettiplik/ Dizmenlik mürselin/ Yalvaç mürşîd/ yol gösteren mürşit/ Kılavuz mürşit/ İrşad eden, doğru yolu gösteren, gafletten uyandıran, Peygamber varisi olan kılavuz. Tarikat piri, şeyhi. mürteci/ Gerici mürted/ Dönek. mürur etmek/ Ulaşmak, varmak. müsabaka/ 1.Yarışma 2.Karşılaşma müsabık/ 1.Yarışmacı 2.Karşılaşmacı müsadere/ Elkoyma müsahip/ Yol kardeşliği. müsait/ 1.Elverişli 2.Uygun müsamaha/ Hoşgörü müsamahakar/ Hoşgörülü müsamahalı/ Hoşgörülü müsamahasız/ Hoşgörüsüz müsavat/ Eşitlik müsavi/ Eşit müsâvi/ eşit müsbet/ Olumlu müsbet, müspet/ olumlu, pozitif müsebbip/ 1.Nedenci 2.Sorumlu müseddes/ 1.Altılık 2.Altıgen müsekkin/ Yatıştırıcı müselles . Üçgen müselsel/ Ardışık müsennem/ Tümsek müsrif/ Savurgan müsriflik/ Savurganlık müstacel/ İvedi müstacelen/ İvedilikle müstaceliyet/ İvedilik müstahak/ Yaraşır müstahsil/ Üretici müstakbel/ Gelecekteki müstakil/ 1.Bağımsız 2.Ayrık müstecap/ Hoş görülen, istediği kabul edilen, icabet olunmuş. müstehak/ hak etmiş müstehlik/ Tüketici müstehzi/ Alaycı müstemleke/ Sömürge müstemlekeci/ Sömürgeci müstemlekecilik/ Sömürgecilik müstenkif/ Çekinser müstesna/ Ayral müsteşar/ Bakan Yardımcısı müsteşarlık/ Bakan Yardımcılığı müsteşrik/ Doğubilimci müstevli/ Yayılıcı,yayılgan müsvedde/ Karalama müsveddelik/ Karalamalık müşahede/ Gözlem müşahede etmek/ Gözlemlemek müşahhas/ Somut müşahit/ Gözlemci müşavir/ Danışman müşavirlik/ Danışmanlık müşerref olmak/ Onurlanmak,onur duymak müşerref/ Şereflendirilmiş, şerefli. müşfik/ Sevecen müşkil/ 1.Güçlük 2.Zorluk 3.Zor 4.Çetin müşkilat/ Çetinlik müşkil-pesend/ Titiz müştak/ Türev müşteki/ Yakınmacı müştemelat/ Eklentiler müşterek/ Ortak müştereken/ Ortaklaşa müşteri/ Alımcı müşteri/ Müşteri yıldızı, Jüpiter. Erendiz. mütalaa/ 1.Değerlendirme 2.Görüş mütalaa etmek/ Değerlendirmek mütareke/ Ateşkes müteaddit/ Birçok müteaddit kereler/ Birçok kez müteahhit/ Bağıtçı müteahhitlik/ Bağıtçılık müteakiben/ Ardından müteakip/ Ardıl mütebessim/ Güleç mütecanis/ Türdeş mütedeyyin/ Dinselci müteessir olmak/ 1.Etkilenmek 2.Üzülmek mütefekkir/ Düşünür mütehammil/ Dayanımlı mütehassıs/ Uzman mütehassis etmek/ Duygulandırmak mütehassis olmak/ Duygulanmak mütehassıslık/ Uzmanlık mütekabil/ Karşı mütekabiliyet/ Karşılık mütekârip/ Yakınsak mütekasif/ Koyulaşmış,yoğunlaşmış mütekasil/ Üşengeç mütemadiyen/ Sürekli mütemayil/ Eğilimli mütenahi/ Sonlanma mütenasip/ 1.Orantılı 2.Uyumlu müteradif/ Anlamdaş mütercim/ Çevirmen müteşebbis/ Girişimci müteşekkil/ Oluşmuş mütevazı/ Alçakgönüllü mütezayit/ Artan müthiş/ 1.Görkemli 2.Korkunç müttefik/ 1.Bağdaşık 2.Bağlaşık müttehit/ Birleşik müzakere/ 1.Değerlendirme 2.Görüşme müzayede/ Açık artırma müzekker/ Eril müzeyyel/ Ekli müzmin/ Süreğen müzmin/ uzun zamandır yerleşmiş müzminleşmek/ Süreğenleşmek müzminlik/ Süreğenlik myosotis/ Kemekulağı naçar/ Umarsız naçar/ Çaresiz, umarsız. nadan/ Cahil, bilmez, haddini bilmez, kaba, terbiyesiz. nadir/ Seyrek nadiren/ Seyrekçe,tek tük nafaka/ Geçimlik nafile/ 1.Boşuna 2.Çoksal nağme/ Ezgi nah/ Nanay nahif/ Cılız nahiye/ Bucak nahoş/ 1.Tatsız 2.Sevimsiz nail olmak/ Erişmek nail olmak/ Erişmek. Kavuşmak, ulaşmak. nail/ Erişme, ulaşma. nakil/ 1Aktarım 2.İletim 3.Taşıma nakil vasıtası/ Taşıt nakıs/ Eksik nakış/ Bezek nakışçı/ Bezekçi nakışçılık/ Bezekçilik nakışlamak/ Bezeklemek nakışlı/ Bezekli nakışsız/ Bezeksiz nakkaş/ Bezekçi nakkaş/ Süsleme sanatkarı, usta. nakkaşlık/ Bezekçilik nakletmek/ 1.Aktarmak 2.İletmek nakliyat/ Taşımacılık nakliyeci/ Taşımacı nakliyecilik/ Taşımacılık nakşetmek/ İşlemek,iz bırakmak nakşolmak/ İşlenmek,iz bırakmak nal/ Takav nalbant/ Takavcı nalbantlık/ Takavcılık nale/ İnilti nale/ İnilti. nalın/ Takunya nalıncı/ Takunyacı nallamak/ Takavlamak nallatmak/ Takavlatmak nam/ 1.Ad 2.San 3.Ün name/ Mektup, kitap, mecmua. na-mert/ Alçak namert/ Mert olmayan, alçak. nâmevcut/ yok na-müsait/ Elverşsiz na-mütenahi/ Sonsuz namzet/ Aday nan/ Ekmek, yiyecek. nane/ Narpız nâr/ ateş nar/ Ateş, tamu. [Mec.] Meme. nara çalmak/ Ateşe atmak. nara salmak/ Ateşe atmak. nâra/ haykırış narenciye/ Turunçgiller narh/ Fiyat. narkotik/ Uyuşturucu narsist/ kendine âşık nasihat/ Öğüt nasihat etmek/ Öğütlemek,öğüt vermek nasihatçı/ Öğütçü nasip/ Kutpay nasip olmak/ payına düşmek nasip/ Düşerlik, pay. nasti/ Bitkinin, uyaranın cinsine göre yaptığı fakat uyaranın yönüne bağlı olmayan davranışlar. nasyonalist/ Ulusçu nasyonalizm/ Ulusçuluk nasyonel/ Ulusal na-tamam/ Eksik natık/ Söylevci natıka/ Söylevsellik nativizm/ Doğuştancılık natuk/ Söylevci natür/ Doğa natüralist/ Doğalcı natüralizm/ Doğalcılık natürel/ Doğal natürist/ Doğacı natürizm/ Doğacılık natürmort/ Ölüdoğa nazan/ Nazlı. nazar/ Bakış nazar boncuğu/ Göz boncuğu nazar değdirmek/ Göz değdirmek nazar değmek/ 1.Göz değmek 2.Göze gelmek nazar/ bakış nazar/ Bakış. nazaran/ Göre nazari/ 1.Kuramsal 2.Göreceli nazar-ı dikkate almak/ Göz önüne almak nazarında/ Gözünde nazariyat/ Kuramlar nazariye/ Kuram nazariyeci/ Kuramcı nazen, nazende/ Nazlı, naz edici, naz yapan. nazenin/ 1. Cilveli, oynak. 2. Çok nazlı yetiştirilmiş. nazik/ İnce nazik/ İnce, zarif, güzel. nazikane/ İncelikle naziklik/ İncelik nazil olmak/ İnmek nazım/ şiir nazır/ Bakan nazire/ Karşılık ne gam/ ne önemi var ne kadar/ 1.Nanca 2.Neçe 3.Nice 4.Kaça nebat/ Bitki nebat/ Bitki. nebatî/ Bitkisel nebi/ Yalvaç nebula/ Bulut nebülöz/ Bulutsu nebze/ Az necabet/ Soyluluk necaset/ Pislik necaset/ Pislik, murdarlık. necat/ Kurtuluş neccar/ Doğramacı necdet/ Yiğitlik nece/ Nice, nasıl. necip/ Soylu nedamet/ Yerinme,ildimlik nefer/ 1.Birey 2.Süer nefer/ asker nefes/ Soluk nefes almak/ 1.Solumak,soluk almak 2.Dinlenmek nefes çekmek/ Fırt çekmek nefes üflemek/ Üfürükçülük nefes vermek/ Soluk vermek nefeslenmek/ Soluklanmak nefesli müzik aletleri/ Üflemeli çalgılar nefis/ bencillik, bencil benlik nefret/ 1.İğrenme 2.Tiksinme nefret etmek/ 1.İğrenmek 2.Tiksinmek nefridiopor/ Omurgasızların boşaltım organları olan nefridyumların vücut dışına açıldıkları açıklık. nefridyum/ Omurgasızların boşaltım organları. negatif/ 1.Eksi 2.Olumsuz 3.Eksiyük nehir/ Irmak nekahet/ Sayrılık ertesi nekahet devresi/ Argınlık dönemi nektar/ Balözü nem/ Teril nema/ Ürem nemalanmak/ Beslenmek nemelazımcı/ Duyarsız nemelazımcılık/ Duyarsızlık nemlendirmek/ Terillendirmek nemlenmek/ Terillenmek nemli/ Terilli nemsiz/ Terilsiz neolojism/ Yeni sözcük neoteni/ Ergin halde larva özelliklerinin görülmesi. nerde/ Nerde. nergiz/ Nergis çiçeği. nermatosit/ Knidosit hücrelerinin içeriği ya da kendisi. nesebî/ Soysal nesep/ Soy nesib/ Soylu nesiç/ Doku nesil/ 1.Kuşak 2.Döl nesim/ Esinti nesimî/ Esintisel nessab/ Soybilimci neşir/ Yayım neşredilmek/ Yayımlanmak neşretmek/ Yayımlamak neşretmek/ yayınlamak neşriyat/ Yayın netice/ Sonuç neticede/ Sonuçta neticelendirmek/ Sonuçlandırmak neticelenmek/ Sonuçlanmak neticeli/ Sonuçlu neticesiz/ Sonuçsuz network/ Bilişimağ neuzü billah/ Tanrı'ya sığındık neva/ Ezgi nevaî/ Ezgisel nevale/ Azık nevcivan/ Taze, genç, delikanlı. nevi/ Çeşit nevi şahsına münhasır/ Özge,kendine özgü nevrolog/ Sinirbilimci nevroloji/ Sinirbilim nevrolojik/ Sinirbilimsel nevropat/ Sinir sayrısı nevroz/ Sinir sayrılığı nevruz/ Eski bir İran takvimine göre yeni yılın ve ilkbaharın başlangıç günü, 22 Mart. new wave/ Yeni dalga nezaket/ İncelik nezaret/ Gözetim nezaret etmek . Gözetmek nezaretçi/ Gözetimci nezarete almak/ Gözetime almak nezarethane/ Gözetimlik nezdinde/ 1.Yanında 2.Katında nezih ortam/ Seçkin ortam nezle/ Dumağı nezle olmak/ Dumağılanmak nick/ Takmaad nida/ Ünlem nidâ/ seslenme nigende/ Teğel nihai/ Sonsal nihan etmek/ Gizlemek. nihan/ Gizli, saklı, bulunmayan, görünmeyen, sır. nihayet/ 1.Sonunda 2.Son nihâyet/ son, en sonunda nihayete erdirmek/ Sonuçlandırmak nikap/ Yüz örtüsü, peçe. nikap/ Yüzörtüsü. nikbin/ İyimser nikbinlik/ İyimserlik nil/ Çiğit nil nehri/ Çiğit ırmağı nimbüs/ Karabulut nîmet/ karşılık nimf/ Başkalaşım gösteren böceklerde, dış görünüşü ergine benzeyen, fakat eşey organları ve kanatları tam olarak gelişmemiş evre. nisbet/ Oran nisbeten/ 1.Oranla 2.Biraz nisbi/ 1.Oransal 2.Göreceli nişan/ Yavuk nişanlanmak/ Yavuklanmak nişanlı/ Yavuklu nişasta/ Ket niyaz/ Yakarı niyaz etmek/ Yakarmak niyaz/ Dilek, istek, dua. niyaz/ yakarma niyet/ 1.Ağın 2.Tasar niyetlenmek/ Tasarlamak nizam/ Düzen nizami/ Düzenli nizamname/ Tüzük NLP/ (Natural Language Process) Doğal Dil İşleme NLP/ (Neuro Linguistic Programming) Sinirsel Dil Programlama nod/ Düğüm şeklinde yapı. node/ 1.Düğüm 2.Yumru nodül/ 1.Düğümcük 2.Yumrucuk noksan/ Eksik noksanlık/ Eksiklik noksansız/ Eksiksiz nokta/ Yuv nokta-i nazar/ Bakış açısı nominal/ Adsal nominal kıymet/ Adsal değer nominalist/ Adsalcı nominalizm/ Adsalcılık nominativ/ Yalın norm/ Genkural normal/ 1.Olağan 2.Doğal normalleşmek/ 1.Olağanlaşmak 2.Doğallaşmak normatif/ Kuralcı nostalji/ Özlem nostaljik/ Özlemsel nosyon/ Kavram notokord/ İlkin sırt ipliği. nöbet/ Kezik nöbetçi/ Kezikçi nöron/ Sinir hücresi. nörotoksik/ Sinir sistemi üzerinde zararlı etkisi olan zehirli maddeler. nötr/ 1.Yansız 2.Yüksüz nötr/ Elektriksel yükü sıfıra eşit olan. nötralizasyon/ 1.Yansızlaştırma 2.Yüksüzleştirme numan/ Kan numara/ 1.Sayıt 2.Oyun numaratör/ Sayaç numune/ Örnek numunelik/ Örneklik nur/ Bavk,ışık nurcu/ Bavkçı,ışıkçı nusellus/ Tohum taslağında embriyo kesesini çevreleyen doku. nush/ Öğüt nutuk/ Söylev nü/ Etren nüans/ Ayırtı nüfus/ Dirit nüfuslu/ Diritli nüfuz/ 1.Etkinlik 2.Sinme nüfuz etmek/ 1.Etkimek 2.Sinmek nükleer/ Çekirdeksel nükleik asitler/ Çekirdek içinde bulunan, genetik şifreyi taşıyan, yapılarında şeker bulunan asitler (DNA ve RNA). nüks etmek/ Depreşmek nümayiş/ Gösteriş nümune/ Örnek nümunelik/ Örneklik nüsha/ 1.Sayı 2.Baskı 3.Elyazması nüsha/ Yazılı, yazılmış şey, yazılı bir şeyden çıkarılan suret. nüve/ Çekirdek o kadar/ 1.Onca 2.O denli obelisk/ Dikilitaş obje/ Nesne objektif/ 1.Nesnel 2.Mercek objektifleşmek/ Nesnelleşmek objektifleştirmek/ Nesnelleştirmek objektiflik/ Nesnellik objektivist/ Nesnelci objektivite/ Nesnellik objektivizm/ Nesnelcilik obligasyon/ Yükümlülük observasyon/ Gözlem observatuvar/ Gözlemevi obsesif/ Takınçlı obsesyon/ Takınç obskürantist/ Karanlıkçı obskürantizm/ Karanlıkçılık obstetrik/ Doğumbilim obstrüksiyon/ Önleme,engelleme ocellus (çoğulu= Ocelli)/ Bazı omurgasızlarda ve diğer basit yapılı organizmalarda görülen, mercek de taşıyabilen basit göz, nokta göz. od/ Ateş. odiyolog/ İşitimbilimci odiyoloji/ İşitimbilim odiyolojik/ İşitimbilimsel odiyometre/ İşitimölçer odiyovizüel/ İşitsel-görsel odun boruları/ Bitkilerde çeşitli hücre tiplerinden oluşan, su iletimi ve destek görevini yapan doku. Ksilem. off-line/ Çevrimdışı oğlan/ erkek çocuk oksidasyon/ (Yükseltgenme) Elektronların bir atom ya da molekülden ayrılmasını sağlayan kimyasal tepkime. oksit/ Pas oksitlenmek/ Paslanmak okyanus/ Talay ol vech ile/ O biçimde oligarşi/ Takımerki oligarşik/ Takımerksel ombudsman/ Kamu Denetçisi omlet/ Kaygana omnivor/ Hem bitkisel hem de hayvansal besinler ile beslenebilen canlılar. ondüle/ Kıvrık onkolog/ Urbilimci onkoloji/ Urbilim onkolojik/ Urbilimsel on-line/ Çevrimiçi online/ bağlı onomatope/ Yansıma ontolog/ Varlıkbilimci ontoloji/ Varlıkbilim ontolojik/ Varlıkbilimsel onur/ şeref oocyst/ Etrafı koruyucu bir kılıfla çevrili, olumsuz çevre koşullarına karşı dayanıklı yapıda olan yumurta hücresi. operatör/ 1.