Tem 092011
 

Herkes başarı elde etmek ister ama başarmayı başarabilenlerin sayısı çok azdır. Çünkü insanların pek çoğu kendilerine ve kendi yeteneklerine inanmazlar.

Bazı kişilerde yeterince iyi olmadıkları inancı ağır basar. Bazıları da hiçbir konuda başarılı olamayacaklarına inanırlar.

Oysa başarıya giden yolun ilk adımı kendini sevmek ve kendine güvenmektir.

İşte bu yüzden, eğer başarılı olmak istiyorsanız, öncelikle kendinizi sevmeyi öğrenmek zorundasınız.

Kendi benliğine sunacak sevgisi olmayan birisinin başkalarına sunacak tek bir sevgi kırıntısı bile yoktur.

Bilmelisiniz ki, siz, bu evrende bir eşi daha olmayan bir varlıksınız. Eş yumurta ikiziniz olsa ve herkes sizi birbirinizle karıştırsa bile sizler ayrı bireylersiniz. Tekilsiniz. Öncelikle bunun farkına varmanız gerekir.
Siz özelsiniz. Başkalarında bulunmayan ve sadece kendinize has yetenekleriniz, düşünceleriniz ve becerileriniz vardır. İşte bu yüzden, kendinizi başkalarından daha değersiz bulmanız için hiç bir neden olamaz. Çünkü siz teksiniz. Kendinize ve yeteneklerinize inanın! Yeteneklerinizi keşfedin, becerilerinizi geliştirin.

Eğer başkalarının sizi sevmesini ve size güvenmesini istiyorsanız; bu davranışları önce siz kendinize gösterin. Eğer siz bile kendinizi sevilmeye değer bulmuyorsanız, bunu başkalarından beklemeniz mümkün olur mu?

Kendi düşüncelerinize önem verin. Yanlış yapma endişesi sizi eylemsizliğe mahkum etmesin. Elbette hiç bir şey yapmazsanız, görünürde hata da yapmamış olursunuz. Ama aslında, siz yaşamaktan vazgeçiyorsunuz.

Başkalarının düşünceleri de elbette önemlidir. Ama kendinizi sırf “başkaları ne der?” diye kısıtlamaktan vazgeçin. Deneyin! Yaşam bu denemelerin oluşturduğu bir bütündür. Yanlışlarınızdan da öğreneceğiniz çok şey vardır. Kendinize güvenin. Kendinize başarılı olabilme şansını tanıyın.

Başarının sırrı, ders çıkarılmış hatalara sahip olabilmektir.

Ahmet Aksoy

 

Tem 082011
 

Özgüven -kendine güven- kaybı genellikle uzun bir süreç sonunda ve farkına bile varılmadan oluşur.

Özellikle çocukluk döneminde aile üyelerinin “beceriksizsin”, “tembelsin”, “aptalsın” gibi yakıştırmaları zaman içinde bilinçaltına öyle bir kazınır ki, sonunda o kişinin doğal davranışları da kendisine layık görülen kalıba gerçekten de uygun hale gelir.

Böyle bir süreç sonunda gelişen güven kaybını onarmak pek te kolay değildir. Bilinçaltına binlerce kez tekrarlanarak kazınan olumsuz kabullenmelerin etkisini silmek, ancak ondan daha güçlü, yeni ve olumlu bir programı devreye sokmayla mümkün olur.

Olumlamalar, yani olumlu telkinler bu amaçla kullanılır. Konu ne olursa olsun, bilinçaltına tekrarlayarak aktarılan olumlu direktifler, sonunda olumlu ve istenen davranışlara dönüşecektir.

Olumlamalarda kurulan cümlelerin temel yapısının olumlu köklere sahip olması en önemli özelliktir. Bilinçaltının ekleri anlamadığı ya da dikkate almadığı söylenir. Örneğin “Ben aptal değilim” cümlesi bilinçaltı tarafından “Ben aptalım” şeklinde algılanır. Bu konudaki olumlu cümle şudur: “Ben akıllıyım”. Bilinçaltı bu cümleyi bilinç ile aynı biçimde algılar.

Olumlamalar; okuyarak, dinleyerek veya içten yineleme yöntemleriyle bilinçaltına aktarılabilir.  Tekrarlama açısından en etkili yöntem elbette dinleyerek yapılandır. Başka şeylerle uğraşırken bile kayda alınmış olumlamaları dinlemek mümkün ve kolaydır. Ancak açık telkin ve olumlamalar için araya bilinç filtresinin girdiği ve bu nedenle bir çok olumlamanın bilinçaltına ulaşamadan engellendiği belirtilir. Böyle bir olasılığı ortadan kaldırmak için önerilen yöntem ise “gizli telkin” yöntemidir.

