Eki 152011
 

Yarın 33. Avrasya Maratonu yapılıyor. Biz de Gamet Gelişim Atölyesi grubu olarak katılacağız.

Bu etkinlikte benim için önemli olan bir maratona katılmak değil. Hatta, bir kıtadan bir kıtaya yürüyerek geçiyor olmak bile değil!

Ama benim için şu çok önemli: yanıbaşımızda, burnumuzun ucunda duran olanakları; belki de bir daha karşımıza çıkamayacak, bir daha değerlendiremeyeceğimiz  güzellikleri ve fırsatları görmezden gelme alışkanlığından sıyrılmak. Bu maratona asıl bu nedenle katılmak istiyorum. Büyük olasılıkla koşmaya bile yeltenmeyeceğim. Yürümek fazlasıyla yeterli olacak.

Yarın, Avrupa kıtasına yürüyerek geçtiğimde kendime diyeceğim ki: “Yürüyerek bir kıtadan bir başka kıtaya geçebilen az sayıdaki insandan birisin artık. Üstelik yağmur altında. Üstelik İstanbul’dasın. Bu şehirde bir başka yerde bulunamayacak daha nice güzellikler, daha nice farklılıklar var. Artık onları görmeye, onları farketmeye, onları yaşamaya başla!”

“Türkiye’desin. Sadece bu ülkeye özgü, başka bir yerde bulamayacağın o kadar çok şey var ki! İşte onları görmezden gelmekten vazgeç! Onları farket! Onları gör! Onları yakala! Onları yaşa! Etrafına bakmayı, etrafında olup biteni görmeyi öğren!”

Bardağımızın boş tarafıyla uğraşmaktan, içtiğimiz suyun tadını bile farkedemez olduk.

Avrasya Maratonu benim için artık bir FARKINDALIK simgesidir.

Ahmet Aksoy