İşletmen 2.Onman optik/ Görsel optimal/ En uygun optimist/ İyimser optimizm/ İyimserlik optimum/ Uygun değer organ/ Örgen organel/ Hücrenin içerisinde bulunan ve her biri farklı görevlerden sorumlu olan, daha küçük alt birimler. organik/ Örgensel organizasyon/ Düzenleme organizatör/ Düzenlemeci organize etmek/ Düzenlemek orijinal/ 1.Özgün 2.Asıl orijinallik/ Özgünlük orjin/ 1.Köken 2.Kaynak orjinalite/ Özgünlük ornitolog/ Kuşbilimci ornitoloji/ Kuşbilim ornitolojik/ Kuşbilimsel oryan/ Doğu oryantal/ Doğusal oryantalist/ Doğubilimci oryantalizm/ Doğubilim osmanî/ Osmanlı osmanlıca/ Osmanlı Türkçesi osmoregülasyon/ Bazı sucul organizmaların, vücutlarının osmotik basıncını, yaşadıkları ortamın osmotik basıncına bağlı olmadan ayarlamaları. osmoz/ Geçişme osmoz/ Suyun yoğunluğunun çok olduğu yerden az olduğu yere doğru, yarı geçirgen zardan geçmesi. osteolog/ Kemikbilimci osteoloji/ Kemikbilim osteolojik/ Kemikbilimsel osurukağacı/ Aylandız oşinograf/ Denizbilimci oşinografi/ Denizbilim oşinografik/ Denizbilimsel otağ/ Büyük ve süslü çadır. otobibliyografi/ Özkaynakça otobiyografi/ Özgeçmiş otobiyografik/ Özgeçmişsel otojestiyon/ Özyönetim otokontrol/ Özdenetim otokrasi/ Saltçılık otokrat/ Saltçı otokritik/ Özeleştiri otokton/ Yerli otomasyon/ Özdevim otomatik/ Özdevimsel otomatikman/ Kendiliğinden otomatizm/ Özdevim otomobil/ Araba otomobilci/ Arabacı otomobilcilik/ Arabacılık otonom/ Özerk otonomi/ Özerklik otoritarist/ Yetkeci otoritarizm/ Yetkecilik otorite/ 1.Yetke 2.Yetkin otoriter/ Yetkeci otorizasyon/ Yetkilendirme otosansür/ Özdenetim ototrof/ Işık enerjisi veya kimyasal enerji kullanarak, inorganik maddelerden kendi organik besinini üretebilen canlılar (kendibeslek). ottoman/ Osmanlı out/ Dışarı output/ Çıktı outsider/ Dışpaydaş oval/ Söbe ovaryum/ Dişi eşey organı, yumurtalık. overnight/ Gecelik ovidukt/ Yumurtaları, yumurtalıktan dışarı taşıyan kanal, yumurta kanalı. ovipar/ Yumurtasını vücut dışına bırakarak çoğalan. ovipozitor/ Yumurtaları yerleştirmeye yarayan yapı, yumurtlama borusu. ovovivipar/ Bir plasenta oluşumuyla anne-yavru arasında bağlantı olmaksızın, yumurtası vücut içinde gelişen ve yavruyu yumurtadan çıktıktan sonra vücut dışına bırakan, yalancı doğum yapan. ovül/ Tohumlu bitkilerde, döllenmeden sonra tohumu meydana getiren yapı. oymak/ Oymalı, bezeli, süslü, kümü küme. oyunbaz/ Oyuncu oyunbaz/ Oyuncu, aldatıcı. Ödem/ Yumru öğmek/ Övmek. Ökaryot/ Zar ile çevrili gerçek organelleri bulunan hücreler. (Bkz. Prokaryot ve ökaryot hücreler arasındaki farklar) Örf/ Töre Örfen/ Törece Örfi/ Törel örük/ Saç örgüsü, bir örgü saç. Öşür/ Ondalık Öşürcü/ Ondalıkçı öz/ Kendi, zat. Özel Kalem/ Yazı İşleri Özel Kalem Müdürü/ Yazı İşleri Başkanı özge/ 1. Başka 2. Başkası. öz-özüme/ Kendi kendime. özüm/ Kendim, ben. özüme/ Kendime. özün/ Kendin, sen. özünü/ Kendini, kendisini. pabuç/ Başmak , ayakkabı pabuçluk/ Başmaklık padişah/ Han padişah/ Sultan padişahlık/ Hanlık pafta/ Yivleç pagan/ Çokkudaylı paganist/ Çokkudaycı paganizm/ Çokkudaycılık paha/ Değer paha biçilmez/ Değer biçilmez pak/ Pırıl pak/ Temiz, saf, katıksız. pakt/ Antlaşma palamar/ Yoma palamarcı/ Yomacı palamarcılık/ Yomacılık palamut/ Pelit paleograf/ Eskiyazıbilimci paleografi/ Eskiyazıbilim paleografik/ Eskiyazıbilimsel palmiye/ Latanya palyaço/ Soytarı palyaçoluk/ Soytarılık palyatif/ 1.Etkisiz 2.Geçici 3.Örel pampa/ Bozkır -Pan/ Tüm pandül/ Sarkaç panel/ Açıkoturum panel/ tablo paniğe kapılmak/ Ürkmek panik/ Ürkü paniklemek/ Ürkmek pankart/ Uranlık panorama/ Tümgörü panoramik/ Tümgörüsel pansiyon/ Barınak pansiyoncu/ Barınakçı pansiyonculuk/ Barınakçılık pansiyoner/ Barınıcı pantufla/ Başmak , keçe terlik pantürkist/ Türklerci,Türkelici,Turancı pantürkizm/ Türklercilik , Türkelicilik , Turancılık panzehir/ Ağıkıran panzehirotu/ Ağıkıranotu papazi/ Bürümcük papilla/ Tomur. Koni biçimindeki herhangi bir çıkıntı. para/ Akça paradoks/ Çelişki paradoksal/ Çelişkili paraf/ Adimcik parafiletik/ Birden fazla atadan köken almış. paragraf/ Bölümce paralamak / Parçalamak. paralamak/ Parçalamak paralel/ 1.Koşut 2.Enlem paralelist/ Koşutçu paralelizm/ Koşutçuluk paralellik/ 1.Koşutluk 2.Benzerlik paralellik arz etmek/ Benzemek paralelyüz/ Koşutyüz parametre/ Değişken parametrik/ Değişken parankima/ Özekdoku parankima/ İnce duvarlı, nisbeten farklılaşmamış hücrelerden oluşan, yapı ve görevi değişebilen, yumuşak bitki dokusu, parankima. Yassı solucanlarda kas tabakasıyla bağırsak arasında bulunan çeşitli hücrelerden oluşmuş sert doku. Bir organın zemin dokusu. paranoya/ İşkil paranoyak/ İşkilli parantez/ Ayraç parapet/ Küpeşte parapod/ Her vücut segmentinin yanında, bir çift halinde bulunan ve yer değiştirmeye yarayan yapılar. paratoner/ Yıldırımlık parazit/ Asalak parazit/ Başka türden bir canlının içinde veya üzerinde, kendisine besin veya barınak sağlayacak şekilde ancak aynı zamanda da diğer canlıya da zarar verecek şekilde yaşayan organizma, asalak. parazitolog/ Asalakbilimci parazitoloji/ Asalakbilim parazitolojik/ Asalakbilimsel pardon/ Bağışlayın pare pare/ Parça parça, küme küme. parlamentarist/ Saylavcı parlamentarizm/ Saylavcılık parlamenter/ Saylav parlamento/ Kamutay parlı/ Parlak, ışıldayan, göz kamaştırıcı. parola/ Kipsöz pars/ Çine pars/ Farsça. parşömen/ Tirşe part time/ Yarımgün partenogenez/ Yumurta hücrelerinin, sperm hücreleri ile döllenmeden mitoz geçirmeye başlayarak, bir canlıyı oluşturması şeklindeki üreme tipi. partisip/ Ortaç pasif/ Edilgin paspal/ Parsal patchwork/ Yama işi patinaj/ Kızaklama patojen/ Sayrılıkçı patojen/ Zararlı, hastalık yapıcı. patolog/ Sayrılıkbilimci patoloji/ Sayrılıkbilim patolojik/ 1.Sayrılıksal 2.Sayrılıkbilimsel patriarkal/ Ataerkil patron/ 1.İşveren 2.Biçit,biçintilik patronluk/ İşverenlik pay/ Parça, düşer. payam/ Peyam, haber. payanda/ Destek paye/ Orun payet/ Sim payidar/ 1.Bengi 2.Kalıcı payitaht/ Başkent payvant/ Köstek pazubent/ Kolçak pC (Personel computer)/ KB (Kişisel bilgisayar) pedagog/ Eğitimbilimci pedagoji/ Eğitimbilim pedagojik/ 1.Eğitimsel 2.Eğitimbilimsel pedal/ Ayaklık peder/ Baba,ata peder/ Baba, ata. peder/ baba; papaz pederşahi/ Ataerkil pedikür/ Ayakbakımı pedikürcü/ Ayakbakımcı pedogog/ Çocuk bilimci pedogoji/ Çocukbilim pedogojik/ Çocukbilimsel pedolog/ Toprakbilimci pedoloji/ Toprakbilim pedolojik/ Toprakbilimsel pejmürde/ Pılı pejoratif/ Yergisel pekala/ Peki pektin/ Özellikle bitki hücrelerinin orta lamelinde bulunan büyük moleküllü, karbonhidrat karışımı maddeler. pelajik/ Deniz ya da göllerde tabana tutunarak ya da serbest halde yaşayan canlılar. pelerin/ Eğindirik,sırtlık penetrasyon/ Nüfuz etmek, içine girmek, dalmak. pense/ Kısaç pentafil çiçeği/ Beşparmak çiçeği peptidoglikan/ Uzun polisakkarit zincirlerinin kısa peptitlerle (protein bağları) bağlandığı büyük moleküller. peptit/ Aminoasitler arasındaki bağlar. perakende/ Tekten perakendeci/ Tektenci perakendecilik/ Tektencilik perçem/ Alına ve yüze düşürülen saç, kakül. perdelemek/ örtmek perfeksiyonist/ Yetkinci perfeksiyonizm/ Yetkincilik performans/ Başarım peri/ Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan, düşsel, çok güzel dişi varlık. periant/ Çiçek örtüsü ve çiçek örtü yaprakları. Taç ve çanak yaprakların tümü. Bir çiçekte erkek organlar ve dişi organ dışında kalan parçalar. periferi/ 1.Çevre 2.Kıyı peristom/ Yosunlarda (Bryofitler) kapsül açıldıktan sonra ağızda bir ya da iki sıralı silli halka yapısı. Silyat protozoonlarda, denizyıldızlarında, halkalı solucanlarda, böceklerde, derisi dikenlilerde, vb. ağız çevresi bölgesi. perişan/ Dağınık, karmakarışık. periton/ Karınzarı periton zarı/ Karnın iç kısmını asarlayan zar, iki katlı karın zarı. peritonit/ Karınzarı yangısı periyodik/ Süreli periyot/ 1.Süre 2.Dönem 3.Aralık perküsyon/ Vurmalı çalgı persepsiyonist/ Algıcı persepsiyonizm/ Algıcılık persona non grata/ İstenmeyen kişi personalist/ Kişiselci personalizm/ Kişiselcilik personel/ 1.Çalışman 2.Kişi perspektif/ 1.Bakış açısı 2.Derinlik 3.Süreç peruk/ Takmasaç peruka/ Takmasaç pervane/ Geceleri ışığın etrafında dönen küçük kelebek, haberci, kılavuz. pervane/ ışığa giden bir cins kelebek pervasızca/ Sakınmadan pervaz/ Parvaz pervaz etmek/ Havalanmak, uçmak. pervin/ Ülker pes/ Yeter pes etmek/ Yenilmek pesimist/ Kötümser pesimizm/ Kötümserlik pespaye/ Bayağı pespayelik/ Bayağılık peş/ Art peş peşe/ Ardarda peşi sıra/ Ardı sıra peşin/ Öndül peşin hüküm/ Önyargı peşin hükümlü/ Önyargılı peşin hükümsüz/ Önyargısız peşinat/ Öndül peşinatlı/ Öndüllü peşinatsız/ Öndülsüz peşinci/ Öndülcü peşinden/ Ardından peşinen/ Önden peşkeş/ Armağan peşkeş çekmek/ Armağan etmek peşkir/ Peçete peştamal/ Futa petrognozi/ Bileşikbilim petrografi/ Kayaçbilim petrografik/ Kayaçbilimsel pey der pey/ 1.Azar azar 2.Gitgide peyda etmek/ Ortaya çıkarmak peyda olmak/ Ortaya çıkmak peydahlamak/ Ortaya çıkarmak peygamber/ Yalvaç peygamber ağacı/ Yalvaç ağacı peygamber çiçeği . Yalvaççiçeği peygamber kuşu/ Kuyruksalan peygamberdevesi/ Pusuböceği peygamberlik/ Yalvaçlık peyk/ Uydu peyk/ Haber ve mektup getirip götüren. peyke/ Tahta sedir. peymane/ Büyük kadeh, şarap bardağı. peyzaj/ Bir arazi parçasının ekolojik, biyolojik, yapısal ve tüm doğal özelliklerinin topluca anlatımı. pezevenk/ Ersekçi pezevenklik/ Ersekçilik pide/ Yufka pideci/ Yufkacı pigment/ Bitkilerde ve hayvanlarda bulunan renk maddelerinin genel adı. piknik/ Kıraşı pili/ Kıvrım pilili etek/ Kıvrımlı etek pilot/ Uçman pilot bölge/ Öncü bölge pilotluk/ Uçmanlık pinel/ Yeloku pinhan/ Gizli, saklı. pinyal/ Meç pir/ 1. Hak katından aşıklık bağışlanmışlara dolu bade sunan Hızır. 2. Yaşlı, büyük, ihtiyar reis, bir tarikatın kurucusu, tarikatta ulu kişi, herhangi bir meslek ve sanatın kurucusu. pir/ ihtiyar pirina/ Biriket pısmak/ Sinmek, başı omuzlara doğru çekerek korkuyla büzülmek. pistole/ Püskürteç pişman/ Yeringen,ildim pişmanlık/ Yeringenlik,ildimlik pitoresk/ Bedizlik piyale/ Şarap bardağı, içki kadehi. piyasa/ Pazar piyata/ Tabak piyaz/ Soğan piye/ Satranç oyununda ön sıraya dizilen taşlardan her biri, piyade. plaçka/ Çapul plaçkacı/ Çapulcu plaj/ Kumsal plajirist/ Aşırmacı plajirizm/ Aşırmacılık plaket/ Onurluk plan/ Tasar planet/ Gezegen planetaryum/ Gökevi plankton/ Suyun hareketiyle pasif olarak sürüklenen küçük canlıların genel adı. planktonik/ Plankton yapısında olan ya da planktona ilişkin olan. planlamak/ Tasarlamak planlanmak/ Tasarlanmak planlı/ Tasarlı plansız/ Tasarsız plantasyon/ Tarım işletmesi plasenta/ Döldeş,döleşi plasenta/ Anne ve yavru arasında, döl yatağı içerisinde kurulan ve madde alış verişine olanak tanıyan, damarlı ve süngerimsi yapı. plasman/ Yatırım plastit/ Bitki hücrelerinde ve bazı bir hücreli canlılarda bulunan, çoğunlukla renk pigmenti de taşıyan bir organel. platform/ 1.Alan 2.Düzlem 3.Seki 4.Düzlük 5.Temel platin/ Akaltın plato/ 1.Düzlük 2.Yayla platonik/ 1.Platoncu 2.Düşsevisel platonizm/ Platonculuk play maker/ Oyun kurucu play off/ Üstküme plüralist/ Çoğulcu plüralizm/ Çoğulculuk plüviyometre/ Yağışölçer plüviyometri/ Yağışölçüm podyum/ Seki poikilotherm/ Değişken vücut sıcaklıklı. polaroit/ Bipşak polifoni/ Çokses polifonik/ Çoksesli poligam/ Çokeşli poligami/ Çokeşlilik poligon/ 1.