Eki 272011
 

Üçüncü dil kalıbını incelerken bir değişikliğe gideceğiz. Geçen hafta sonu yaptığımız atölyelerden birinde, aslında İngilizceden tercüme edilmiş olan dil kalıplarının asıllarını da -en azından İngilizce bilenler için- belirtmenin daha sağlıklı olacağı dile getirildi. Ben de aynı düşüncedeyim. Sadece daha önceleri -İngilizce bilmeyenler için- karışıklık yaratabileceği endişesi vardı. Ancak, dil kalıpları ile ilgilenen kesimleri istatistiksel açıdan incelediğimizde, kaynak bilgilerinin verilmesinin daha yararlı olacağı sonucu çıkıyor.

Yeni dil kalıbı şöyle:

You probably already know…
Büyük olasılıkla zaten biliyorsun ki, ….
Büyük ihtimalle zaten biliyorsun ki, ….

Kişisel kullanım kolaylığını dikkate alarak, olasılık yerine ihtimal sözcüğünü de kullanabilirsiniz. Daha önce de belirttiğim gibi, önemli olan bu kalıpların mekanik bir şekilde kullanılması değil; onların içselleştirilmesidir. Üzerinizdeki eğreti bir elbise gibi, içselleştirilmeden kullanılan dil kalıpları da kolayca sezilir ve ters etki yapar.

Bu dil kalıbı bir olasılığı kişiselleştirerek vurgulama yapıyor. Böylece karşıdaki kişinin, böyle bir olasılığı daha önceden dikkate almamış olsa bile, hemen itiraz etmesine engel oluyor.

Örnekler:

  • Büyük olasılıkla yaşadığın bu sıkıntıların senden kaynaklanmadığını zaten biliyorsun.
  • Büyük ihtimalle zaten biliyorsun ki, bu devirde üniversite eğitimi bile iş hayatı için yeterli olmayabiliyor.
  • Büyük ihtimalle zaten biliyorsunuz ki, bu ev kısa bir süre içinde prim yapacak.

Ahmet Aksoy

Ağu 212011
 

Konuşma dili, iletişimin en etkin araçlarından biridir. Bu aracın doğru kullanımı, iletişimin de daha verimli olmasını sağlayacaktır.

Konuşma sırasında sadece hangi sözcüklerin kullanıldığı değil, bunların sıralaması, birbirine bağlanma şekli ve tonlamaları da önem taşır. Aynı sözcüklere, farklı sıralama ve tonlamalar kullanarak birbirinden çok farklı anlamlar yüklemek mümkün olur.

Örneğin “Oku da baban gibi, eşek olma!” ve “Oku da, baban gibi eşek olma!” cümlelerinde aynı sözcükler, aynı sırayla kullanıldıkları halde; sadece virgülün -yani duraklamanın- yerinin değişmesiyle vurgular değişmekte ve birbirinden çok farklı anlamlar ortaya çıkmaktadır.

Sözlü iletişimle ilgili en önemli konulardan biri de, karşımızdaki kişinin tepkisel davranışlarının farkında olmaktır. Eğer kurduğumuz cümleler, karşımızdaki kişiyi suçlayıcı bir ifade taşırsa, o kişi otomatik olarak savunmaya geçecek, büyük olasılıkla söylediklerimizin önemli bir kısmını dinlemeyecek ve anlamayacaktır. Dil kalıpları, işte bu gibi durumlara düşmemek; hatta tam tersine, karşımızdakini incitmeden, savunmaya geçmeye zorlamadan onu da bizim gibi düşünmeye yönlendirmenin, ikna etmenin yollarını göstermektedir.

Milton Erickson’un çalışmalarından derlenen dil kalıpları, ikna sanatının en önemli araçlarının arasına girmiştir. Dil kalıpları listesinde elliden fazla öge bulunmaktadır. Sayı fazla olduğu için, bazı girişimciler bu kalıpları iskambil kartlarına işleyerek, kolayca taşınabilmesini ve kullanılabilmesini sağlamıştır. Bu tip kartlar “Zebu Kartları” olarak isimlendirilmektedir.

Biz de bu sayfalarda dil kalıpları konusunu zamana yayarak, her birini ayrı ayrı değerlendirecek ve yaşayan örneklerle zenginleştirerek ele almaya çalışacağız. Amacımız, dil kalıplarının, İngilizce asıllarından tercüme edilerek aktarılması değil, bu kalıpların yaşayan Türkçe’deki gerçek karşılıklarının ele alınmasıdır. Bu nedenle, yazılarımız sadece bir bilgi aktarımı şeklinde kalmak yerine, ilgili konuları ortak aklın süzgecinden geçirebilmek için düzeyli bir tartışma açmaya yönelik olacaktır.

Türkçemiz, sağlam bir yapıya sahip, esnek bir dildir. Onu gerçek değeri ve gücüyle kullanabilmek için, titiz ve kapsamlı bir çalışmaya gerek var. Bu nedenle tüm bilgileri bir arada işlemektense, zamana yaymanın, okuyucunun bu çalışmaları özümsemesi açısından daha yararlı olacağına inanıyorum.

Güzel ve etkili konuşmak, karşımızdakini kolayca ikna etmek sizin de ilginizi çekiyorsa, www.axtelsoft.com adresinden bizi izlemeye devam edin.

Ahmet Aksoy