Gizli telkin yönteminde olumlama cümleleri çeşitli yöntemlerle arka plan seslerin içine gömülür. Bu yöntemlerden bazıları olumlama kaydının ses seviyesini bilinçli dinleme ile duyulamayacak kadar düşürmek, ses frekansını duyma eşiğinin üstüne veya altına kaydırmak ya da konuşmaları modüle etmek şeklindedir.

Biz de böyle bir MP3 hazırladık. Birkaç yöntemi üstüste kullandık. Dinlerken sadece dalga seslerini duyacaksınız. Olumlamaların daha etkin olması için stereo kulaklıkla dinlenmesini öneriyoruz ama, hoparlör aracılığı ile dinleyerek te yararlanmak mümkün olur. Özellikle uyurken bu ikinci yöntemi kullanabilirsiniz.

Kendine Güven Sessiz telkin MP3 kaydında kullandığımız olumlama cümlelerinden bazıları şöyledir:

Kendimi olduğum gibi seviyorum

Hayallerimi gerçekleştirebilecek güce sahibim

Kendi kararlarımı vermekte özgürüm

Kendine Güven Sessiz Telkin MP3 kaydını ücretsiz olarak indirip kullanabilirsiniz.

Ahmet Aksoy

 

Tem 052011
 

Kişinin sağlıklı bir şekilde “kendine güven” duymasının ön koşulu, kendi yetenek, beceri ve sınırlarının farkında olmasıdır. Ancak bu farkındalık mutlaka gerçekçi ve tarafsız olmalıdır.

Kişisel yetenek ve becerilerin farkında olmamak, ya da onları reddetmek yüzünden oluşan güven eksikliği, girişimcilik ve fırsatları değerlendirme potansiyelini düşürür.

Öte yandan, varolmayan yetenek ve becerileri varmış gibi kabullenerek, kısıtlamaları görmezden gelerek şişirilen aşırı güven de yeterince hazırlık yapmamaya ve gereksiz riskleri üstlenmeye neden olur.

Güven eksikliğine yol açan en önemli koşullanmalardan biri “öğrenilmiş çaresizlik”tir.

Aldığı birkaç başarısız sonuç nedeniyle, artık ne kadar çalışırsa çalışsın, sınavlarda başarılı olamayacağına inanan bir öğrencinin başarılı bir sonuç alma olasılığı çok düşüktür. Çevresi tarafından da başarısızlığı yüzüne vuruluyor, üstelik bu duruma kendisi de inanıyorsa, o kişi kendisini başarısızlığa mahkum etmiştir. Sınavda bildiklerini unutması, yanıtların sırasını karıştırması, zamanını yanlış kullanması kaçınılamayacak kadar doğaldır.

Ailemiz, arkadaşlarımız, hatta bazı eğitmenlerimiz “korumak” gerekçesiyle ve çoğu kez yaptıklarının farkına bile varmaksızın bizleri “çaresizliğe” mahkum ederler. Eğer bizler de bu durumun farkına varmaz, bu tür girişimlere izin verir ve hatta söylenenleri gerçekmiş gibi kabullenirsek, sonunda etrafımıza örülen görünmez duvarlar, gerçekten de yıkılması zor birer kale ya da hapishane duvarına dönüşebilir.

Vücudumuzun ve beynimizin organik bir makine olarak elbette belli fiziksel sınırları vardır. Bunları bilmek zorundayız. Örneğin cılız bir mum alevi bile parmağımızı yakabilir. Ama aynı mum alevini, süresini ayarlayarak parmağımızla söndürmemiz de mümkündür.

Pek çoğumuz, tırmanacağımız yükseklikleri sınırlayan, ulaşabileceğimiz mesafeleri kısıtlayan cam tavanların ve duvarların içinde yaşıyoruz. Üstelik bu tavan ve duvarları kendimiz inşa ettik. Aslında bu sınırların temel işlevi, kişisel varlığımızı tehlikelere karşı korumaktır. Ancak bu sınırlar kendi doğal kapasitemize kıyasla çok dar kalıyorsa, bizi korumaktan çok, bizi kısıtlamak gibi bir işlev üstlenmiş olurlar.

Tüm bu sınırları ve kısıtlamaları etkisiz hale getirmenin tek bir yolu var: Kendimize güvenmek!

Ahmet Aksoy

Kendine Güven