Çokgen 2.Atış alanı polimer/ Birden fazla benzer ya da farklı birimin, kovalent bağlarla birleşmesiyle oluşan yapı. polimerize/ Polimer yapıda, polimer özelliği gösteren. polipeptit/ çok sayıda aminoasidin birleşmesiyle oluşan organik molekül (örneğin protein). polis/ Güvenlikçi,karakolcu polisakkarit/ çok sayıda monosakkaritten meydana gelen organik bileşikler. polislik/ Güvenlikçilik,karakolculuk politeist/ Çokkudaycı politeizm/ Çokkudaycılık pompa/ Bişireç ponpon/ Püskül populasyon/ Aynı türün bireylerinden oluşan yaşama birliği ve toplumudur. por/ Açıklık, delik. porsiyon/ Kişilik portatif/ Gezer,gezici portmanto/ Askılık portör/ Taşıyıcı post/ hayvan derisi posta/ Ulak postacı/ Ulakçı postacılık/ Ulakçılık postahane/ Ulakevi postalamak/ Ulaklamak poşet/ Torba pota/ Manka potalı atış/ Mankalı atış potasız atış/ Mankasız atış potpori/ Karmaca poz/ Duruş pozisyon/ 1.Durum 2.Konum pozitif/ 1.Artı 2.Olumlu 3.Artı yük pozitivist/ Olgucu pozitivizm/ Olguculuk pozometre/ Işıkölçer pragmatik/ Yararsal pragmatist/ Yararcı pragmatizm/ Yararcılık pranga/ Bukağı pratik/ 1.Kullanışlı 2.İşlevsel 3.Uygulama (lı) pratikman/ İşlevce pratikte/ Uygulamada predatör/ Besin olarak diğer canlıları yakalayıp öldüren canlı, avcı. prefiks/ Önek prens/ Tigin prenses/ Kinz prensip/ İlke prensip sahibi/ İlkeli prensipleşmek/ İlkeleşmek prensipli/ İlkeli prensipsiz/ İlkesiz pres/ Baskı pres ütü/ Sıkaçütü prese/ Sıkılmış presleme/ Sıkıştırma prestij/ Saygınlık prezant/ 1.Tanıtımcı 2.Sunumcu prezantabl/ Gösterişli prezantasyon/ 1.Tanıtma 2.Sunma prezante etmek/ 1.Tanıtmak 2.Sunmak prezentasyon/ sunum, sunma, sunuş, gösterme prezervatif/ Kaput primer/ Birinci derecedeki, ilkin, esas. primitif/ İlkel primitivist/ İlkelci primitivizm/ İlkelcilik printer/ Basıcı,yazıcı probabilist/ Olasılıkçı probabilizm/ Olasılıkçılık problem/ 1.Sorun 2.Soru 3.Çözgü problematik/ Sorunsal problemli/ Sorunlu problemsiz/ Sorunsuz proboscis/ Genellikle vücudun ön kısmında ve ağız yakınında bulunan, veya tamamen ağız yapısını teşkil eden hortum. prodüksiyon/ 1.Yapım 2.Üretim prodüktif/ 1.Üretken 2.Verimli prodüktivite/ 1.Üretkenlik 2.Verimlilik prodüktör/ 1.Yapımcı 2.Üretici prodüktörlük/ 1.Yapımcılık 2.Üreticilik profesör/ Bilmen profesörlük/ Bilmenlik program/ İzlence programcı/ İzlenceci programcılık/ İzlencecilik programlamak/ Kurmak programlı/ İzlenceli programsız/ İzlencesiz proje/ 1.Tasarı 2.Taslak projeksiyon/ 1.İzdüşüm 2.Yansıtma 3.Gösterim projektör/ Işıldak prokaryot/ Zar ile çevrili olan gerçek organelleri bulunmayan organizmalar, bakteri ve mavi-yeşil algler. (Bkz. Prokaryot ve ökaryot hücreler arasındaki farklar) proleter/ İşçi proleterya/ İşçi kesimi prolog/ Öndeyiş pronefroz/ Omurgalılarda görülen en basit böbrek tipi. prosedür/ İzlek proses/ 1.Süreç 2.Dizin proses etmek/ Dizinlemek prostela/ Önlük protallus/ Protal. Haploit yapıdaki gametofit. proteaz/ Proteinlerin peptit bağlarını koparak yıkılmasından sorumlu olan enzim, proteinaz. protesto/ Kınama protestocu/ Kınamacı protonefridyum/ Bazı ilkel omurgasızlarda görülen, bir uçta alev hücreleriyle başlayan ve dallanan kanalların bir merkez kanalla birleşerek, dışarıya açıldığı boşaltım organı tipi. protostomia/ Embriyodaki blastopor, gelişerek ağzı oluşturur. Anüs, ağzın tam karşısında, arka bölgedeki ektodermin çökmesiyle gelişir. Genellikle, şizosöl sölom, spiral segmentasyon, ve mozaik gelişim ile birlikte anılır. prototip/ Tekörnek protozoon/ Tek hücreli canlılara genel olarak verilen ad. provokasyon/ Kışkırtma provokatör/ Kışkırtmacı provoke etmek/ Kışkırtmak provoke olmak/ Kışkırmak prömiyer/ Açılış,ilk gösteri pseudocoelomata/ Gerçek söloma sahip olmayan canlılar. Embriyonel dönemdeki blastosöl'ün devamıdır. Sadece dış kısmı mezoderm ile çevrilidir. pseudopod/ Amip benzeri bir hücrelilerde ve fagositoz yapan diğer hücrelerde bulunan sitoplazma uzantıları, yalancı ayak. psikanalist/ Tinçözümcü psikanalitik/ Tinçözümsel psikanaliz/ Tinçözüm psikolengüist/ Tinseldilbilimci psikolengüistik/ Tinseldilbilim psikolog/ Tinbilimci psikoloji/ Tinbilim psikolojik/ 1.Tinsel 2.Tinbilimsel psişik/ Tinsel pub/ İçkilik pul/ Para. pulluk/ Köten put/ Burkat putlaşmak/ Burkatlaşmak putlaştırmak/ Burkatlaştırmak putperest/ Burkatçı putperestlik/ Burkatçılık putrel/ Kirişlik puzzle/ Yapboz pülverizatör/ Püskürteç pür/ Çok, dolu, çok fazla. püre/ Ezme pürist/ Özleştirmen pürizm/ Özleştirmenlik pür-nur/ Çok parlak, çok nurlu. rab/ Tanrı rabbanî/ Tanrısal rabbena/ Tanrımız rabıta/ 1.Bağ 2.İlgi radde/ Kerte radial segmentasyon/ Embriyoda, oluşan yeni hücrelerin birbirinin üzerine veya yanına gelecek şekilde ilerlediği segmentasyon tipi. radial simetri/ Vücuttan diklemesine (yere paralel olarak) geçen tüm düzlemlerin, vücudu eşit iki parçaya ayırdığı simetri tipi, ışınsal simetri. radikal/ 1.Kökten 2.Köktenci 3.Köklü 4.Uç radikalist/ Köktenci radikalizm/ Köktencilik radula/ Yumuşakçalarda, üzerinde kitin diş sıraları taşıyan, ağız içi rende organı, dişi dil. radyasyon/ 1.Işıma 2.Işınım radyatör/ 1.Petek 2.Isıtaç 3.Soğutaç radyo/ Dinleç radyoaktif/ Işetkil radyoaktivite/ Işetki radyometre/ Işınölçer raf/ Terek rafinaj/ Arıtım rafine/ Arıtılmıı rafineri/ Arıtımlık rafizi/ Kızılbaı rağmen/ Karşın rah/ Yol, tarz, usul. rahim/ döl yatağı rahm/ Acıma, koruma, esirgeme. rahman/ Esirgeyici rahmet/ 1.Esirgeme 2.Yağmur rahmet/ esirgeme, iyilik, sevgi raıbet/ 1.İstek 2.Beğeni rakam/ 1.Sayı 2.Sayıt raket/ Tokaç rakım/ Yükselti rakkas/ Sarkaç rambursman/ 1.Ödeme 2.Geri ödeme rampa/ Yokuş randevu/ Buluşma randevuevi/ Genelev randıman/ Verim randımanlı/ Verimli randımansız/ Verimsiz rant/ 1.Getirim 2.Lüp rantabilite/ 1.Getirimlilik 2.Verimlilik 3.Kazançlılık rantabl/ 1.Getirimli 2.Verimli 3.Kazançlı rantçı/ 1.Lüpçü 2.Getirimci rantçılık/ 1.Lüpçülük 2.Getirimcilik rantiye/ 1.Lüpçü 2.Getirimci rantiyeci/ 1.Lüpçü 2.Getirimci rantiyecilik/ 1.Lüpçülük 2.Getirimcilik rapor/ Bildirge rapor vermek/ Bildirgelemek raportör/ Bildirgeci raptiye/ İleç raptiyelemek/ İleçlemek raptiyelenmek/ İleçlenmek rasat/ Gözlem rasathane/ Gözlemevi rasyo/ Oran rasyonal/ 1.Us 2.Ussal rasyonalist/ Usçu rasyonalizasyon/ Ussallaştırma rasyonalizm/ Usçuluk rasyonel/ Ussal , gerçel rasyonel sayılar/ Tüm sayılar ray/ Demiryol rayiç/ 1.Geçer 2.Eder rayiha/ Koku rayına koymak/ Yoluna koymak razı olmak/ Gönül indirmek reaksiyon/ 1.Tepki 2.Tepkime realist/ Gerçekçi realite/ Gerçeklik realizasyon/ 1.Gerçekleştirme 2.Kazanç satışı realize etmek/ Gerçekleştirmek realizm/ Gerçekçilik recmetmek/ Taşlamak reçine/ Bazı odunlu bitkilerin salgıladıkları, katı ya da yarı akışkan, yarı saydam, suda çözünmeyen salgı maddeleri. redaksiyon/ Düzeltme redakte/ Düzelti redaktör/ Düzeltmen redif/ dizelerin sonundaki kâfiye olmayan ek red-tide/ Dinoflagellata takımında yer alan alglerin, yılın beli dönemlerinde okyanuslarda çok hızlı bir şekilde çoğalmaları ve bu alglerin içerdikleri pigmentin renginin suda yoğunlaşması sonucu ortaya çıkan görüntü, kırmızı kuşak. redüksiyon/ İndirgeme redüktör/ İndirgeç reel/ Gerçel refah/ Gönenç refakat/ Eşlik refakatçi/ Eşlikçi referandum/ Kamuoylaması refleks/ Tepke reflektör/ Yansıtaç refüze etmek/ Geri çevirmek refüze olmak/ Geri çevrilmek regülasyon/ 1.Tüzük 2.Yönetmelik regülatör/ Düzenleç regüle etmek/ Düzenlemek rehabilitasyon/ İyileştirme rehabilite etmek/ İyileştirmek rehavet/ Uyuşukluk rehber/ Kılavuz rehberlik/ Kılavuzluk rehin/ Tutu rehinci/ Tutucu rehine/ Tutu rehineci/ Tutucu reis/ Başkan reis-i cumhur/ Kamuerki Başkanı reisü'l-küttab/ Başyazman rejenerasyon/ Canlılarda eksilen, bozulan bir yapının tamamlanması, onarımı. reji/ Yönetim rejisör/ Yönetmen rejisörlük/ Yönetmenlik reklam/ Tanıtım reklamcı/ Tanıtman reklamcılık/ Tanıtmanlık relativ/ 1.Bağıntılı 2.Göreceli relativist/ 1.Bağıntıcı 2.Görececi relativizm/ 1.Bağıntıcılık 2.Görececilik remiz/ Simge rencide etmek/ İncitmek rencide olmak/ İncinmek rençber/ Eğner,tarım işçisi rende/ Yontaç rendelemek/ Yontaçlamak renin/ 1.İnilti 2.Haykırış repertuar/ Dağarcık reprint/ Eşbaskı re'sen/ 1.Danışmaksızın 2.Açıklamaksızın reseptör/ Almaç reseptör/ Belirli kimyasalların veya uyartıların tanıyıcısı konumunda olan, bazı hallerde de bunların hücreye girmesini veya bunlara karşı bir cevabın oluşturulmasını mümkün hale getiren yer veya yapı, almaç. resesyon/ Durgunluk resim/ Bediz resimci/ Bedizci resimcilik/ Bedizcilik resimlemek/ Bedizlemek resimli/ Bedizli resimsiz/ Bedizsiz resmetmek/ Bedizlemek resmî/ Kamusal resmî merasim/ Kamusal tören ressam/ Bedizci ressamlık/ Bedizcilik restorasyon/ 1.Onarım 2.Yenileme restore etmek/ 1.Onarmak 2.Yenilemek resul/ Yalvaç reşit/ Yetişkin retina/ Gözde en iç kısımda bulunan, ışığa duyarlı hücrelerin, duyu sinirlerinin ve pigmentlerin bulunduğu, çift katlı ağ tabaka. retorik/ 1.Sözbilim 2.Sözbilimsel 2.Sözsel retrospektif/ 1.Geriye dönük 2.Dünden bugüne reva/ Uygun reva görmek/ Uygun görmek revac/ 1.Sürüm 2.Geçerlik revacda/ 1.Sürümlü 2.Geçerli revalüasyon/ Değer artırma revalüe etmek/ Değer artırmak revan/ Yürüyen, giden, akan. revnak/ Bezek revzen/ Pencere rey/ Oy rey vermek/ Oylamak,oy vermek reye sunmak/ Oylamak reyhan/ Fesleğen. rezerv/ Kaynak rezervasyon/ Ayırtım rezerve/ Ayırtımlı rezidans/ Konut rezil/ utanç verici rezistans/ Direnç riayet etmek/ Gözetmek , uymak riâyet etmek/ uymak ribozom/ Protein sentezinden sorumlu olan organel. rimel/ Rastık rimellemek/ Rastıklamak rimelli/ Rastıklı rimelsiz/ Rastıksız risalet/ Yalvaçlık risk/ Çekince rivayet/ Söylenti rivâyet/ söylenti riya/ İkiyüzlülük riyâ/ İki yüzlülük riya/ Özü sözü bir olmamak. İki yüzlülük. riyakar/ İkiyüzlü riyâkar/ iki yüzlü riyakarane/ İkiyüzlüce riyakarlık/ İkiyüzlülük riyaset/ Başkanlık riyaziye/ İşlembilim rıza/ Memnunluk, istek, arzu. rızık/ gıda, yiyecek riziko/ Çekince rizoid, rizoit/ Kökçük. rizom/ Genellikle toprak altında bulunan ve yukarı doğru filizler, aşağıya doğru kökler veren kalın, yatay gövde. roka (Rumca)/ Kıvırcık romen rakamları/ Roma sayıları rosto/ Dilet rostoluk/ Diletlik rotasyon/ Döngü rozbif/ Dilet rölatif/ 1.Bağıntıl 2.Bağıl rölativist/ Bağıntıcı rölativite/ Bağıntı rölativizm/ Bağıntıcılık rölyef/ Kabartma rönesans/ Diriliş röportaj/ 1.Görüşme 2.Söyleşi röprodüksiyon/ Özdeşbaskı rötar/ Gecikme rötarlı/ Gecikmeli rötarsız/ Gecikmesiz rötuı/ Düzeltme rötuılu/ Düzeltmeli rötuısuz/ Düzeltmesiz rua/ iskambilde kral ruam/ Sakağı rubai/ Dörtlü ruh/ Tin ruhani/ Tinse ruhban/ din adamı ruhbilim/ Tinbilim ruhbilimsel/ Tinbilimsel ruhen/ Tince ruhi/ Tinsel ruhiyat/ Tinbilim ruhsal/ Tinsel ruj/ Dudaklık rulo/ Tomar rumuz/ Simge rutubet/ Teril rutubetlendirmek/ Terillendirmek rutubetlenmek/ Terillenmek rutubetli/ Terilli rutubetsiz/ Terilsiz ruzname/ Günce rücû etmek/ Caymak rüçhan/ Öncelik rüıt/ Erginlik,yetişkinlik rüıtiye mektebi/ Ortaokul rüstak/ Köysel rüstik/ Köysel rüya/ Düı rüya tabirleri/ Düı yorumları rüzgar/ Yel rüzgargülü/ Yeloku s saadet/ Mut,mutluluk saat/ Güngen saatçi/ Güngenci saatçilik/ Güngencilik saatli/ Güngenli saatlik/ Güngenlik saatsiz/ Güngensiz saba/ Esinti saba/ Yazın kuzeydoğudan esen hafif rüzgar, tanyeli. sabah/ Gündüz sabahçı/ Gündüzcü sabahki/ Gündüzkü sabahlamak/ Gündüzlemek sabahları/ Gündüzleri sabahleyin/ Gündüzleyin sabahlık/ Gündüzlük sabi/ Çoluk sabır/ Dayanç , çıdam sabırlı/ Dayançlı , çıdamlı sabırsız/ 1.Dayançsız , çıdamsız 2.İvecen sabırsızlanmak/ Dayançsızlanmak , çıdamsızlanmak sabırsızlık/ 1.Dayançsızlık , çıdamsızlık 2.İvecenlik sabit/ 1.Durağan 2.Duruk 3.Kanıtlanmış 4.Kesin sabit fikir/ Saplantı sabit fikirli/ Saplantılı sabit/ hareketsiz, aynı yerde duran sabitleştirmek/ Duruklaştırmak sabitlemek/ Duruklaştırmak sabitleşmek/ Duruklaşmak sabretmek/ 1.Dayanmak 2.Katlanmak sabun/ Çöven sabun otu/ Çövenotu sabun taşı/ Çöventaşı sabuncu/ Çövenci sabunculuk/ Çövencilik sabun-hane/ Çövenevi sabunlamak/ Çövenlemek sabunlanmak/ Çövenlenmek sabunlaşmak/ Çövenleşmek sabunlatmak/ Çövenletmek sabunlu/ Çövenli sabunluk/ Çövenlemek sabunsu/ Çövensi sabunsuz/ Çövensiz saçak kök/ Yan köklerin ana kökten daha fazla gelişmesi. saçula/ Kip sadakat/ Bağlılık sadakat/ verilen sözü tutma sadaret/ Başbakanlık sade/ Yalın sadece/ 1.Yalnızca (r) Yalınca 2.Ancak sadede gelmek/ Öze gelmek sadeleşmek/ Yalınlaşmak sadeleştirmek/ Yalınlaıtırmak sadelik/ Yalınlık sadık/ Bağlı sadık kalmak/ tutmak sadr/ Her şeyin evveli ve başlangıcının en iyisi, kalp, göğüs, ön. sadrazam/ Başbakan sadrazamlık/ Başbakanlık saf/ 1.Katışıksız 2.Bön saf tutmak/ Sıralanmak safahat/ Evreler safha/ Evre safi/ Katışıksız, temiz, süzülmüş. safkan/ Arıkan safra/ Öd safra/ gereksiz yük safrakesesi/ Ödkesesi sağ/ Sağlam, canlı, diri. sağalmak/ İyileşmek. saha/ Alan sahaf/ Betikçi sahi/ Gerçekten sahici/ Gerçek sahiden/ Gerçekten sahih/ Sağlam,gerçek sahil/ 1.Kıyı 2.Kumsal sahip/ İye sahip çıkmak/ Kollamak sahip çıkmak/ benimsemek sahipli/ İyeli sahiplik/ İyelik sahipsiz/ İyesiz sahra/ 1.Ova 2.Çöl saik/ İtki sâika/ Yıldırım sair/ Öbür sair-fi'l-menam/ Uyurgezer sakar/ Sarsak sakarca/ Sarsakça sakarlık/ Sarsaklık sakat/ Sökel sakatlanmak/ Sökelmek sakı, saki/ İçki sunan. sakin/ 1.Dingin 2.Durgun sakince/ Usulca sakinleşmek/ 1.Dinmek 2.Durulmak 3.Yatışmak sakmunya/ Bingözotu sal/ 1.Dağ eteği, dağ eteklerindeki geniş düzlükler. 2. Genelde mezar örtüsü olarak kullanılan yassı taş, yassı kum taşı. 3. Sedye. salaca/ Hastanın taşındığı sedye, ölünün taşındığı sedye ya da tabut. salahiyet/ Yetki salahiyetli/ Yetkili salahiyetsiz/ Yetkisiz salamanje/ Yemek odası salatalık/ Hıyar salim/ Esen salimen/ Esenlikle salip/ Haç sallana sallana/ Salına salına. salmak/ 1. Dizmek, koymak. 2.Atmak. 3. Ağlatmak. 4.Göndermek, ulaştırmak, vermek. 5.Düşürmek. salname/ Yıllık salsâl/ Balçık salsâlî/ Balçıksı saltanat/ Kağanlık salyangoz/ Sümüklüböcek sam yeli/ Çöl yeli samimi/ İçten samimiyet/ İçtenlik sanat/ Dörüt sanatçı/ Dörütmen sanatkar/ Dörütmen sanem/ Burkat sanitasyon/ Sağlık Koruma sansasyon/ Dalgalanma sansasyonel/ Dalgalandırıcı sansüalist/ Duyumcu sansüalizm/ Duyumculuk santimantal/ Duygusal santimantalist/ Duygusalcı santimantalite/ Duygusallık santimantalizm/ Duygusalcılık santra/ Ortayuvar santrifüj/ Özekkaç sapa/ 1.Gidilen yol üzerinde olmayan, sapılarak varılan. 2.Sarplık. saprofit/ Ölü canlılar veya organik maddeler üzerinden beslenen, çürükçül, ayrıştırıcı. sara/ Tutarık sarahat/ 1.Belginlik,belirginlik 2.Açıklık sarahaten/ Açıkça sarfiyat/ Gider sarhoı/ Esrik sarhoı edici/ Esritici sarhoı etmek/ Esritmek sarhoş olmak/ Esrimek sarhoşluk/ Esriklik sari/ Bulaşıcı,bulaşkan sarih/ 1.Belgin,belirgin 2.Açık sathen/ Yüzeyce sathi/ Yüzeysel satıh/ Yüzey satir/ Yergi satirik/ Yergisel satürn/ Sekendiz sauna/ Buğulu yunak savgat/ Armağan. savt/ Ses savtî/ Sesli say saymak/ Saymak, hesaplamak; Kumda bir takım çizgiler çizerek fal bakmak, remil atmak. say/ Kumda bir takım çizgiler çizerek fal bakma, remil. say/ Seçme, seçkin. sayfiye/ Yazlık sayrı/ Hasta, esenlik durumu bozulmuş. saz/ Kopuz scanner/ Tarayıcı science fiction/ Bilimkurgu se/ Üç sayısı. seans/ Oturum sebat/ Direşim sebat etmek/ Direşmek sebat/ kararlılık sebatkar/ Direşken,direşimci sebatlı/ Direşimli sebatsız/ Direşimsiz sebebiyet vermek/ 1.Neden olmak 2.Yol açmak sebep/ Neden sebepli/ Nedenli sebepsiz/ Nedensiz sebze/ Yeşillik sebzeci/ Yeşillikçi seccade/ Namazlağı seciye/ Özyapı seda/ Ses sedalı/ 1.Sesli 2.Ünlü sedasız/ 1.Sessiz 2.Ünsüz sedatif/ Yatıştırıcı sedimantasyon/ 1.Çökelme 2.Tortullaşma sedimatolog/ Tortulbilimci sedimatoloji/ Tortulbilim sedimatolojik/ Tortulbilimsel sedir/ Üstü halı, kilimle örtülü, minderli, yastıklı kerevet, divan. sefa/ Gönül şenliği, rahatlık. sefalet/ Yoksulluk sefaret/ 1.Büyükelçilik 2.Elçilik sefarethane/ 1.Büyükelçilik 2.Elçilik sefer/ 1.Yolculuk 2.Akın 3.Kez sefer tası/ Aştası sefer/ yolculuk seferber/ İşbirlikçi seferberlik/ İşbirliği seferberlik/ Bir ülkeyi savaşa hazırlayacak önlemlerin tümü. seferi/ Yolcu sefil/ Yoksul sefillik/ Yoksulluk sefir/ 1.Büyükelçi 2.Elçi segmantasyon/ Kesimleme segment/ Bir yapının, az çok birbirine benzeyen parçalarından her biri, bölüt. segmentasyon/ Zigotta, sitoplazma büyümesi olmadan art arda görülen mitoz bölünmeler sonucunda, birbirine benzer hücrelerin oluşması. seher/ Tansal sehim/ Pay sehv/ Hata, yanılma. sehven/ Yanlışlıkla sehven/ yanlışlıkla. sek/ Tini sekans/ Ayrım sekonder/ ıkincil, ikinci derecede önemli olan, yan, tali. sekreter/ Yazman sekreterlik/ Yazmanlık sekreterya/ Yazmanlık seksiyon/ Bölüm sekte/ Durgu sektör/ Kesim sektörel/ Kesimsel selamet/ Esenlik selâmet/ kurtuluş selametle/ Esenlikle selaset/ Akıcılık selef/ Öncel self servis/ Seçal selüloz/ çok sayıda glikozun birleşmesi ile oluşan, bitki hücrelerinin temel yapıtaşı olan yapısal bir polisakkarit. sema/ Gök sema/ Gökyüzü. semantik/ 1.Anlambilgisi 2.Anlamsal semaver/ Kaynavuk semavi/ Göksel sembol/ Simge sembolik/ Simgesel sembolist/ Simgeci sembolize etmek/ Simgelemek sembolizm/ Simgecilik sembolleşmek/ Simgeleşmek semere/ 1.Verim 2.Yarar 3.Sonuç semî/ İşitsel semiyolog/ İmbilimci semiyoloji/ İmbilim semiyolojik/ İmbilimsel sempati/ 1.Sevimlilik 2.Sıcaklık 3.Cana yakınlık sempatik/ 1.Sevimli 2.Sıcak 3.Cana yakın sempatizan/ Duygudaş,yandaş sempozyum/ Bilgi şöleni semptom/ Belirti semt/ Yöre sena etmek/ Övmek sendrom/ 1.Belgi 2.Sıkıntı sene/ Yıl senelik/ Yıllık senet/ Belgit senetli/ Belgitli senetsiz/ Belgitsiz seng/ Taş senkron/ Eşan senkronik/ Eşanlı senkronizasyon/ Eşleme senkronize/ Eşanlı senkronizm/ Eşanlılık sentaks/ Sözdizimi sentaktik/ Sözdizimsel sentetik/ Bileşik sentez/ Bileşim septik/ Kuşkucu septisizm/ Kuşkuculuk septum/ Bölme. ser/ Baş ser/ Baş, tepe, uç. seramik/ Kilişi serap/ Ilgım serap/ çölde var olmayan nesnelerin görüntüsü seraser/ Baştan başa. serbest/ 1.Bağımsız 2.Pinek serbestî/ Bağımsızlık serbestiyet/ Bağımsızlık serbestlik/ Bağımsızlık serd etmek/ Öne sürmek seremoni/ Tören serencam/ Başa gelen, baştan geçen ibretli hadise. sergerde/ Elebaşı sergerdelik/ Elebaşılık sergüzeşt/ Serüven seri/ Dizi seri/ Hızlı sermest eylemek/ Serbest eylemek, sarhoş etmek, başını döndürmek. serpantin/ Yılantaşı serpuş/ Başlık sersem/ Sangı sersemlemek/ Sangılamak sersemlik/ Sangılık serseri/ Hayta serserice/ Haytaca serserileşmek/ Haytalaşmak serserilik/ Haytalık server/ Sunucu server/ Reis, baş. servet/ Varlık serv-i-revan/ Uzun boylu sevgili, boyu selviye dönüşmüş, boyu selviyi andıran. sesil/ Bir yere bağlı olarak yaşayan. settar/ Allah'ın sıfatlarından biri. Örten, kapayan, gizleyen. sevda/ Sevgi sevecen/ İçten seven, koruyarak seven, şefkatli. seviye/ Düzey seviyeli/ Düzeyli seviyesiz/ Düzeysiz seviyesizlik/ Düzeysizlik sevk/ 1.Güdüm 2.Gönderme sevk etmek/ Göndermek sevk ve idare/ Güdümlü yönetim sevkiyat/ Gönderim seyahat/ Gezi seyahatname/ Gezilik seyir/ 1.Yolculuk 2.Gidiş seyirci/ İzleyici seyirlik/ Görümlük seylanî/ Seylantaşı seyran eylemek/ Gezmek, gezinmek. seyran/ gezme, gezinti. seyrana çıkmak/ Gezmeye, gezintiye çıkmak. seyretmek/ İzlemek seyreylemek/ Seyretmek. seyyah/ Gezgin seyyah/ Gezgin, gezmen. seyyar/ Gezer,Gezici seyyare/ Gezegen seyyat/ Avcı. seza/ Layık. sezon/ 1.Sürem 2.Dönem sferik simetri/ Vücudun herhangi bir yerinden geçen tüm düzlemlerin, vücudu eşit iki parçaya ayırdığı simetri tipi, küresel simetri. show/ Gösteri showroom/ Sergievi sibernetik/ Güdümbilim sıbyan/ Çocuk sıbyan mektebi/ İlkokul sıfat/ 1.Niteç,önad 2.Nitelik 3.San 4.Yüz sıfat fiil/ Ortaç,niteç eylem sıfat/ nitelik siga/ Kip sigara/ Sipsi sığamak/ Sıvazlamak, okşamak. sıhhat/ Sağlık sıhhatler olsun/ Sağlıcaklar,sağlıcak olsun sıhhatli/ 1.Sağlıklı 2.Doğru sıhhatsiz/ 1.Sağlıksız 2.Kuşkulu sıhhi/ 1.Sağlıksal 2.Sağlıklı sıhhıyeci/ Sağlıkçı sihir/ Büyü sihirbaz/ Büyücü sihirbazlık/ Büyücülük sihirli/ Büyülü sihrî/ Büyüsel siklamen/ Tavşankulağı sıklet/ Ağırlık sil/ Bazı bir hücrelilerde hareketi sağlayan, bazı organizmaların da akciğer borularında senkronize hareket ederek, toz gibi. partikülleri akciğerden uzaklaştıran kamçı benzeri yapı. silah/ Pusat silahçı/ Pusatçı silahçılık/ Pusatçılık silahla/ Pusatla silahlandırmak/ Pusatlandırmak silahlanmak/ Pusatlanmak silahlı/ Pusatlı silahsız/ Pusatsız silahsızlanmak/ Pusatsızlanmak silindir/ Kubur silindirik/ Kubursal silindirli/ Kuburlu siluet/ Karaltı sim/ Gümüş sim/ Gümüş, gümüş, tel. sima/ Bet simaen/ Betçe simbiyont/ Başka türden bir canlı ile ortak yaşayan canlı. Bu birliktelik, her iki tarafın fayda ya da zarar durumuna göre farklı isimler alır. simsar/ Aracı simsar/ komisyoncu simsarlık/ Aracılık simsiyah/ Kapkara simültan/ Dilmaç simültane tercüme/ Andaş çeviri simültanör/ Dilmaç simyacı/ simya ile uğraşan sin/ 1. ''S'' harfinin Arap abecesindeki adı. 2.Arap abecesinin on ikinci, Fars ve Osmanlı abecesinin on beşinci harfi. Sin/ Çin. sin/ Mezar, gömüt. sinagog/ Havra sincap/ Teygun sincerf/ Sülügen sındırmak/ Kırmak, koparmak. sine/ 1.Göğüs 2.Bağır sine/ Göğüs, gönül, yürek. sine/ Göğüs, kalp, iç. sinerji/ Görevdeşlik singirlenmek/ Gerdanın sineye doğru güzelliğini bozmayacak bir ölçüde inmesi. sini/ Tepsi sınıf/ 1.Öğrenek 2.Katman sınıflamak/ Bölümlemek sınıflandırmak/ Bölümlendirmek sınıflaşmak/ Bölümleşmek sınık/ Kırık. sinolog/ Tabgaçbilimci sinoloji/ Tabgaçbilim sinolojik/ Tabgaçbilimsel sinonim/ Anlamdaş sinüs/ Organların ya da dokuların arasındaki boşluk. sipahi/ Süer sipahilik/ Süerlik sipariı/ Ismarlama siper/ 1.Korunak 2.Dulda sır/ gizli bilgi sirayet etmek/ Bulaşmak sırdaş/ Sır ortağı, sır saklayan. sîret/ 1.Yaradılış 2.Yaşamöyküsü sırf/ Salt siriderya/ Seyhun sirkülasyon/ Dolaşım sirküler/ Genelge sırma/ Gümüş tel, altın yaldızlı gümüş tel. sirrus/ Saçak bulut sismik/ Depremsel sismograf/ Depremölçer sismolog/ Deprembilimci sismoloji/ Deprembilim sismolojik/ Deprembilimsel sismometre/ Depremölçer sistem/ Dizge sistematik/ Dizgesel sistemleşmek/ Dizgeleşmek sistemleştirmek/ Dizgeleştirmek sistemli/ Dizgeli sistemsiz/ Dizgesiz sistemsizlik/ Dizgesizlik sistit/ Siytoru sitabilizatör/ Dengeleyici sitadiye/ Uzaklıkölçer sitem/ 1.Çıkışma 2.Gücenme sitem etmek/ 1.Çıkışmak 2.Gücenmek sitem/ 1. Bir kimseye, yaptığı güce gidecek bir eylemin ya da söylediği sözün yarattığı kırgınlık v.b. olumsuzlukları öfkelenmeden belirtme. 2. Haksızlık, eziyet. sitemkâr/ Çıkışmacı sitemkar/ Sitem eden, sitemli, sitem taşıyan zulum ve haksızlık eden. sitemkârane/ 1.Çıkışarak 2.Gücenerek sitolog/ Gözebilimci sitoloji/ Gözebilim sitolojik/ Gözebilimsel sitoplazma/ Hücre zarı içerisinde, çekirdek dışında kalan bütün canlı kısım ve bu kısmı dolduran viskoz yapı. sittin sene/ Altmış yıl siyah/ Kara siyahî/ Karal siyahımsı/ Karamsı siyahımtrak/ Karamtrak siyahlaşmak/ Kararmak siyahlatmak/ Karartmak siyahlık/ Karalık siyasî/ politikacı sızıldanmak/ Sızlanmak, yakınmak, sürekli yakınmak. skamonya/ Bingözotu skeç/ Oyuncuk ski/ Kayak skor/ 1.Durum 2.Sonuç 3.Sayı skrayper/ Kazaç slogan/ 1.Uran 2.Savsöz snop/ Züppe sofi/ Gizemselci sofist/ Bilgiç sofizm/ Bilgiçlik softa/ Bağnaz softaca/ Bağnazca softalaşmak/ Bağnazlaşmak softalık/ Bağnazlık software/ Yazılım sohbet/ Söyleşi sohbet etmek/ Söyleşmek solidarist/ Dayanışmacı solidarite/ Dayanışma solidarizm/ Dayanışmacılık solipsizm/ Tekbencilik solüsyon/ Çözelti somat/ Şölen sofrası, sofra. sorgu hâkimi/ Sorguç sorgusuz sualsiz/ Sorusuz sorgusuz sosyal/ Toplumsal sosyalist/ Toplumcu sosyalizasyon/ Toplumsallaştırma sosyalizm/ Toplumculuk sosyalleşme/ Toplumsallaşma sosyalleştirme/ Toplumsallaştırma sosyallik/ Toplumsallık sosyo/ Toplumsal sosyolog/ Toplumbilimci sosyoloji/ Toplumbilim sosyolojik/ 1.Toplumbilimsel 2.Toplumsal soymuk boruları/ Bitkilerde iletici hücreler olan, kalburlu hücreler ve kalburlu boru elementlerinden oluşan, besin iletimi, depo edilmesi ve destek görevlerini yapan doku. Floem soyutlamak/ öze indirgemek sölom boşluğu/ üç embriyo tabakasına sahip olan hayvanlarda, iç kısmı tamamen periton zarı ile kaplanmış olan gerçek vücut boşluğu. sömestr/ Yarıyıl spekülasyon/ 1.Kurgu 2.Vurgun spekülatif/ 1.Kurgusal 2.Vurgunsal spekülatör/ 1.Kurgucu 2.Vurguncu sperm/ Erkek eşey hücresi. spermatofor/ Bazı canlıların erkek bireylerinde, birçok spermin bir arada taşınmasını sağlayan kapsül. spesifik/ Özgül spesiyal/ Özel spesiyalite/ Özel yemek spiker/ Konuşman spikerlik/ Konuşmanlık spikül/ ığnemsi uzantılar. spiral segmentasyon/ Embriyoda, oluşan yeni hücrelerin birbirinin tam olarak üzerine veya yanına denk gelmeyip, yaklaşık 45 derecelik bir kayma ile birbirinin üzerine oturduğu segmentasyon tipi. spiritualist/ Tinselci spiritualizm/ Tinselcilik spongocoel/ Süngerlerde vücut içi boşluğu. sponsor/ Destekçi sponsorluk/ Destekçilik spontane/ 1.Anlık 2.Kendiliğinden spor/ Eşeysiz üremeyi sağlayan hücre. sporofit/ Döl değişimi gösteren bitkilerde diploit ya da eşeysiz (aseksüel) evre. sprey/ Püskürteç stabilizasyon/ Dengeleme stabilize etmek/ 1.Dengelemek 2.Düzlemek stabilize yol/ Yolak staj/ Yetişim stajyer/ Yetişimci stajyerlik/ Yetişimcilik stalagmit/ Dikit stamen/ Erkek organ. Bir çiçekte başçık (anter) ve iplikçik (flamen)ten oluşan çiçek tozlarını (polen) oluşturan organ. standart/ Ölçün standartlaıtırma/ Ölçünleştirme standartlaşma/ Ölçünleşme stand-by/ 1.Yedek 2.Destek 3.Bekleme stand-up/ Sözçatarlık stand-up komedi/ Sözçatarlık güldürüsü stand-up komedyen/ Sözçatar star/ Yıldız start/ Çıkış (r) Çıkım 2.Başlat start vermek/ Başlatmak statik/ 1.Durgun 2.Dengesel 3. Durambilim statocyst/ ıçerisinde denge taşı bulunan kesecik. statü/ 1.Tüzük 2.Konum steno/ 1.İmyazım 2.İmyazımcı stenograf/ İmyazımcı stenografi/ İmyazım step/ Bozkır stepne/ Yedek teker steretching/ Germe steril/ Arınık sterilizasyon/ Arıtma sterilize/ Arıtılmış sticker/ Çıkartma stigma/ 1. Eklembacaklılarda, trake sisteminin havayla temas ettiği açıklıklar. 2. Çiçeklerde, dişi üreme organının poleni aldığı uç kısmı. stil/ Biçem stilet/ Yapışkan organ. stilist/ Biçemci stilizm/ Biçemcilik stoaist/ Zenoncu stoaizm/ Zenonculuk stok/ Yığım stok etmek/ Yığımlamak stok yapmak/ Yığımlamak stokaj/ Yığımlama stokçu/ Yığımcı stokçuluk/ Yığımcılık stoklamak/ Yığımlamak stop/ Dur stop etmek/ Durmak stopaj/ Kesinti strapless/ Askısız stratiograf/ Katmanbilimci stratiografi/ Katmanbilim stratiografik/ Katmanbilimsel stratosfer/ Katyuvar stratus/ Katman bulut stres/ Gerginlik strese girmek/ Gerilmek strüktür/ Yapı strüktüralist/ Yapısalcı strüktüralizm/ Yapısalcılık strüktürel/ Yapısal stüasyon/ Konum su rezenesi/ Su baldıranı su terazisi/ Eğimölçer sual/ Soru sualsiz sorgusuz/ Sorusuz sorgusuz subepidermal plexus/ Deri altı sinir ağı. sûde/ 1.Sürmüş 2.Sürülmüş sufle/ Fısıltı suflör/ Fısıltıcı suflörlük/ Fısıltıcılık su-i istimal/ 1.Kötüye kullanma 2.Yolsuzluk su-i niyet/ Karaşınlık sukut-ı hayal/ Düşkırıklığı sulh/ Barış sulh/ barış sulhen/ Barışla sulhname/ Barış belgesi sulhperver/ Barışsever sulta/ Yetke suni/ Yapay suni/ yapay sunilik/ Yapaylık supleman/ Ek suples/ Esneklik sûr/ Boru surat/ Yüz surat/ yüz suratsız/ Somurtkan suret/ 1.Kılık 2.Dışyüz 3.Betim 4.Özdeş susam/ Küncü susam çiçeği/ Küncü çiçeği susam yağı/ Küncü yağı susta/ Yay sustalı/ 1.Yaylı 2.Çakı sübjektif/ Öznel sübjektivist/ Öznelci sübjektivite/ Öznellik sübjektivizm/ Öznelcilik sübut/ 1.Gerçekleşme 2.Kanıtlama sübvanse etmek/ Desteklemek sübvansiyon/ Destekleme süffiks/ Sonek süheyl/ Süheyl yıldızı, sevgili. süje/ 1.Konu 2.Özne sükunet/ 1.Dinginlik 2.Durgunluk 3.Suskunluk sükut/ Susku,susma sülasi/ Üçlü Süleyman/ Kur'an'da anılan peygamberlerden biri, İncil'de de adı geçen İsrail kıralı (İ.Ö.970-93 1 arası). Kur'an'ın bir çok ayetinde Süleyman peygambere verilen iistiin güçler, ilalıi nİnıetier ve saltanattan söz edilir. Kur'an'a göre Süleynıan, Davut peyganıberin oğludur. Süleylan peygamberin kuşların dilini bildiğine, rüzgara ve cinlere hükmettiğine inanılır. Divan ve Halk şairleri, Süleyman peygamberin doğa üstü güçlerine ve kudretli yüzüğüne (Mührü Süleyman) şiirlerinde telmih yoluyla, sıkça değinirler. Divan ve Halk şiirinde Süleyman peygamber kuvvet ve kudret örneği olarak işlenir. süline/ Kamış böceği sümerolog/ Sümerbilimci sümeroloji/ Sümerbilim sümerolojik/ Sümerbilimsel süngüç/ Sere sünnet/ Hz. Muhammed'in Müslümanlarca uyulması gerekli davranışlarının ve değişik konularda söylemiş olduğu sözlerin tümü. İbadet yönünden sünnet, farz olan nazalardan önce ve sonra kılınan namazlardır. sürat/ Hız süratle/ Hızla süratli/ Hızlı süreyya/ Ülker sürmedân/ Sürmelik sürmenaj/ Bitkinlik sürmenaj olmak/ Bitkinleşmek sürrealist/ Gerçeküstücü sürrealite/ Gerçeküstü sürrealizm/ Gerçeküstücülük Süryani/ Eski Suriye halkında, Samilerin Arami kolundan olan. süsen/ Süsen Çiçeği. süspansiyon/ Asıltı sütun/ Duraç süvari/ Atlı, Eşkinci süzük/ Süzgün, baygın. swift/ Hızlı şad/ Sevinçli şad olmak/ Sevinçli olmak, neşelenmek. şad/ Sevinçli, şen. şafak/ Tan şafak sökmek/ Tan ağarmak şahadet/ Tanıklık şahadet parmağı/ İmparmak şahane/ Ülküsel şahane/ çok güzel şahbaz/ 1.Doğan 2.Yiğit 3.Çevik 4.Becerikli şahbaz/ İri bir tür akdoğan. şaheser/ Başyapıt şahin/ Sunkur şahinci/ Sunkurcu şahıs/ Kişi şahit/ Tanık şahit/ tanık şahitlik/ Tanıklık şahitlik etmek/ 1.Tanıklamak 2.Doğrulamak şahsi/ Kişisel şahsiyet/ 1.Kişilik 2.Kişi şahsiyetli/ Kişilikli şahsiyetsiz/ Kişiliksiz şahsiyetsizlik/ Kişiliksizlik şair/ Ozan şairane/ Ozanca şairlik/ Ozanlık şakâyık/ Gelincik şalaki/ Kalcık şalgam/ Çumor şalvar/ Tuman şamanist/ Kaman şamanizm/ Kamanlık şamata/ Gürültü,patırtı şamatacı/ Gürültücü,patırtıcı şamatalı/ Gürültülü,patırtılı şan/ 1.Ün 2.Saygınlık 3.Yücelik şandellemek/ Aıırtmak şanjan/ Yanardöner şanjanlı/ Yanardönerli şanlı/ Ünlü şans/ Uğur şanslı/ Uğurlu şanslılık/ Uğurluluk şanssız/ Uğursuz şanssızlık/ Uğursuzluk şaphane/ Kap ocağı şar/ Şehir, kent, pazar. şarap/ Süci şarapçı/ Sücimen şarapçılık/ Sücimenlik şaraphane/ Sücievi şarbon/ Karakabarcık şarj/ Dolum şarj etmek/ 1.Dolmak 2.Algılamak şark/ Doğu şarki/ Doğusal şarkiyat/ Doğubilim şarkiyatçı/ Doğubilimci şart/ Koşul şart koımak/ Koşul öne sürmek şart/ koşul şartınca/ Koşulunca şartlamak/ Koşullamak şartlandırmak/ 1.Koşullandırmak 2.Güdülemek şartlanmak/ 1.Koşullanmak 2.Güdülenmek şartlaşmak/ Koşullaşmak şartlı/ Koşullu şartname/ Koşul belgesi şartsız/ Koşulsuz şaşaa/ 1.Parıltı 2.Gösteriı şaşaalı/ 1.Parıltılı 2.Gösteriıli şaşkoloz/ Şaşkın şatafat/ Cafcaf şatafatlı/ Cafcaflı şato/ Köşk şavk/ Işık. şavkı çalmış/ Işığı vurmuş. şâyân/ Değer şayan/ Yakışır, yaraşır, değer. şayet/ eğer. şeamet/ Uğursuzluk şeametli/ Uğursuz şebeke/ 1.Örgüt 2.Ağ şebnem/ Çiy şecere/ Soyağacı şeffaf/ Saydam şeffaflaıtırmak/ Saydamlaştırmak şeffaflaşmak/ Saydamlaşmak şeffaflık/ Saydamlık şefkat/ Sevecenlik şefkatli/ Sevecen şeher/ şehir, kent. şehir/ Kent şehircilik/ Kentçilik şehirleşme/ Kentleşme şehirlerarası/ Kentlerarası şehirli/ Kentli şehr/ Ay şehvani/ Kösnül şehvet/ Kösnü şehvet/ cinsel doymazlık şehvetli/ Kösnülü şehvetperest/ Kösnük şehvetsiz/ Kösnüsüz şekil/ 1.Biçim 2.Taslak 3.Yoldam şekilci/ Biçimci şekilcilik/ Biçimcilik şekillendirmek/ Biçimlendirmek şekillenmek/ Biçimlenmek şekilli/ Biçimli şekilsiz/ Biçimsiz şeklen/ Biçimce şekli/ Biçimsel şelale/ Çağlayan şems ü kamer/ Ay ve güneş. şems/ güneş şems/ Güneş. şer/ Kötülük şer/ kötülük şerait/ Koşullar şeref/ Onur şeref azası/ Onur üyesi şeref misafiri/ Onur konuğu şereflendirmek/ Onurlandırmak şereflenmek/ Onurlanmak şerefli/ Onurlu şerefsiz/ 1.Onursuz 2.Alçak şerefsizlik/ 1Onursuzluk 2.Alçaklık şerh/ İrdeleme şerh etmek/ İrdelemek şerik/ ortak şerik/ Ortak; ders, okul arkadaşı. şeş/ Altı (sayı). şevk/ İstek şevketlü/ Ulu şevklendirmek/ İsteklendirmek şevkli/ İstekli şevksiz/ İsteksiz şeyda/ Şaşkın, deli, sevda delisi. şeytanörümceği/ Uzörümcek şeytansaçı/ Küskütotu şiar/ Belgi şiddet/ 1.Yeğinlik 2.Sertlik şiddetle/ 1.Yeğince 2.Sertçe şiddetlenmek/ Yeğinleşmek şiddetli/ 1.Yeğin 2.Sert şifa/ Sağalma şifa bulmak/ Sağalmak şifahen/ Sözle şifahi/ Sözel şifahi edebiyat/ Sözel yazın şifahi olarak/ Sözle şifalı/ Sağaltıcı şifre/ Gizim şifreci/ Gizimci şifrelemek/ Gizimlemek şifreli/ Gizimli şifresiz/ Gizimsiz şikar eylemek/ şikar eylemek, avlamak. şikar/ Av. şikayet/ 1.Yakınma 2.Sızlanma şikayet etmek/ 1.Yakınmak 2.Sızlanmak şikayetçi/ Yakınmacı şikayetname/ Yakınmalık şikeste/ Sınık şikeste/ Kırılmış, incinmiş. şilep/ Yük gemisi şimal/ Kuzey şimal-i garbi/ Kuzeybatı şimal-i ıarki/ Kuzeydoğu şimdi/ içinde olduğumuz an şimendifer/ Demiryolu şirin/ 1.Sevimli 2.Tatlı şirin/ Ferhat ile Şirin hikayesinin baş kadın kişisi. şirin/ Tatlı, sevimli. şirinlik/ 1.Sevimlilik 2.Tatlılık şirket/ Ortaklık şirpençe/ Karaçıban şirret/ Geçimsiz şirretlik/ Geçimsizlik şişko/ Şişman şişkoluk/ Şişmanlık şive/ Diyem şive/ söyleyiş özelliği şizosöl sölom/ Erken embriyonik evrede kopan iki blastomer, endoderm ve ektoderm arasına düşerek ilkin mezoderm hücrelerini oluşturur. ıki tabakanın ayrılmasıyla mezoderm gelişir. Mezodermden köken alan vücut boşluğudur. şoför/ Sürmen,sürücü şoförlük/ Sürmenlik,sürücülük şol/ Şu. şöhret/ 1.Ün 2.San şöhretli/ Ünlü şömine/ Ocak şövale/ Bedizlik şöven/ Irk şövenist/ Irkçı şövenizm/ Irkçılık şu kadar/ 1.Şunca 2.Şu denli şua/ Işın şuğ/ Filiz, ağacın ilkbahar sürgünü. şule/ Alev, yalım. şut/ 1.Vuruş 2.Atış şutlamak/ 1.Vurmak 2.Kovmak 3.Yollamak şutör/ 1.Vuruşçu 2.Atışçı şuur/ Bilinç şuur edindirme/ Bilinçlendirme şuur edinme/ Bilinçlenme şuuraltı/ Bilinçaltı şuurlandırmak/ Bilinçlendirmek şuurlanmak/ Bilinçlenmek şuurlu/ Bilinçli şuurlu olmak/ Bilinçlenmek şuurluluk/ Bilinçlilik şuursuz/ Bilinçsiz şuursuzluk/ Bilinçsizlik şüfa/ Önalım şümûl/ Kapsam şüphe/ 1.Kuşku 2.İşkil şüpheci/ Kuşkucu şüphecilik/ Kuşkuculuk şüphelendirmek/ Kuşkulandırmak şüphelenmek/ Kuşkulanmak şüpheli/ Kuşkulu şüphesiz/ Kuşkusuz t.B.M.M./ Türkiye Kamutayı t.C./ Türkiye Kamuerki tâ ki/ Tek ki taahhüt/ Bağıt taahhüt etmek/ Bağıtlamak taahhütlü/ Bağıtlı taahhütname/ Bağıt belgesi taahhütsüz/ Bağıtsız taâlâ/ Yüce taarruz/ Saldırı taassup/ Yobazlık taassupkâr/ Yobaz tab etmek/ 1.Basmak 2.Çoğaltmak taba/ Tütünrengi tababet/ Sağaltmanlık tabaka/ 1.Katman 2.Tütünlük tabakalaşmak/ Katmanlaşmak tabakhane/ Sepievi tabankeş/ Yayan tabanvay/ Yayan tabela: isim levhası tâbi/ Bağımlı tabiat/ 1.Doğa 2.Yaradılış tabiatçılık/ Doğacılık tabiatüstü/ Doğaüstü tabii/ Doğal tabii afet/ Doğal yıkım tabiilik/ Doğallık tabip/ Sağaltman tabiplik/ Sağaltmanlık tabir/ 1.Nitem 2.Terim 3.Yorum tabya/ Sencer tacir/ Tecimen tafsilat/ Ayrıntılar tafsilat vermek/ Ayrıntılı anlatmak tafsilatlı/ Ayrıntılı tagmata: Kaynaşmış ya da hareketli halde olabilen, özelleşmiş vücut bölümleri. tahakkuk etmek/ 1.Gerçekleşmek 2.Doırulanmak tahakküm/ Baskı tahammül/ Dayanım tahammüllü/ Dayanımlı tahammülsüz/ Dayanımsız tahassür/ Özleyiı tahavvül/ Dönüşüm tahayyül etmek/ 1.Düşlemek 2.İmgelemek tahdit etmek/ 1.Sınırlamak 2.Daraltmak tahir/ Temiz. tahkik/ 1.Soruşturma 2.İnceleme tahkik etmek/ Soruşturmak tahkikat/ Soruşturma(lar) tahkim/ 1.Berkitme 2.Pekiştirme 3.Sağlamlaştırma tahkim kanunları/ Pekiştirme yasaları tahkir/ Aşağılama tahkir etmek/ Aşağılamak tahkiramiz/ Aşağılayıcı tahkiye/ 1.Öyküleme 2.Anlatı tahlil/ Çözümleme tahlil etmek/ Çözümlemek tahliye/ 1.Boşaltma 2.Salıverme tahliye etmek/ 1.Boşaltmak 2.Salıvermek tahmil etmek/ Yüklemek tahminen/ Yaklaşık tahmini/ Yaklaşık tahmis/ Beşleme tahribat/ Yıkım (lar) tahriş olmak/ Örselenmek tahrik/ Kışkırtma tahrik etmek/ Kışkırtmak tahrik olmak/ Kışkırmak tahrikamiz/ Kışkırtıcı tahrip/ Yıkım tahripkar/ Yıkıcı tahriş etmek/ Örselemek tahsil/ Öğrenim tahsil etmek/ Alımlamak tahsilat/ Alımlama tahsildar/ Vergici tahsildarlık/ Alımlamacılık tahsis etmek/ Ayırmak tahsisat/ Ödenek tahte'ş-şuur/ Bilinçaltı tahte'l-arz/ Yeraltı tahte'l-bahr/ Denizaltı tahvil/ Dönüştürme belgiti tahvil etmek/ Dönüştürmek tahvil olmak/ Dönüşmek taife/ Takım takas/ Değiştokuş takat/ Güç takdim/ Sunuş takdim etmek/ 1.Sunmak 2.Tanıtmak takdimci/ Sunucu takdimcilik/ Sunuculuk takdis etmek/ Kutsamak takfiye/ Uyaklama takibat/ Kovuşturma takip/ 1.İzleme 2.Kovalama takip etmek/ İzlemek takipçi/ İzlemci takipçilik/ İzlemcilik takipsizlik/ İzlemsizlik takipsizlik kararı/ İzlemsizlik vargısı taklit/ Yansı taklit edilmek/ Yansılanmak taklit etmek/ Yansılamak taklitçi/ Yansıcı taklitçilik/ Yansıcılık takriben/ Yaklaşık takribi/ Yaklaşık takrir/ Önerge taksim etmek/ Bölmek taksim, (slash): bölme taksirat/ Suçlar takvim/ Yim,günleç takviye etmek/ 1.Eklemek 2.Desteklemek tal, tallus: Kök, gövde ya da yaprak gibi doku özelleşmesi görülmeyen, alglerde ve bazı aşağı yapılı bitkilerde görülen vücut yapısı. talâk/ Boşama talan: Yağma. talanmak: Yağmalamak, yağma edilmek. talebe/ Öğrenci talebelik/ Öğrencilik talep/ İstem talepkâr/ İstemci tali yol/ Yan yol talim terbiye komisyonu/ Eğitim öğretim yarkurulu talimat/ Yönerge talimatname/ Yönetmelik talip/ İstemci talip: İsteyen, istekli, öğrenci, bağlı olan. talipli/ İstekli tam/ 1.Tüm 2.Bütün tama, tamah/ Hırsla isteme, aç gözlü. tamah/ Açgözlülük tamahkar/ Açgözlü tamahkarlık/ Açgözlülük tamam/ 1.Bütün 2.Anık 3.Bitmiş 4.Peki tamamen/ Tümüyle tamamiyle/ Tümüyle tamamlamak/ Bitirmek tamamlanmak/ Bitirilmek tamamlatmak/ Bitirtmek tamamlayıcı/ Bütünleyici tamim/ Genelge tamir/ Onarım tamir etmek/ Onarmak tamir ettirmek/ Onartmak tamirat/ Onarım (lar) tamirci/ Onarman tamircilik/ Onarmanlık tamirhane/ Onarımevi tamlama/ Tümleme tamlanan/ Tümlenen tamlayan/ Tümleyen tamsayı/ Tümsayı tamu: Cehennem. tan: Güneş doğmadan önceki alaca karanlık. tandans/ Eğilim tane/ adet. tanen/ Mazıtozu tanin/ 1.Tınlama 2.Yankı tanış: Tanıdık kimse, bildik. tanrı/ Allah. tanrı misafiri/ Tanrı konuğu tanrıça/Umay. tansiyometre/ Gerilimölçer tansiyometri/ Gerilimölçüm tansiyon/ Gerilim tantana/ 1.Gösteriı 2.Görkem 3.Patırtı tantanalı/ 1.Gösterişli 2.Görkemli 3.Patırtılı tan-yıldızı: Gün doğmadan önce doğu gözeriminde görülen parlak yıldız, Çoban yıldızı. Kervanyıldızı, Çulpan, Venüs. tanzim/ Düzenli,düzgün tanzim etmek/ Düzenlemek tapa/ Tıkaç tapalamak/ Tıkaçlamak tapalı/ Tıkaçlı tapasız/ Tıkaçsız tapşırmak: 1. ısmarlamak. 2.Emanet etmek. 3. Söylemek, ad söylemek. taraf/ 1.Yan 2.Yön 3.Yarı 4.Bölüm 5.Soy tarafgir/ Yanlı taraflı/ Yanlı tarafsız/ Yansız taraftar/ Yandaş taraftarlık/ Yandaşlık tarhun: Yenilebilen ve hekimlikte kullanılan güzel kokulu bir bitki; tuzla otu. tarif/ Tanım tarif etmek/ Tanımlamak tariflemek/ Tanımlamak. tarifli/ Tanımlı tarifsiz/ Tanımsız tarik/ Yol tarikat/ Yol manevi yol, usul, tarz. tariz/ İğneleme,taşlama tarlan/ Doğan. Sarıya çalgın renkli, iri pençeli doğan. tartaklamak/ Hırpalamak tartaklanmak/ Hırpalanmak tartar/ Pesek tarumar/ Darmadağın tarz/ 1.Biçim 2.Tür 3.Yoldam tarz: yöntem, davranış tas/ Çanak tasallut/ 1.Sarkıntılık 2.Sataşma tasannu/ Yapmacık tasarruf/ 1.Birikim 2.İyelik 3.Yönetim 4.Etki tasavvuf/ Gizemselcilik tasavvufçu/ Gizemselci tasavvufî/ Gizemsel tasavvur/ Tasarım tasavvur etmek/ Tasarımlamak tasdik/ Onay tasdik etmek/ Onaylamak tasdik: onay tasdikli/ Onaylı tasdiksiz/ Onaysız tasgir/ Küçültme tashih/ Düzeltme tasnif etmek/ Bölümlemek tasrif/ Çekimleme tasvip/ Onama tasvip etmek/ Onamak tasvir/ Betim tasvir etmek/ Betimlemek tasvirci/ Betimci tasvirî/ Betimsel taş kalpli/ Taş yürekli taş levreği/ Gölgebalığı tatbik etmek/ Uygulamak tatbikat/ Uygulama (lar) tatbikatçı/ Uygulamacı tatbikî/ Uygulamalı tatil/ Dinlence tatmin/ Doyum tavaf etmek/ Çevrelemek taviz/ Ödün taviz vermek/ Ödün vermek tavizci/ Ödüncü tavizcilik/ Odüncülük tavizkar/ Ödüncü tavsiye/ 1.Öneri 2.Öğüt tavsiye etmek/ 1.Önermek 2.Öğütlemek tavzif/ Görevlendirme tay: Denk eş. taya: Dadı, süt anası. tayfun/ Kasırga tayin/ 1.Atama 2.Belirleme tayin edilmek/ 1.Atanmak 2.Belirlenmek tayin etmek/ 1.Atamak 2.Belirlemek tayyare/ Uçak tayyareci/ Uçman tayyarecilik/ Uçmanlık taze/ 1.Körpe 2.Yeşil 3.Yeni 4.Dinç taze kuvvet/ Dinç güç tazelemek/ Yenilemek tazelik/ Körpelik tazı/ Zagar taziye/ Başsağlığı tazmin etmek/ Ödemek tazminat/ Ödence tazyik/ Basınç teadi/ Yağılık teala/ Yüce teavün/ Yardımlaşma tebaa/ Uyruk tebdil/ 1.Değiştirme 2.Sivil tebdil-i kıyafet/ Sivil kılık teberru/ Bağış tebessüm/ 1.Gülümseme 2.Gülücük tebessüm etmek/ Gülümsemek tebligat/ Bildiriler tebliğ/ Bildiri tebliğ etmek/ Bildirmek tebrik/ Kutlama tebrik etmek/ Kutlamak tecahül-i arif/ Bilmezlikten gelme tecdid/ Yenileme, yeniden yapma. tecelli etmek/ Belirmek tecil/ Erteleme tecrit/ 1.Soyutlama 2.Yalıtma tecrit etmek/ 1.Soyutlamak 2.Yalıtmak tecrübe/ Deneyim tecrübe etmek/ Denemek,sınamak tecrübeli/ Deneyimli tecrübesiz/ Deneyimsiz tecrübesizlik/ Deneyimsizlik tecrübî/ Deneysel teçhiz etmek/ Donatmak teçhizat/ Donanım tedarik etmek/ Edinmek tedavi/ Sağaltım tedavi etmek/ Sağaltmak tedavi olmak/ Sağalmak tedavül/ Dolaşım tedbir/ Önlem tedbir almak/ Önlemek tedbirli/ Önlemli tedbirlice/ Önlemlice tedbirsiz/ Önlemsiz tedbirsizce/ Önlemsizce tediye etmek/ Ödemek tedkik/ İnceleme tedkik etmek/ İncelemek tedricen/ Gitgide,giderek tedrici/ Kertel tedris/ Öğretim tedrisat/ Öğretim teenager/ Ergen teessüf etmek/ 1.Gücenmek teessür/ Etkilenme tefekkür etmek/ Düşünmek tefekküre dalmak/ Düşünceye dalmak teferruat/ Ayrıntı (lar) teferruatlı/ Ayrıntılı teferruatsız/ Ayrıntısız tefrik etmek/ Ayrımlamak tefrika/ Yazı dizisi tefsir/ 1.Yorum 2.Açıklama tefsir etmek/ 1.Yorumlamak 2.Açıklamak tefsirci/ 1.Yorumcu 2.Açıklamacı tefsircilik/ 1.Yorumculuk 2.Açıklamacılık teftiş/ Denet teftiş etmek/ Denetlemek tehdit/ Gözdağı, zılgıt tehdit etmek/ Gözdağı vermek tehir/ 1.Geciktirme 2.Erteleme 3.Gecikme tehir etmek/ 1.Geciktirmek 2.Ertelemek tehir olmak/ Ertelenmek teşekkül/ Oluşum teşekkül etmek/ 1.Oluşmak 2.Biçimlenmek teşerrüf etmek/ Onurlanmak teşhir/ 1.Sergileme 2.Açıklama 3.Gösterme teşhis/ 1.Tanı 2.Tanıma 3.Kiışileştirme teşhis/ Kişileştirme teşhis etmek/ 1.Tanılamak 2.Tanımak teşkil etmek/ Oluşturmak teşkilat/ Örgüt teşkilatçı/ Örgütçü teşkilatçılık/ Örgütçülük teşkilatlandırmak/ Örgütlemek teşkilatlanmak/ Örgütlenmek teşkilatlı/ Örgütlü teşkilatsız/ Örgütsüz teşrif etmek/ Onur buyurmak teşrik-i mesai/ İşbirliği teist/ Tanrıcı teşvik/ 1.Özendirme 2.İsteklendirme teşvik etmek/ 1.Özendirmek 2.İsteklendirmek teizm/ Tanrıcılık tek yıllık bitki/ Yaşam devirlerini bir yıl içinde tamamlayan bitkiler. tekabül etmek/ Karşılamak tekabül etmek/ karşılık gelmek tekamül/ 1.Gelişim 2.Olgunlaşma 3.Evrim tekdir/ Paylama tekerrür/ Yinelenme teklif/ Öneri teklif edilmek/ Önerilmek teklif etmek/ Önermek teklifli/ Önerili teklifsiz/ Önerisiz teklifsizce/ Önerisizce tekme/ Tepik tekme atmak/ Tepiklemek tekmelemek/ Tepiklemek tekmelenmek/ Tepiklenmek tekmeletmek/ Tepikletmek tekmil/ 1.Bütün 2.Bitmiş tekmillemek/ Bitirmek tekrar/ 1.Yine 2.Yinel tekrar etmek/ Yinelemek tekrarlamak/ Yinelemek tekrarlanmak/ Yinelenmek tekrarlatıcı/ Yineleyici tekrarlatmak/ Yineletmek tekrir/ Yineleme teksif etmek/ 1.Koyulaştırmak 2.Yoğunlaştırmak tekstil/ Dokumacılık tekstilci/ Dokumacı tekzip/ 1.Yalanlama 2.Düzeltme tekzip etmek/ 1.Yalanlamak 2.Düzeltmek telaffuz/ Söyleyiş telaffuz etmek/ Söylemek,diyemlemek telakki/ 1.Anlayış 2.Değerlendirme 3.Görüş telakki etmek/ 1.Anlamak 2.Değerlendirmek telef olmak/ Yok olmak, ölmek. telekinezi/ Uzdevim telekomünikasyon/ Uziletişim telemekanik/ Uzaktarım telemetre/ Uzaklıkölçer teleobjektif/ Uzmercek teleolog/ Erekbilim teleoloji/ Erekbilim teleolojik/ 1.Ereksel 2.Erekbilimsel telepati/ Uzduyum telepatik/ Uzduyumsal televizyon/ İzleç televizyoncu/ İzleçmen televizyonculuk/ İzleçmenlik telif/ Derleme telif eser/ Derleme yapıt telin/ Kargışlama telin etmek/ Kargışlamak telkin/ tavsiye tellal/ Çığırtmaç tellallık/ Çığırtmaçlık telmih/ Anıştırma telsîm/ Öpme tem/ İzdem tema/ İzdem temas/ 1.Deşmek 2.Dokunmak 3.Baılantı temas etmek/ 1.Değinmek 2.Dokunmak temas/ ilişki temaşa/ seyretme, hoşlanarak bakma. tematik/ İzdemsel temayül/ 1.Eğilim 2.Yönelim tembel/ Üşengen tembelce/ Üşengence tembelleşmek/ Üşengenleşmek tembelleştirmek/ Üşengenleşıtirmek temenna/ Eli alnına götürerek selamlama işareti yapma. temenni/ Dilek temenni etmek/ Dilemek temettü/ Kazanç temin ederim ki/ Kesinlikle temin etmek/ 1.Edinmek 2.Kesinleştirmek teminat/ Güvence teminat almak/ Güvence almak teminat vermek/ Güvence vermek temiz/ Arı temizce/ Arca temize çıkarmak/ Aklamak temize çıkmak/ Aklanmak temizlemek/ Arıtmak temizlenmek/ Arınmak temizletmek/ Arıtmak temizleyici/ Arıtıcı temizlik/ Arılık temizlikçi/ Arılıkçı temkin/ Sakınım temkinli/ Sakınımlı temkinsiz/ Sakınımsız ten/ Deri tenakuz/ Çelişki tenasül/ Üreme tenasül uzvu/ Üreme örgeni tenasüp/ 1.Oran,orantı 2.Uyum tenbih/ Öğüt tenbül/ Petel teneffüs/ 1.Solunum 2.Ara teneffüs etmek/ Solumak tenha/ Issız tenhalaşmak/ Issızlaşmak tenhalık/ Issızlık tenkit/ Eleştiri tenkit etmek/ Yermek tenkitçi/ Eleştirmen tenkitçilik/ Eleştirmenlik tentakül/ Uzantı. tenya/ Şerit tenzih etmek/ Ayırmak tenzilat/ İndirim tenzilatlı/ İndirimli tenzilatsız/ İndirimsiz teokrasi/ Dinerki teokrat/ Dinerkçi teokratik/ Dinerksel teolog/ Dinbilimci teoloji/ Dinbilim teolojik/ 1.Dinsel 2.Dinbilimsel teorem/ Önerme teori/ Kuram teorik/ Kuramsal teorikman/ Kuramca teorisyen/ Kuramcı tephir/ Buğu tephirhane/ Buğuevi tepir/ Elek terakki/ 1.İlerleme 2.Kalkınma 3.Yükselme terakkiperver/ 1.İlerici 2.Kalkınmacı terakkiperverlik/ 1.İlericilik 2.Kalkınmacılık terapi/ Sağaltım teras/ 1.Dam 2.Seki terazi/ Tartı terbi/ Dörtleme terbiye/ 1.Eğitim 2.Görgü terbiyeci/ Eğitimci terbiyecilik/ Eğitimcilik terbiyeli/ 1.Eğitimli 2.Görgülü terbiyesiz/ 1.Eğitimsiz 2.Görgüsüz terbiyesizce/ Görgüsüzce terbiyesizleşmek/ Görgüsüzleşmek terbiyesizlik/ Görgüsüzlük terbiyevi/ Eğitsel tercih/ 1.Yeğlem 2.Seçim tercih etmek/ 1.Yeğlemek 2.Seçmek tercüman/ Tilmen tercümanlık/ Tilmenlik tercüme/ Çeviri tercüme etmek/ 1.Çevirmek 2.Aktarmak tereddüt/ Duraksama tereddüt etmek/ Duraksamak tereke/ Bırakıt terelelli/ Delişmen terennüm etmek/ Mırıldanmak terfi etmek/ Yükselmek terk etmek/ Bırakmak terkeş/ Sadak terkip/ 1.Bileşim 2.Tümleme termal/ Isıl termik/ Isıl termin/ Terim terminolog/ Terimbilimci terminoloji/ Terimbilim terminolojik/ Terimbilimsel termometre/ Isıölçer termosfer/ Isıyuvar terör/ Yılgı terörist/ Yılgıcı terörizm/ Yılgıcılık tertemiz/ 1.Arca silce 2.Pırıl pırıl tertibat/ Önlem tertip/ 1.Düzenleme 2.Düzen 3.Koldaı tertip etmek/ Düzenlemek tertip etmek/ Düzenlemek tertipçi/ Düzenci tertiplemek/ Düzenlemek tertiplenmek/ Düzenlenmek tertipli/ Düzenli tertipsiz/ Düzensiz terzi/ Dikmen terzihane/ Dikimevi terzilik/ Dikmenlik tesadüf/ Rastlantı tesadüf etmek/ 1.Rastlamak 2.Rastlaşmak tesadüfen/ Rastlantıyla tesadüfî/ Rastlantısal tesanüt/ Dayanışma tesbit/ 1.Belirleme 2.Saptama tesbit etmek/ 1.Belirlemek 2.Saptamak tesdis/ Altılama teselli/ Avuntu teselli etmek/ Avutmak teselli ikramiyesi/ Avuntu ödülü teselli olmak/ Avunmak tesir/ Etki tesir etmek/ 1.Etkimek 2.Etkilemek tesirli/ Etkili tesirsiz/ Etkisiz tesis/ Kuruluı tesis etmek/ Kurmak teskin etmek/ Dinginleştirmek,yatıştırmak teskin olmak/ Dinginleşmek,yatışmak teslis/ Üçleme tesniye/ İkil tessüf/ 1.Üzüntü 2.Acıma test/ Denev test etmek/ Denemek testa/Tohum kabuğu. Tohum dış örtüsü. testere/ Bıçkı testerebalığı/ Bıçkıbalığı testis/ Taşak, Erbezi testis/ Erkeklerde üreme hücrelerini oluşturan, aynı zamanda eşey hormonları salgılayan bir bez niteliği de taşıyan organ, erbezi. tesviye/ Düzleme tesviye aleti/ Düzleç tesviye etmek/ Düzlemek teşbih/ Benzetme teşebbüs/ 1.Girişim 2.Deneme teşebbüs etmek/ 1.Girişmek 2.Denemek teşhis/ hastalığın ne olduğunu bulmak tevatür/ Söylenti tevazu/ Alçakgönüllülük tevcih etmek/ Yöneltmek tevdi etmek/ İletmek tevdiat/ Yatırım tevekkeli değil/ Boşuna değil tevekkül/ İşi Allah'a bırakıp kadere razı olma. tevessül/ 1.Yeltenme 2.Yönelme tevhit-i tedrisat/ Öğretim birliği tevkif/ Tutuklama tevkif etmek/ Tutuklamak tevkifhane/ Tutukevi teyit etmek/ Doğrulamak tez/ Çabuk tez/ Sav tezahür etmek/ 1.Belirmek 2.Gözükmek tezat/ Karşıtlık tezbahar/ 1. İlkbahar. 2. Erken gelen bahar. tezhip etmek/ Yaldızlamak tezyin etmek/ Süslemek think-tank/ Beyin takımı tıbben/ Sağlıkça tıbbi/ 1.Sağlıksal 2.Sağlıkbilimsel ticaret/ Tecim ticarethane/ Tecimevi ticari/ Tecimsel tıfıl/ Ufak tıfıl: Küçük çocuk. tifo/ Karasıtma tifüs/ Karasıtma tik/ Seğirce tim/ Takım timar, tımar/ Sağaltma, iyileştirme. tımbırlent/ Başmak timsal/ Simge tıp/ Sağlıkbilim tıpçı/ Sağlıkbilimci tipik/ Özgel tıpkı/ Özdeş tıpkısı/ Özdeşi tir: Benzer, denk eş; ok tiraj/ Baskı tirfil/ Yabanyoncası tirit/ Papara tiroit/ Kalkanbezi tiryaki/ Bağımlı tiryakilik/ Bağımlılık tabi olmak/ 1.Uymak 2. Bağımlı olmak tabiiyet 1.Uyruk 2.Bağımlılık toksik/ Ağı toksikolog/ Ağıbilimci toksikoloji/ Ağıbilim toksikolojik/ Ağıbilimsel toksin/ Ağı tolerans/ Hoşgörü toleranslı/ Hoşgörülü toleranssız/ Hoşgörüsüz tolere etmek/ Hoşgörmek tomur olmak/ Tomurmak, tomurcuklanmak, kabarmak. tomur salmak/ Tomur sürmek, tomurcuklanmak, filizlenmek. tomur/ Kabartı, ağaç ve asmalardaki filiz kabartıları. tonmayster/ Ses yönetmeni topless/ Üstsüz topograf/ Yerbetimci topografik/ Yerbetimsel topografya/ Yerbetim topografyacı/ Yerbetimci topyekun/ Tümden topyekün/ topluca tor/ 1. Ağ, tuzak, kapan. 2. Acemi, toy, bir işi yapmakta becerisi olmayan. tora ilişmek/ Ağa takılmak, tuzağa düşmek. tora salmak/ Tuzağa düşürmek. toreador/ Boğa güreşçisi total/ 1.Toplam 2.Bütün totalitarizm/ Baskıcılık totaliter/ Baskıcı totem/ Ongun totemci/ Onguncu totemcilik/ Ongunculuk totemist/ Onguncu totemizm/ Ongunculuk toy/ Şölen, düğün. toy/ Toy kuşu, iri ya da orta boylu, tüyleri kızıl ve esmer benekli bir av kuşu. toygun/ Ak ve çakır renkli doğan. toylak/ Toy Kuşu. tozarmak/ Toz kalkmak. tozmak/ Gezmek, salınarak dolaşmak. tozumak/ Tozarmak, tozu kalkmak. tozuyan/ Tozaran. töhmet/ Suçlama töhmet altında bırakmak/ Suçlamak töhmet/ Karaçalma, suçlama. trade/ Tecim trade center/ Tecim özeği tragan/ Kütürdek trakunya/ Çarpanbalığı trankilizan/ Yatıştırıcı transandantal/ Deneyüstü transandantal meditasyon/ Deneyüstü düşünüm transandantalist/ Deneyüstücü transandantalizm/ Deneyüstücülük transfer/ Aktarım,Kotarım transfer etmek/ Aktarmak,Kotarmak transfer olmak/ Aktarılmak,Kotarılmak transformasyon/ Dönüşüm transformatör/ Dönüştüreç transformist/ Dönüşümcü transformizm/ Dönüşümcülük transfüzyon/ Kanaktarım transparan/ Saydam transport/ 1.Aktarım 2.Taşımacılık trapez adalesi/ Çeğin travma/ 1.Vuruk 2.Sarsıntı travmatolog/ Vurukbilimci travmatoloji/ Vurukbilim travmatolojik/ Vurukbilimsel trekking/ Dağ yürüyüşü tren/ Katar trençkot/ Yağmurluk trend/ Yönelim triko/ Örgü trikotaj/ Örgücülük trikotajcı/ Örgücü trilogya/ Üçleme tripleks/ Üç katlı triploblasti/ Embriyonik gelişim sürecinde her 3 tabakanın da (endoderm, mezoderm ve ektoderm) oluşması, üç tabakalılık. triyo/ Üçlü tuba/ Cennette bulunan ve kökü göklerde, dalları aşağıda olan ağaç. tuğ/ Başlangıçta Türklerce kutsal sayılan ve kutas-kotas adı verilen Tibet öküzünün, sonraları atın kuyruk kıllarından yapılan sembol, hükümdarın verdiği saygınlık belirten sorguç. tuhafiye/ Çerçi tuhafiyeci/ Çerçici tuğrakeş/ Tuğracı tuğrakeşlik/ Tuğracılık tûl/ Boylam tûlî/ Boylamsal tuluat/ Doğaçlama tuluatçı/ Doğaçlamacı tuluatçılık/ Doğaçlamacılık tur/ Gezi tur Dağı/ 1.Bir dağ adı. 2.Dinsel inanca göre Tanrı'nın Musa'ya yüzünü yansıttığı dağ. tur rehberi/ Yerci turab, turap/ toprak. turan/ 1.Türkler 2.Türkeli 3.Türk İlhanlığı turan/ Eski İranlılar tarafından Türk ülkesine verilen ad; Orta Asya. turist/ Gezgin turist rehberi/ Konukçu turistik/ Gezgincil turizm/ Gezim,Gezginlik turizmci/ Gezginci turizmcilik/ Gezgincilik tüberkül/ Topuzcuk şeklindeki küçük ve yuvarlak çıkıntı ya da kabartılar. tüccar/ Tecimen tüccarlık/ Tecimenlik türban/ Başörtü türbe eriği/ Kızılerik türbülans/ Burgaç türkist/ Türkçü türkistan/ Türkeli türkiyat/ Türkbilim türkiyat/ Türkbilim türkiyatçı/ Türkbilimci türkiye/ Türkey türkizm/ Türkçülük türkolog/ Türkbilimci türkoloji/ Türkbilim türkolojik/ Türkbilimsel türkopol/ Türksel tütün/ Duman, gönül yanığının dumanı. uca/ Yüce, yüksek, yüksek yer. ucalanmak/ Büyümek, boy atmak. ucalık/ Yücelik, saygınlık. ucalmak/ Yükselmek, yücelmek. ucun ucun/ Gizli gizli, bir yandan da... uçan daire/ Uçanteğre uçmak/ Cennet. ufo/ Uçanteğre uğrun/ Gizli. uhde/ 1.Üstlenme 2.Görev ukala/ Bilgiç ukalalık/ Bilgiçlik ukde/ 1.Düıüm 2.Acı ulak/ Haberci. ulanmak/ Ulaşmak, kavuşmak, eklenmek. ulema/ Bilimciler ulemalık/ Bilimcilik ultramodern/ Çağüstü ultraviyole/ Morötesi ulvî/ Yüce ulviyet/ Yücelik umar/ Çare. umde/ 1.İlke 2.Dayanak umdurmak/ Ummasını sağlamak. umman/ Talay umman/ Büyük deniz, engin deniz, okyanus. umum/ Genel umumhane/ Genelev umumî/ Genel umumileştirmek/ Genelleştirmek umumiyet/ Genellik umumiyetle/ Genellikle umursamak/ Önemsemek umursamaz/ Önemsemez umursamazca/ Önemsemezce umursamazlık/ Önemsemezlik umursanmak/ Önemsenmek umursar/ Önemser umurunda olmamak/ Önemsememek undercover/ Örtülü underground/ Yeraltı unsur/ Öıe urba/ Giysi ussuz/ Akılsız, düşünemez. usûl/ Yöntem usul/ yöntem usûlî/ Yöntemsel usûllü/ Yöntemli usûlsüz/ Yöntemsiz usûlsüzlük/ 1.Yolsuzluk 2.Yöntemsizlik utarit/ Merkür uydurmasyon/ Uyduruk ücra/ Uçra üfteri/ Eğriltiotu ülfet/ Kaynaşma, görüşme, konuşma. ültramodern/ Çağüstü ültraviyole/ Morötesi ümit/ Umut ümit etmek/ Ummak ümitlendirmek/ Umutlandırmak ümitlenmek/ Umutlanmak ümitli/ Umutlu ümitsiz/ Umutsuz ümitsizlik/ Umutsuzluk ümitvar/ Umutlu ümmet/ Bir peygambere inanıp bağlanan cemaat. ümmî/ Okumaz ümmîlik/ Okumazlık ün/ Ses, yüksek ses. ün/ şöhret ünite/ Birim üniversal/ 1.Acunsal 2.Evrensel üniversite/ Üstokul üniversiteli/ Üstokullu ünvan/ San üre/ Siy üre/ Memeli ve diğer hayvanlarda amino asitlerin yıkımı ile oluşan son ürün. üreticiler/ Bir sistem içerisinde, güneş enerjisini organik moleküllerin bağ enerjisi şekline çevirebilen canlılar, besin üreticiler, ototroflar. ürküşmek/ Ürkmek, bir şeyden korkup birden sıçramak. ürolog/ Siybilimci üroloji/ Siybilim üroloji/ Siybilimsel üryan/ Çıplak üryan/ Çıplak. üsare/ Özsu üsküf/ 1. Başlık, serpuş 2. Simle bezeli baş örtüsü. 3.Genç kızların ve gelinlerin giydikleri, genellikle kırmızı renkli, ince keçe, şayak ya da çuhadan yapılmış başlık. üslup/ Biçem üslupçu/ Biçemci üslupçuluk/ Biçemcilik üsluplaıtırmak/ Biçemleştirmek üstad/ Usta ütilitarist/ Yararcı ütilitarizm/ Yararcılık ütopik/ Düşülküsel ütopya/ Düşülkü ütopyacı/ Düşülkücü v.s.. (ve saire)/ İ.b... (ile benzerleri) vaaz/ Öğüt vacip/ Gerekli vade/ Süret vade gelmek/ Ömrün dolması, ömür süresinin dolması. vade/ Ömür, ömür süresi. vadeli/ Süretli vadesiz/ Süretsiz vadi/ Koyak,derey vaha / Çöllerde çoğu kez yüze çıkan yer altı sularının yarattığı ve önemi suyun niceliğine bağlı olarak değişen tarım veya yerleşme bölgesi. vahdet/ Birlik vahdet/ Yalnızlık, teklik, birlik. vahşet/ Yabanıllık vahşet/ Vahşilik. vahşî/ Yabanıl vahşîce/ Yabanılca vahşîleşmek/ Yabanıllaşmak vahşîlik/ Yabanıllık vaiz/ Öğütçü vaizlik/ Öğütçülük vajina/ Dölyolu vaka/ Olgu vaka/ olay vakanüvis/ Olgu yazarı vakanüvislik/ Olgu yazarlığı vakar/ Ağırbaşlılık vakfetmek/ Adamak vakıa/ Olgu vakit/ 1.Çağ 2.Sürev 3.Süre vakitli/ Sürevli vakitsiz/ Sürevsiz vaktiyle/ 1.Sürevinde 2.Eskiden vakur/ Ağırbaşlı vala/ İpekten baş ve yüz örtüsü. vali/ İlteber valide/ Anne valilik/ İlteberlik vallahi/ İnan ki valüasyon/ Geçerleme vampir/ Hortlak vantilatör/ Estireç vaow/ Vay varak/ Yaprak varak/ Yaprak, kağıt veya kitap yaprağı, yazılmış kağıt. varda/ 1.Savul,savulun 2.Kezik varidat/ Gelir varis/ Kalıtçı vâris/ mirâsçı variyet/ Varlık variyetli/ Varsıl varoı/ Palanka varyasyon/ 1.Çeşitleme 2.Değişim varyete/ Gösteri vasat/ Orta vasati/ Ortalama vasf etmek/ Nitelemek vasi/ Koruman vasıf/ Nitelik vasıf/ nitelik vasıflandırmak/ Nitelemek vasıflanmak/ Nitelenmek vasıflı/ Nitelikli vasıfsız/ Niteliksiz vasıl olmak/ 1.Ulaşmak 2.Kavuşmak vasıta/ 1.Araç 2.Aracılık vasıtasıyla/ Aracılıııyla Vasküler sistem/ Ksilem ve floemden oluşan bitki dokularında, ksilem tarafından su ve suda erimiş maddelerin, floem tarafından fotosentez ürünlerinin taşınmasını sağlayan sistem. İletim sistemi. Damar sistemi. vasl/ Ulama vasl/ Birleştirme, kavuşma. vatan/ Yurt vatandaı/ Yurttaş vatandaılık/ Yurttaşlık vatanî/ Yurtsal vatanî vazife/ Yurtsal ödev vatanperver/ Yurtsever vatanperverlik/ Yurtseverlik vatansız/ Yurtsuz vaveyla/ Çığlık vazcaymak/ Caymak vazgeçmek/ Caymak vazife/ 1.Görev 2.Ödev vazifelendirmek/ Görevlendirmek vazifeli/ Görevli vazifesiz/ Görevsiz vazifesizlik/ Görevsizlik vaziyet/ 1.Durum 2.Konum vazo/ Çiçeklik ve/ 1.İle 2.Da vecd/ Coşku vecibe/ Ödev,boyunborcu veciz/ Özlü vecize/ Özdeyiş vedre/ Helke vefat/ Ölüm vefat etmek/ Ölmek vehim/ Kuruntu vehim/ kuruntu vehimli/ Kuruntulu vehimsiz/ Kuruntusuz vehmetmek/ Kuruntulanmak vejetasyon/ Bitkilerin sınıflandırılmasındaki, yöreleri gözetmeksizin fizyonomik ve ekolojik bakımdan bir bölgedeki bitki örtüsü. Bir yerdeki ekolojik koşullara bağlı olarak bulunan bitki örtüsü. vejetatif üreme/ Yaprak ya da sap gibi vücut bölümlerinden eşeysiz olarak üreme. vekalet/ Bakmanlık vekil/ Bakman vekillik/ Bakmanlık vektör/ Yöney veled-i zina/ Piç velev/ Bile velev ki/ Da velhasıl/ Kısacası velhasıl kelam/ Sözün kısası veli/ Ermiş velum/ 1. Medüzlerde, şemsiye yapısının kenarını çember gibi saran örtü. 2. Basidli mantarlarda, genç basidiokarpları örten yapı. velut/ 1.Doğurgan 2.Üretken velvele/ Yaygara velvele/ Gürültü, bağrışma. velveleci/ Yaygaracı velveleye vermek/ Yaygara koparmak ventral/ Bir organizmanın karın kısmı. venüs/ Çolpan venüsçarııı/ Çarıkçiçeği veraset/ 1.Kalıtçılık 2.Kalıtım verizm/ Doğruculuk veronikaotu/ Yavşanotu versiyon/ Uyarlama vesait/ 1.Taşıt 2.Araçlar vesika/ Belge vesikalı/ 1.Belgeli 2.Ersek vesikalık/ Belgelik vesile/ 1.Nedence 2.Tav vesile ile/ Nedenceyle vesile olmak/ 1.Sağlamak 2.Yol açmak vestiyer/ Askılık vestiyerci/ Askılıkçı vesvese/ 1.İşkil 2.Kuruntu vesvese/ Şüphe, kuruntu. vesveseli/ 1.İşkilli 2.Kuruntulu vesvesesiz/ 1.İşkilsiz 2.Kuruntusuz vetire/ Süreç veya/ Ya da veyahut/ Ya da vezin/ Ölçü vezinli/ Ölçülü vezinsiz/ Ölçüsüz vibrasyon/ titreşim viladet/ Doğuş vilayet/ 1.İl 2.İlteberlik viraj/ Dönemeç virajlı/ Dönemeçli virajsız/ Dönemeçsiz viran/ Yıkık virane/ Yıkıntı virane/ yıkıntı. viranelik/ Yıkıntılık virman/ Aktarım virtüoz/ enstrüman çalmakta usta visceral kitle/ İç organlar. viskoz/ Akışkanlığı az olan sıvı. vitalist/ Dirimselci vitalite/ Canlılık vitalizm/ Dirimselcilik vitrin/ Sergilik vivipar/ Yavrunun, bir plasenta varlığıyla, anneyle arasında besin, gaz, vb. alışverişi olarak gelişimini tamamlaması sonucunda, gerçek doğum yapan. viyadük/ Aşıt vizüel/ Görsel vizyon/ 1.Uzgörü 2.Gösterim vizyon sahibi/ Uzgörülü vizyon/ geniş görüş yeteneği, ileri görüşlülük vokabüler/ Sözdağarcığı vokal/ 1.Ünlü 2.Seslik vokal/ seslik vokalist/ Seslikçi volatilite/ Belirsizlik voleybol/ Uçantop voleybolcu/ Uçantopçu voleybolculuk/ Uçantopçuluk volkan/ Yanardaı volkanik/ 1.Yanardağsal 2.Püskürük volta atmak/ Gezinmek vuku bulmak/ Olmak vuslat/ Kavuşma vuslat/ kavuşma vücut/ Gövde vücutçu/ Gövdeci vücutlu/ İri vücutsuz/ Cılız Web/ Ağ Web master/ Ağ yöneticisi Web sitesi/ Ağ kümesi xantofil (Ksantofil)/ Sarı veya kahverengi bir karotenoid pigment grubu. yâ Rab/ Tanrım yâ Rabbî/ Tanrım yabanî/ Yabanıl yad etmek/ Anmak yadigar/ Andıç yağdanlık/ Yağlık yağhane/ Yağevi yağı/ Düşman, hasım. yağlık/ Büyük mendil, çevre. yağma/ Çapul yağmacı/ Çapulcu yağmalamak/ Çapullamak yağmalanmak/ Çapullanmak yahudi baklası/ Acıbakla yahut/ Ya da yakin/ Yakın yakinen/ Yakından yalçın/ Laçin, benekli doğan. yaldak/ Yalancı, aldatıcı. yalguz/ Yalnız, tek başına. yallah/ Haydi yan vermek/ Arka çıkmak, desteklemek. yani/ 1.Şu ki 2.Demek yapalak/ Puhu kuşu, baykuş. yâr/ Sevgili yaran, Yaren/ arkadaş, dost. yaratan usta/ Tanrı. yâren/ Arkadaş yârenlik/ Arkadaşlık yarımküre/ Yarımyuvar yaşmak/ Kadınların başörtüsüyle gözlerini açıkta bırakacak biçimde alınlarını ve ağızlarını örtmeleri. yavan/ tatsız yaylık/ Yağlık, büyük mendil. yazan/ Kader yazıcı, Tanrı. yed-i beyza/ Ak el yegâne/ 1.Tek 2.Biricik 3.Eşsiz yegâne/ tek , eşsiz yeğ/ Yeğin, üstün. yeis/1.Umutsuzluk 2.Karamsarlık 3.Üzüntü yek/ 1.Bir 2.Tek yek/ Bir yeknesak/ Tekdüze yeknesaklık/ Tekdüzelik yeksan/ Bir yeksan/ Yerle bir. Beraber. yekta/ 1.Tek 2.Eşsiz yekten/ Birden yekun/ Toplam yel/ Rüzgar. yelmek/ Dolaşmak, gezmek. yemekhane/ Aşevi,yemekevi yemin/ Ant yemin etmek/ Ant içmek,antlamak yeminli/ Antlı yeminsiz/ Antsız yerağ / Silah, öldüren alet. yeren/ Yaren, arkadaş. Dost. yerküre/ Yeryuvar yeşilbaş/ Tüyleri kızıla çalgın kahverengi, beyaz, kara, mavi; başı ve kanat ucu telekleri yeşil renkli erkek ördek. Erkek yaban ördeği. yetim/ Babasız yetimhane/ Yetiştirme yurdu yevmiye/ Gündelik yevmiyeci/ Gündelikçi yığılmak/ Toplanmak, birikmek. yitirmek/ kaybetmek. yolk Bezi/ Besin maddesi üreten ya da depolayan bez ya da kese. yolu tutmak/ Yola çıkmak, yola koyulmak, yola düşmek. yosma/ Şen, güzel, fettan (genç kadın). yöğrük/ Hızlı gitmek. yuca/ Yüce, yüksek. yumurta/ Dişi eşey hücresi. yumurtalık/ Dişi bireylerde eşey hücrelerinin üretildiği, aynı zamanda eşey hormonları da salgılayan organ. yunmak/ Yıkanmak, arınmak. yusuf/ İbrani Peygamberi. Yakup peygamberin oğlu, Yusuf'un serüveni Tevrat'ta, Tekvin bölümündedir. Yusuf, Kur'an'ı Kerim'de de yer alır [Yusuf Suresi]. İslami edebiyatlarda ''Ahsen'ül Kısas'' -Hikayenin en güzeli diye anılan Yusuf hikayesinin etkileri Türk Edebiyatı'nda da yaygındır. Yusuf ile Züleyha- Zeliha arasında geçen olaylar birçok mesneviye konu oldu, Yusuf ile Züleyha adını taşıyan bir çok hikaye yazıldı. yutak/ Ağız boşluğu ve yemek borusu arasındaki kaslı kanal, farinks. yürük, yüğrük/ İyi yürüyen, iyi koşan, çevik. zabit/ Subay zabıt/ Tutanak zabıt katibi/ Tutanak yazmanı zabıta/ Tutanakçı zabt u rapt/ Sıkıdüzen zâde/ Oğlu zafer/ Utku zağ/ Karga. zahiren/ Görünüşçe,görünüşe göre zahit/ Süs ve makamlarından feragat eden kimse. Sofi. zahmet etmek/ Yorulmak zahmet olmak/ Yormak zahmet vermek/ Yormak zahter/ Kekik zail/ Sona eren, devamlı olmayan, geçen. zam/ Artırım zaman/ 1.Sürev 2.Süre 3.Sürem zaman aşımı/ Sürev aşımı zaman/ süre, süreç zamane/ Çağ zamanlama/ Sürevleme zamanlı/ Sürevli zamansız/ Sürevsiz zamir/ Adıl zamk/ Tutkal zamklamak/ Tutkallamak zamklanmak/ Tutkallanmak zamklı/ Tutkallı zamksız/ Tutkalsız zamlı/ Artırımlı zamme/ Ötre zamsız/ Artırımsız zan/ sanı zanlı/ Sanık zann/ Sanı zannederim/ Sanırım zannedersem/ Sanırsam zannetmek/ Sanmak zar/ Ağlama, inleme. zarafet/ İncelik zarar/ Yitem zararına/ Yitemine zararlı/ Titemli zararsız/ Yitemsiz zarf/ 1.Belirteç zarf fiil/ Ulaç,belirteç eylem zarfında/ İçinde zarî zarî/ Zırıl zırıl zarif/ İnce zariflik/ İncelik zarılanmak/ Acı çekerek ağlamak, inlemek. zarıncı/ Yatalak hasta. zaruret/ Zorunluluk zaruri/ Zorunlu zat/ 1.Kendi 2.Kimse zatî/ Kimsel zaviye/ Açı zayi/ Yitik zayi etmek/ Yitirmek zayi olmak/ Yitmek zayıf/ Enez zayıflık/ Enezlik zedelemek/ Berelemek zedelenmek/ Berelenmek zehir/ Ağı zehir etmek/ Ağı etmek zehir olmak/ Ağı olmak zehirlemek/ Ağılamak zehirlenmek/ Ağılanmak zehirli/ Ağılı zehirsiz/ Ağısız zelzele/ Deprem zemheri / Kışın en sert dönemi, karakış. zemheri/ Karakış zemin/ Düzlem zemin katı/ Yerkatı zemzem/ Kabe yakınındaki bir kuyu, bu kuyunun Müslümanlarca kutsal suyu. zenci/ Karal zengin/ Varsıl zer/ Altın zer/ 1. Altın. 2. Altın sarısı renk. zerre/ Tozak zerre/ Pek ufacık parça. zerrin/ Altından yapılma, altın görünüşlü, altın renkli. zerzevat/ Yeşillik zevahir/ Görünüş zevc/ Koca zevce/ Karı zevceyn/ Karı koca zevk/ Beğeni zevkli/ Beğenili zevksiz/ Beğenisiz zevksizlik/ Beğenisizlik zibak/ Cıva zifaf/ Gerdek zigot/ Dölgöze zigot/ Dişi ve erkek eşey hücrelerinin birleşmesiyle oluşan, döllenmiş yumurta hücresi. zihin/ Anlak zihinden/ Anlaktan,beyinden zihniyet/ Anlayış zıkkım/ Ağı zikr etmek/ Anmak zillet/ Alçaklık zinde/ Dinç zindelik/ Dinçlik zındık/ Dinsiz zındıklık/ Dinsizlik zinet/ Bezek zinhar/ Sakın zira/ Çünkü ziraat/ Tarım ziraatçi/ Tarımcı ziraatçilik/ Tarımcılık ziraî/ Tarımsal zırh/ Savut zırhlanmak/ Savutlanmak zırhlı/ Savutlu zırhsız/ Savutsuz zirkonyum/ Sülügen zırva/ saçma zirve/ Doruk zirve/ tepe noktası zıt/ 1.Karşıt 2.Ters zıtlaşmak/ Tersleşmek zıtlık/ Karşıtlık zıvanadan çıkarmak/ Delirtmek ziya/ Işık ziyafet/ Kölen ziynet/ bezek, süs, takı. zooid/ Bir koloni içerisinde farklılaşmış olarak bulunan bireylerin her biri. zoolog/ Yılkıbilimci zooloji/ Yılkıbilim zooloji/ hayvanbilim zoolojik/ Yılkıbilimsel zooplankton/ Hayvansal özellik gösteren planktonlar. zoospor/ Bir hücreli algler ve mantarlarda kamçılı, hareketli eşey hücresi. zoraki/ Zorla zulmet/ Karanlık züccaciye/ Sırça züccaciyeci/ Sırçacı zühal/ Sekendiz zühre/ Çolpan zühre/ Tahir ile Zühre adlı halk hikayesinin baş kadın kişisi, Tahir'in sevgilisi. zülf-i siyah/ Kara perçem,kara saç zülfikar/ Hz. Ali'nin çatallı kılıcı. zülüf/ Perçem zülüf/ Şakaklardan sarkan saç demeti, saç lülesi. zümre/ 1.Bölük 2.Takım zümrüt/ Yeşim zürriyet/ 1.Döl 2.Kuşak 3.Soy